More than you think Çeviri Türkçe
2,470 parallel translation
I know a lot more than you think.
Zannettiğinden daha çok şey biliyorum. Bilmiyorum.
Happens more than you think.
Tahmin ettiğinden daha fazla oluyor.
You know, there are more than you think, right?
Sizin sandığınızdan fazla türde var biliyorsunuz değil mi?
It's neat to see what the body is really capable of doing and to prove that you can do a lot more than you think you can.
Vücudunun gerçek kapasitesini görmek ve düşündüğünden çok daha fazlasını yapabileceğini kanıtlamak peşinde.
They might care more than you think.
Düşündüğünden daha fazla ilgilenebilirler.
Visually impaired people know more than you think.
Görme engelli insanlar sandığından daha çok şey bilir.
Guessing it's more than you think.
- Düşündüğünden daha önemli olmalı.
It'll take a man who is more than I am now to follow you, so don't think about me.
Şimdi benden daha fazlasına sahip bir adam seni takip edecek bu yüzden beni düşünme.
Well if you think you can win without reading our minds, you're more than welcome.
Düşüncelerimizi okumadan kazanabileceğini sanıyorsan aramıza seve seve katılabilirsin.
Yeah, well I think it's time I started using this thing as more than just a foot stool, you know?
Evet, sanirim bu seyi, ayak taburesi disinda amaclar icinde kullanmanin zamani geldi?
More than you might think.
Hem de düşünebileceğinden fazla.
Illinois is more conservative than you might think.
Illinois sandığından daha muhafazakârdır.
Look kid, I don't know what you got yourself mixed up in, but it may be a little more serious than you think. Are you going to charge me?
Bak evlat, kendini neye bulaştırdığını bilemiyorum ama bu düşündüğünden daha ciddi bir durum olabilir.
Good, then you can listen. Look you don't know me, I don't know you, but we got a lot more in common than you think.
Bak sen beni tanımıyorsun, ben de seni ama düşündüğünden çok daha ortak noktamız var.
You are more of a fool than I originally thought, Zemo, if you think that...
Sen sandığımdan daha da aptalmışsın, Zemo... Eğer düşündüğün...
- I think we need you more than ever.
- Bence şu anda sana daha çok ihtiyacımız var.
You may be more right than you think.
Tahmin ettiğinden daha haklı olabilirsin.
I figured you're here more to think than to fish.
Buraya balık avlamaktan çok düşünmeye geldiğini fark ettim.
Maybe you'll get more out of it than you think.
Belki düşündüğünden daha çok yarar sağlarsın.
Now, you want them to think they need you a lot more than you need them.
Sizin onlara ihtiyacınız yok, onların size ihtiyacı var.
The guilt of betrayal is more serious than you think.
İhanetin cezası düşündüğünüzden daha ciddi.
And I actually think you're a lot more than just your telepathy.
Telepatinden fazlasına sahip olduğunu düşünüyorum.
I think you just have to play it, because... rather than try to be more than you are.
Olduğundan büyükmüş gibi davranmak yerine kendini oynamalısın bence.
You think you're more powerful than me, don't you, Ryan?
Benden daha güçlü olduğunu düşünüyorsun, değil mi Ryan?
I'm tempted to think that says more about you than it does about him.
Eğer gerçekten onu tutuklamam gerektiğini düşünüyorsan bu olaya adamdan daha çok üzülüyor olduğunu düşünmeye başlayacağım.
You look more like a doctor yourself than a journalist, come to think of it.
Gazeteciden daha çok doktora benziyorsun.
You probably have a lot more in common than you think.
Muhtemelen, düşündüğünden daha çok ortak noktanız vardır.
I think she's going to need you more than ever.
Bence sana her zamankinden fazla ihtiyacı olacak.
We have more in common than you might think.
İkimizin sandığından daha fazla ortak yönü var.
Well, if it makes you feel any better, I think my own mother likes him more than she likes me.
Eğer kendini daha iyi hissedeceksen kendi öz annem onu benden daha çok seviyor.
Well, kind of, you know, because I think seeing is more in your brain than in your eyes.
Pekala, bir bakıma, bilirsiniz, çünkü görme işlemi gözlerden çok beynimizde olan bir şey.
My first since returning from an unfortunate incident in Baghdad, and I think you can see I lost a hell of a lot more than my luggage.
Bağdat'ta talihsiz bir olaydan geri döndüğümden beri ilk seferim ve sanırım, bagajımdan çok daha fazlasını kaybettiğimi görebilirsin.
Well, we got a lot more in common than you think.
Düşündüğünden de fazla ortak noktamız var.
You know, I'm starting to think you're more trouble than you're worth.
Haddinden fazla belaya çıkarıyorsun.
Guarding those Mount Rushmore Presidents, a lot more challenging than you'd think.
Rushmore dağı koruyucularına daha fazla diklenme istersen.
Well, I think you were more to him than just a backup.
Sanırım sen onun için destekten daha fazlasıydın.
Our interests are more mutual than you think.
İsteklerimiz sandığından da ortak.
I think I've just... gotten used to you being... sensible and mature, even more than me sometimes.
Galiba mantıklı ve olgun olmana hatta bazen benden bile fazla çok alışmışım.
But I'm more healthier than he is, I think is the point that you're trying to make.
- Hayır. Ama ondan daha sağlıklıyım. Bence demek istediğin bu.
- do you think I love you more than you love me?
Sence beni sevdiğinden, daha çok seviyor muyum seni?
- For some reason, people think you're smarter than me, That you're more talented to me, That you're better looking than me.
Her nedense, insanlar senin benden daha zeki olduğunu, daha yetenekli olduğunu, daha yakışıklı olduğunu düşünüyor.
Go to Mrs Patmore and explain to her why you think you're worth more than you're getting.
Bayan Patmore'a git ve neden bundan daha iyisini hak ettiğini ona açıkla.
Might be more complicated than you think.
Düşündüğündan daha karmaşık bir şey olabilir bu.
Perhaps we're more alike than you think.
Belki de sandığından da çok birbirimize benziyoruz.
I think you got more stuff than me.
Sanırım benden daha çok eşyan var.
I think you're gonna give me more than that.
Bence bana bundan daha fazlasını vereceksin.
I think you're more masculine than you give yourself credit for.
Bence sandığından çok daha erkeksisin.
It's more charming than you'd think.
- Düşündüğünden daha çekici.
Larry, I think you're the one who needs this joint more than all of us.
Larry, bence bu sarmaya en çok senin ihtiyacın var.
You two have more in common than you think.
Sandığından daha fazla ortak noktanız var.
More to it than you think.
Durum düşündüğünden de vahim.
more than you know 97
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than you 43
more than ever 118
more than you can imagine 30
more than enough 37
more than anything else 28
more than me 30
more than you'll ever know 22
more than anything 252
more than likely 53
more than once 124
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
you think you're better than me 60
more than that 286
more than anything in the world 53
more than a few 27
more than a little 19
more than anyone 57
more than one 77
more than usual 36
more than 287
you think you're better than me 60
you think you know me 62
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21
you think 2028
you think about it 93
you think i'm stupid 121
you think you're funny 32
you think i'm lying 56
you think i'm joking 22
you think too much 36
you think you're so smart 30
you think i'm a fool 21
you think 2028
you think about it 93