On this island Çeviri Türkçe
1,253 parallel translation
Trust me, on this island, there's no such thing as safe!
İnanın bana, bu adada güvenlik diye bir şey yoktur!
I have never been on this island.
Bu adaya daha önce hiç gelmedim.
I have to tell you, I'm astonished you've lasted eight weeks on this island.
Bu adada sekiz hafta sağ kalabilmene çok şaşırdığımı söylemeliyim.
There is not a man on this island who would not sell all he owns to spend one hour with my daughter!
- Öyleyse ne? - Ten rengimiz mi? - Ten renginizi çok seviyorum.
Do you want to see the good things on this island?
Bu adadaki iyi şeyleri görmek ister misin?
I'm on this island in the South Pacific called Carabas.
Güney Pasifik'teki Kiribati adasındayım.
Or to my feelings concearning the events on this island to which I'm confined?
Yoksa mahsur kaldığım bu adadaki olaylara yönelik hislerimi mi?
I mean, Hastings, that there is Evil on this island and the murder that took place here was the work of the mind that was brilliant.
Yani, Hastings, bu adada kötülük var... ve bu adada işlenen cinayet, dahi bir aklın eseri!
They were on this island for five years?
Beş yıl o adada birlikte mi kalmışlar?
I was born on this island, Manhattan island, therefore I was born in New York City,
Ben bu adada doğdum, Manhattan'da, Dolayısıyla New York İlçesi doğumluyum,
I came into hiding on this island to get away from the attention.
Bu adaya gözlerden uzakta yaşayıp saklanmaya geldim.
It's pretty warm on this island, eh, little buddy?
Bu ada da çok sıcakmış, değil mi küçük dostum?
I wanted to see him return to his family living on this island.
Onun, bu adada yaşayan ailesine geri dönüşünü görmek istedim.
The last defensible ridge on this island.
Bu adadaki savunulabilecek son sırt.
Tell me, what do we not have on this island?
Söyle bana, bizim bu adada neyimiz yok?
The real Transmooker device is here on this island.
Asıl Silici burada.
We might spend years on this island.
Bu adada yıllarca kalabiliriz.
[Over microphone] Those of us who stood on this island in 1945 find it almost unbelievable that we stand here together once again, to honor our fallen comrades.
1945'te bizden burada duranlar ölen dostlarımızı onurlandırmak için tekrar burada birlikte durmamızı inanılması zor buluyor.
And I live alone on this island where I came by chance.
Ve şans eseri geldiğim bu adada yalnız yaşıyorum.
The first piece was here on this island.
İlk parça burda, bu adadaydı.
You were marooned on this island before.
Bu adaya daha önce bırakılmıştın.
It must be really terrible for you to be trapped on this island.
Bu adada mahsur kalmak senin için korkunç bir şey olmalı.
I don't think there are many electrical outlets on this island.
Bu adada elektrik fişi olduğunu düşünmüyorum.
But here, on this island you've been great.
Fakat burada, bu ada da sen harikasın.
You're just ghosts, roped in on this island.
Hepiniz bu ada haricinde yalnızca birer hayalettiniz.
- [Mocking] Oh. - You committed a serious crime trespassing on this island.
Oiddi bir suç işledin.
If anyone else is on this island, Harris or worse, we're gonna find him.
Bu adada başka kim varsa, Harris ya da daha beteri... onu bulacağız.
This is a victory for the mentally ill... and before Emil is taken on the boat... to the psychiatric ward at Rikers Island... it should be noted that what he did... he was forced to do... by Oleg Razgul, a dangerous and demented individual... who is at liberty right now... in the streets of New York, and both Emil and I... look forward to when he is brought to justice.
Bu, akli dengesi yerinde olmayanlar için bir zaferdir ve Emil tekneyle Rikers Adası'ndaki ruh sağlığı bölümüne götürülmeden önce yaptığı şeye şu anda New York sokaklarında özgürce dolaşan tehlikeli ve çılgın bir birey olan Oleg Razgul tarafından zorlandığına dikkat çekilmelidir ve Emil de ben de onun yargılanacağı günü sabırsızlıkla bekliyoruz.
The story of this momentous archaeological find began in the nineteenth century on another Mediterranean island 7 0 miles south of Santorini, an island called Crete.
Bu önemli arkeolojik keşfin hikayesi... 19.ncı yüzyılda, Santorini'nin 110 km. güneyindeki... başka bir Akdeniz adası olan Girit Adası'nda başladı.
This is Radio Honolulu, playing the sweetest music on the sweetest island in the Pacific.
Pasifik'in en güzel adasında en güzel müziği çalıyoruz.
I think this island is the most beautiful place on earth.
" Yabancı dil'in yanında, duymaktan hoşlanacağın geğirme pratiklerine devam ediyorum.
And then start to embrace the Notion that he has this thing to Do on the island and that he's
Sonra adada yapacağı bu işi kabullenerek bu uğurda hayatını veriyor.
- I Just had this dream that I was a Castaway on this crazy island.
Ben de rüyamda çılgın bir adada kazazedeydim.
This unscrambles any standard jeri-code key-card system, which is what they use on Semba Island.
Bu otel sistemlerinde kullanılan kart sistemini bozar. Semba Adası'nda da aynı sistem kullanılıyor.
Maybe he's become the leader of this ragtag band of expatriates from some tropical island you can't even find on a map.
Haritada olmayan bir adayı keşfe....... giden bir grup yabancıyla birliktedir.
A worthy enemy has just arrived on this boring island from the continent.
O geldi... Hakiki olan..... kara kıtadan buraya geldi.
They seek out isolated beaches like this one on Round Island in the far northern Pacific
Kuzey Pasifik'teki Round Adası gibi ıssız sahiller ararlar.
Okay, Rammy, you live on this desert island, obviously.
Rammy, sen bu adada yaşıyorsun.
What I'm still trying to figure out is why this island doesn't show up on even our most advanced satellites.
Ben hala en gelişmiş uydularımızda bile bu adanın neden hiçbir yerde görünmediğini anlamış değilim.
I had this dream that I was stranded on a desert island and the only thing to eat was like, you know, sand and sticks... potato bugs and so on. And I woke up starving. What are you doing up at this hour?
Issız bir adada mahsur kalmıştım yenecek tek şey kum, çalı çırpı böcek gibi şeylerdi.
Whoever did this wouldn't dare remain on the island.
Bunu kim yaptıysa adada kalmaya cüret edemez.
She's off on some island trying to get over this.
Bunu atlatmaya çalışmak için bir adaya gitti.
I have been on the island, trying to forget about this whole situation.
Tüm bu durumları unutmak için, bir adada rahatlamaya çalışıyordum.
The power of the land and the power of the people that still have survived on this most remote island in the world.
Toprağın gücü bu dünyanın en eski....... adalarından bir tanesinde hayatta kalabilmiş halkın gücü.
Here we are, collecting barnacles on this miserable island.
Biz bu berbat adada midye topluyoruz.
They say that he murdered the company of the San Cristobal, it enslaved those native of this island... and it killed to all those that they came from then on.
San Cristabal tayfasını öldürdüğünü, bu adanın yerlilerini esir ettiğini ve o zamandan beri her geleni öldürdüğünü söylediler.
It wasn't until January, 1992 in a meeting chaired by Castro in Havana, Cuba that I learned 162 nuclear warheads including 90 tactical warheads were on the island at the time in this critical moment of the crisis.
Ocak 1992'de... Havana, Küba'da... Castro'nun başkanlık ettiği bir toplantıya kadar krizin o kritik anında adaya yerleştirilen 90'ı taktik, 162 nükleer savaş başlığından haberim yoktu.
We found this on the island.
Sembolü adada bulmuştuk.
- Yeah, well he's from Boston, his wife-to-be has always had this fantasy of getting married on Orcas Island.
- Evet, şey arkadaşım Boston'lı ve müstakbel eşinin de Orcas Adası'nda evlenmek gibi bir hayali varmış.
You're the most advanced thing on this entire island.
Ugurlu ayakkabim!
I can only assume this means every other man on the island is dead.
Adada başka erkek kalmadığı anlamına mı geliyor?
on this side 28
on this occasion 24
on this day 60
on this planet 16
on this lonely road 19
on this 96
on this guy 23
on this ship 18
on this one 34
this island 21
on this occasion 24
on this day 60
on this planet 16
on this lonely road 19
on this 96
on this guy 23
on this ship 18
on this one 34
this island 21
island 46
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the way home 32
on the roof 79
on the whole 55
on the tv 16
on the other hand 1607
on the table 116
on the plus side 107
on the 426
on the floor 300
on the way home 32
on the roof 79
on the ground 440
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the dot 66
on the internet 51
on the house 231
on the contrary 1002
on the other side 107
on the bench 17
on the right 145
on the beach 77
on the other 48
on the dot 66
on the internet 51
on the house 231
on the surface 75
on the record 70
on the one hand 116
on the side 64
on there 23
on the street 102
on that 88
on the inside 58
on the sidewalk 17
on their own 19
on the record 70
on the one hand 116
on the side 64
on there 23
on the street 102
on that 88
on the inside 58
on the sidewalk 17
on their own 19