Sad face Çeviri Türkçe
263 parallel translation
Father eats with a sad face, and doesn't even talk to me.
Tek kelime etmiyorsun, sanki iğrenç bir şey yiyormuş gibisin.
You with that sad face, why not try? Yes?
Neden sen de denemiyorsun?
I never thought he'd get that grown-up's sad face... when I told him about Christmas.
O yaşlı, üzgün suratlı adamın... ona Noel'den bahsettiğimde bunu anlamasını beklemiyordum.
Why the sad face?
Bu surat da ne? Sus.
Daddy says you're wearing a sad face.
Baban kzgn oIdugunu söyIedi.
"and the sad, sad face of my youth."
"ve üzgün, gençliğimin üzgün yüzü."
Oh, it's a sad face.
- Onun için problem değil.
Oh please, don't make such a sad face. When i'm so happy that you're visiting!
Lütfen, suratını asma... geldiğinize o kadar sevinmişken!
It's not true! I have seen dad's sad face
- ama babamın yüzünü mutsuz gördüm.
Now I'm erasing that sad face.
Şimdi o üzgün yüzü siliyorum.
Still the same sad face.
Hâlâ aynı hüzünlü çehre!
I looked at your sad face and thought, "I'le found it!"
İşte buldum! ".
Why do you always have such a sad face?
Niçin her zaman kederli gibi bir yüzün var?
Look, look at the sad face of Mr. Kaul. See how sad Mala is.
Bay Marco düşün, öğrencileri düşün!
You've got a very sad face.
Çok hüzünlü bir yüzün var.
How good it is to see your sad face again.
Senin hüzünlü yüzünü tekrar görmek ne kadar güzel.
So why the sad face?
Neden bu kadar üzgünsün?
That man right there with the sad face.
İşte, oradaki adam, üzgün bir yüze sahip olan.
Isn't that a sad face?
Üzgün bir yüzü yok mu sence?
Truthfully speaking, I couldn't bear to see Sangita's sad face.
Sorunun ne? Başka endişen mi var?
Hey, no, no, no, no. Can the sad face, okay?
Somurtmak yok, tamam mı?
Sure, the media tries to put a sad face on these things, painting them up as great human tragedies.
Tabii ki medya tüm bunlara üzgün bir yüz takınır bunu, onları büyük insan trajedileri kılıfına sokarak yapar.
Federico, why such a sad face?
Bu bir karış surat da neyin nesi?
- and your sad face plastered all over it.
-... ve üzgün bir resmini koymuşsun.
Then suddenly we see a man with a very sad face the saddest face I've ever set eyes on and he whisks the chairs out from their paths.
Ama aniden son derece üzgün bir yüzle, bir adam belirir. Gördüğüm en üzgün yüz. Ve tüm masa ve sandalyeleri onların yolundan çeker.
# She looked at me with sad face and began to say to me #
- Çevrilmemiş altyazı -
The strange thing is, there's not a sad face to be found.
İşin ilginci tek bir üzgün insan yok.
This is sad but true, and we should face it.
Bu, üzücü ama gerçek.
I know why your face seems so sad.
Neden bu kadar üzüldüğünüzü biliyorum sanırım.
Your words are happy, but your face is sad.
Sözlerin güzel ama yüzün hüzünlü.
That's very loyal of you, but perhaps it would be better to face the facts.
Çok sadıksın, ama belki de gerçeklerle yüzleşmek daha iyi olur.
Because, Your Honor, to understand how an outlaw can become pivotal at election time and throw the parliament and government into turmoil by his actions, we must have the courage to expose the sad life of poverty, of ignorance, of servitude to a feudal system endured by these poor people, the many faces of political manipulation, the face of the Mafia.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
After all, when he went to the Sudan... as Governor General and put down the slave trade... with nothing but his own audacity... and a few loyal lieutenants... sir, he didn't face the Mahdi.
Genel vali olarak Sudan'a giderse köle ticaretini kaldırır onun cüretkarlığıyla ve birkaç sadık teğmenle hiçbirşey olmaz,
Her face became very sad as she told me the story.
Hikayesini anlatınca yüzü çok kederli bir hal aldı.
My face in thine eye, thine in mine appears... and true, plain hearts... do in the faces rest.
Yüzüm gözlerinde.. ... gözlerinde canım ve iki sadık kalp huzur o yüzlerde bulacak.
I am the faithful warden at the foot of his Lord, so faithful, so vigilant, so near him that he gave me his face for my own.
Ben efendimin ayaklarının dibindeki sadık nöbetçiyim, * * öyle sadık, öyle tetikte, ve ona öylesine yakınım ki bana kendi yüzünü verdi.
I have reason to suspect our home planets may face imminent attack.
Yerleşim merkezlerimiz olan gezegenlerin yakın sadırıya uğradığından şüphelenmek için nedenlerim var.
It makes me sad having to face it again after seeing what else is possible.
Mümkün olabilecek diğer şeyleri gördükten sonra, tekrar o durumla karşılaşacak olmak, beni üzüyor.
His face is so flesh-colored and sad.
Yüzü ten renginde ve üzgün.
When she came into the house, her face looked so sad...
Eve geldiğinde yüzünde çok acıklı bir ifade vardı.
Mama with that sad-ass look on her face talking about, "Oh, Shep. Oh, Shep."
Annemiz üzgün bir ifadeyle devamlı bir şekilde, " Oh, Shep.
Why a sad face?
Neden asık suratlısın?
Every night... poor Gracie watched me pack an overnight bag... with a sad look on her sweet face.
Zavallı Gracie... her gece tatlı yüzündeki acıklı bir ifadeyle evden gitmemi... izleyip duruyor.
What one aims for in those cases is to be faithful to the body and alter the face so as not to cause rumors.
Bu durumda yapılabilecek tek şey esas olana sadık kalmak ve söylentiye yer bırakmayacak şekilde konuyu değiştirmektir.
" I just walked in to find you here with that sad look upon your face
Bugünü aslında nasıl da sabırla bekledimdi...
So much so, that sometimes... I lie in bed... And I see your face, with those sad eyes of yours... and I can't sleep.
Çok fazla, öyle ki bazen... yatağa yatıyorum... ve o hüzünlü gözlerinle yüzünü görüyorum... ve uyuyamıyorum.
♪ I just walked in and I found you here with that sad look upon your face ♪
Sadece geldim seni burada bulmak için, yüzünde o bakış olmadan
I just walked in to found you here with that sad look on face
Sadece geldim seni burada bulmak için, yüzünde o bakış olmadan
I just take my mascara off and sometimes I put on a sad song and I make a crying face and it just comes out.
Rimelimi siliyorum, acıklı bir şarkı dinliyorum. Ağlamaklı bir yüz ifadesi takınıyorum. Kendiliğinden oluyor.
Look at her sad, discouraged face.
Şu kırgın, üzüntülü yüze bir bak...
You have exactly the type of face I need, and you have another quality : you're sad.
Tam ihtiyacım olan yüze sahipsiniz ve bir başka vasfınız var : Hüzünlüsünüz.
face 1222
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face down 100
face to face 80
face the wall 60
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face down 100
face to face 80
face the wall 60