See how you feel Çeviri Türkçe
297 parallel translation
I see how you feel.
Neler hissettiğini görebiliyorum.
I've been waiting to see how you feel.
Sizin düşüncenizi bilmek istedim.
Wait till you get married and have half a dozen daughters... and see how you feel when some mug brings them home 8 : 00 in the morning.
Evlenip bir düzine kızın olana ve herifler onları sabahın sekizinde getirdiğinde neler hissedeceğini görene kadar bekle.
Well, I just came up here to see how you feel.
Nasıl olduğunu görmek için buraya geldim.
I'll call after dinner to see how you feel. Yes, dear.
Yemekten sonra ne durumda olduğunu öğrenmek için seni ararım.
We'll see how you feel in the morning.
Yarın sabah nasıl hissettiğine yeniden bakarız.
You stay back in camp. And when we've got everything fixed up just the way we want it, then we'll bring you back, see how you feel about it.
Kampa geri dön ve istediklerimizi yapıp bitirdiğimizde seni geri getireceğiz... bakıp ne hissettiğini söylersin.
Let's see how you feel in a few days.
Birkaç gün içinde nasıl hissedeceğini göreceğiz.
Anyway, I'll introduce you properly, and see how you feel after assessing the madding crowd.
Neyse, seni gerektiği gibi takdim edeceğim, ve bakalım çılgın kalabalığın takdirinden sonra neler nissedeceksin.
Spend ten years in Rome and see how you feel.
Roma'da on yıl geçir de bak, nasıl hissediyorsun.
We'll see how you feel.
Kendini nasıI hissettiğine bağlı.
Just start of with one first, wait about an hour, see how you feel.
Önce bir tane ye, bir saat bekle, gör bak neler olacak.
It's nice of you both to lie, but i can see how you feel about each other.
İkinizin de yalan söylemesi ne hoş, ama biririnize karşı olan hislerinizi görebiliyorum.
We'll see how you feel in a couple of days.
Birkaç gün içinde kendini nasıl hissettiğini göreceğiz.
Wait and see how you feel tomorrow.
Bekle ve yarın neler hissedeceğine bak.
Let's see how you feel after some time in the tank.
Kodeste bakalım ne diyeceksin?
See how you feel.
Nasıl hissettireceğine bir bakın.
See how you feel.
Ne hissedeceğine bir bak.
You're laughing now. Let's see how you feel when you've been turned into a thick-thighed waitress.
Şimdi gülüyorsun ama geniş kalçalı bir garsona dönüştüğün zaman ne hissedeceksin bakalım?
Well, let's just see how you feel when the new teacher gets here.
Yeni öğretmen geldiğinde ne diyeceksin bakalım.
I realize how you gentlemen feel, but I wish you'd try to see my situation.
Ne hissettiginizi biliyorum, durumu benim açimdan da degerlendirin.
I can see how you'd feel that way.
Kendini nasıl hissedebileceğini anlayabiliyorum.
I see. If that's how you feel, you can do as you please.
Öyle düşünüyorsan, canının istediğini yapabilirsin.
I thought of how I won't let myself see the way you feel about the money.
Para konusundaki düşüncelerin hakkında seni nasıl etkileyebilirim diye düşündüm.
You see, I paint a thing how I feel it.
Nesneleri nasıl hissediyorsam öyle resmederim.
♪ Makes you feel you're walking on air ♪ Every tree and flower is singing ♪ How fortunate of me to be alive to see The dawning of a day so fair
sanki bulutların üstünde yürüyormuşuz gibi... ağaçlar ve çiçekler şarkı söylüyor... bu kadar güzel bir günün doğuşunu görebildiğim için... ne kadar da şanslıyım... bu harika duyguyu kim alır?
When you awoke in this body, Thalassa you said how good it was to breathe again to have eyes and to see again, to feel to live and feel again, Thalassa.
Bu vücutta uyandığında, Thalassa, tekrar nefes almak ne kadar güzel dedin. Gözlerinin olması ve görmek. Hissetmek.
Darling, I don't see how I can feel jealous... about a purely physical thing you had with some dumb blond.
Aptal sarışının tekiyle bedensel bir şey yaşamanı neden kıskanabilirim bilmiyorum. - Orada dur bir saniye.
– He wouldn't see us either. How did you feel about that?
Etrafta korumalar vardı, Fransız polisi.
You see how happy I feel when I hunt along Tom Mix?
Tom Mix oynarken nasıl eğleniyorum bilmiyor musun?
I understand how you all feel, but we must wait and see what happens before we get violent. Understood?
Ne hissettiğinizi anlıyorum fakat şiddete başvurmadan ne olup bittiğini görmeliyiz.
Very good. You see... how peaceful you feel by following my suggestions?
Benim telkinlerimi... yerine getirdiğinde ne kadar huzurlu hissettiğini görüyor musun?
Can't you see how these people feel about Indians?
Kızılderilileri sevmediklerini anlamıyor musun?
I can see how you might feel that way but... you don't understand all the facts.
Böyle hissetmeni anlayabiliyorum ama... Tüm gerçekleri göremiyorsun.
It certainly does, sir, and I can see how strongly you feel about it.
Kesinlikle olur, efendim, ve sizin o konuda ne denli güçlü duygular taşıdığınızı görebiliyorum.
You'll never understand how I feel when I see an animal on the tracks.
Bir hayvana nişan aldığımda hissettiklerimi asla anlayamazsın.
Maybe it's for how I'm gonna feel whenever I see you on television.
Belki de seni televizyonda göreceğim zaman hissedeceğim şey içindir.
Listen, so how do you feel about her now, when you see her after all these years?
Peki baksana, bunca yıl sonra onu burada görünce neler hissediyorsun?
I see how strongly you feel about it, so fine.
Bu konuda hissettiklerini anladım, yani tamam.
Nathan, imagine how you would feel if you never got to see your family again.
Nathan, aileni bir daha göremeyecek olmanın neler hissettirdiğini anlıyorum.
Who says, "See here. Now I know how you feel about me... and you know how I feel about you... and we understand each other, so let's lie down and get on with it."
"Bak" der. " Şimdi hakkımda ne düşündüğünü biliyorum... sen de hakkında ne düşündüğümü biliyorsun... ve birbirimizi anlıyoruz.
I don't see how you can feel that way about raisins.
Üzümler hakkında nasıl böyle düşünebiliyorsun, anlamıyorum.
See, it's a day when you can show how you feel the rest of the year, but you don't, because you're a man.
Al, bu arada, çitiniz için özür diliyoruz. Çitime ne oldu? Bella yiyip içinden geçti.
See, it's a day when you can show how you feel the rest of the year, but you don't, because you're a man.
O gün, yılın geri kalanında kendini nasıl hissedeceğini gösterebilme imkanın olacaktır ama hissetmezsin, çünkü, sen bir erkeksindir.
You know how you feel when you see a patient and you think he's all right... then you look at the X rays and it's nothing like you thought?
Bir hastan sana geldiğinde gayet sağlıklı gözüktüğünü ve arkasından... Filimlerine baktığında, düşüdüğün gibi olmadığı fark etmenin nasıl bir duygu olduğunun biliyorsundur.
You see, your mother doesn't understand how you feel.
Gördüğün gibi, annen senin duygularını pek anlayamıyor.
So you see, I do know how you feel.
Gördün mü, nasıl hissettiğini anlıyorum.
If you could only see how I feel inside.
Eğer neler hissettiğimi bir bilebilseydin.
Well, how do you account for the discrepancy between what you feel about it and what everybody else who see it feels?
Peki, senin hissettiğin şeyle bunu gören diğer herkesin hissettiği şey arasındaki çelişkiyi nasıl açıklıyorsun?
You had to see him. You didn't think for a minute how it might make me feel.
Hiç düşünmeden benim hislerimi yok saydın.
It's weird how something has to happen sometimes... to see how you actually feel about something.
Bazen olmak zorunda olanlar... ve gerçekten hissettiklerin çok garip.
see how it goes 39
see how it feels 23
see how you're doing 41
see how that works 17
see how easy that was 27
how you feeling 834
how you feel 59
how you feelin 71
you feel me 201
you feeling better 72
see how it feels 23
see how you're doing 41
see how that works 17
see how easy that was 27
how you feeling 834
how you feel 59
how you feelin 71
you feel me 201
you feeling better 72