She's all right Çeviri Türkçe
2,436 parallel translation
All right, so if she was dead before she was bitten, a shark bites a dead woman's arm off, severs an artery.
Pekâlâ, eğer ısırılmadan önce öldüyse köpekbalığı "ölü bir kadının" kolunu ısırır kolunu kopartır. Sonra ne olur?
All right, based on her condition, I'd say she's a young one.
Vücuduna bakarsak, bence genç bir balık.
I'm sure she's fine, all right?
İyi olduğuna eminim, tamam mı?
She's all right.
İyiymiş.
Annette's doin'all right, isn't she, Stace?
- Annette iyi gidiyor değil mi, Stace?
God, I hope she's all right.
İnşallah iyidir.
She's all right.
- İyiymiş.
All right, you need to stay on her real tight and let me know when she's close.
Pekala, gerçekten sıkı bir şekilde onda kalmalısın ve yaklaştığında bana haber ver.
Yeah, she's all right.
Evet, iyi biri.
Let me know she's all right.
Durumu bildir.
All right, look, she's alone in there all damn day.
Pekâlâ, bak bütün gün boyunca orada yalnız.
She's all right.
İyi kız.
All right? You'll get your money as soon as she decides that it's cooled down enough.
Tanya, etrafın sakinleştiğine karar verir vermez paranı alacaksın.
All right, she says it's best we don't know.
Bilmememizin bizim için daha iyi olduğunu söylüyor.
She's right. They're not all monsters.
Doğru söylüyor, hepsi kötü değiller.
All right, she's a deep innie and she's drunk. Who's up for a challenge?
Boşlukta ve sarhoş.
All right, so even though she's gone it's still just all about her.
Pekala, ölmesine rağmen, her şey onunla alakalı.
All right, she's wasting her whole life, all her energy, her time, her money, her hope on a string of quacks!
Evet, tüm hayatını, enerjisini, vaktini parasını ve umudunu sahte doktorlara harcıyordu.
It's all right, man. She's clever. She's lawyered up.
Zeki avukat istiyor mantıklı
All right, keep a tight eye on my new girl. I'm afraid she's gonna try to impress and blow our cover here.
- Yeni kıza göz kulak olun
Oh. I hope she's all right.
Umarım bir şeyi yoktur.
She's all right, man! She's still controlling your mind with evil!
Vampirin cezasını verip seni kurtardım.
- Yeah, she's all right.
- Evet, fena değil.
She's not going out with a pirate, all right?
Bir korsanla çıkmıyor tamam mı?
Look, I-I know she's been through a major trauma, but would it be all right if I came by to see her?
Bakın, çok ciddi bir travma yaşadığını biliyorum ama oraya gelip onu görmemin sakıncası var mı?
Make sure she's all right.
İyi olduğundan emin ol.
No, she's not all right.
Hayır iyi değil.
All right, she shoved it in the ashtray.
Küllüğün içine tıkıştırmış.
All right, let's get to him before she does.
Tamam, Vanessa'dan önce onu biz bulalım.
She's, uh... all tied up right now.
Kendisi şu an tamamen bağlı durumda.
All right, so she's the first one he's gonna hook up with for help.
Pekâlâ, demek ki yardım isteyeceği ilk kişi de o olacak.
No,'cause she'd be going, "Well, all right, what's been going on?"
Hayır, çünkü "İyiydik, bu da nereden çıktı?" der kesin.
All right, well, would you mind checking, see if she's taken anything with her?
Tamam, yanına bir şey almış mı diye odasını kontrol edebilir misin?
All right, everybody, fan out. She can't have gotten far.
Fazla uzaklaşmış olmaz.
She walked up. She said, "It's all right. You can keep the magazine."
Adama gitmiş "Dergi kalsın." deyip para vermiş.
It's all right. She can ask questions.
Sorun değil, soru sormasında sıkıntı yok.
All right, she's in her office.
Tamam, Cuddy ofisinde.
Well, go and see if she's all right.
O zaman gidip iyi olup olmadığına bak.
All right, so let's say Ming-Tai's working as an escort, she gets pregnant by a John, she comes to the Munificent Society...
Tamam, tamam. Diyelim ki Ming-Tai eskort olarak çalışıyor. Bir John tarafından hamile bırakılır.
She's all right.
İyi olacaksın.
All right, fine. Look, she's gone.
Tamam bak, gidiyor.
All right, I'm just gonna say this. I don't think you should trust Courtney. She's trouble.
Pekâlâ, sadece şunu söyleyeceğim, Courtney'e güvenmemelisin.
Just... just tell me she's gonna be okay, all right?
Sadece... sadece bana onun iyi olacağını söyle, tamam mı?
- Tell me she's all right.
- Onun iyi olduğunu söyle.
She's going to be all right, isn't she?
İyileşecek değil mi?
I hope she's all right.
Umarım iyidir.
She's a buick all right!
Bu bir Buick tabi ki!
Fuck off, all right? She's a right cracker. I'm telling you.
Siktir git oradan, size çok seksiydi diyorum.
She's all right.
Durumu iyi.
But she's bright, righteous, and persistent. If she sets her mind on something right, she goes all the way.
Öyle bile olsa neşeli ve tuttuğu şeyi asla bırakmayan azimli biridir.
She's just crying, all right?
Sadece ağlıyor tamam mı?
she's all yours 169
she's all alone 32
she's all i have 17
all right 154529
all right then 461
all right now 134
all right there 32
all righty then 33
all right guys 21
all righty 368
she's all alone 32
she's all i have 17
all right 154529
all right then 461
all right now 134
all right there 32
all righty then 33
all right guys 21
all righty 368
right 138679
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right now 7642
rights 33
righteous 110
righty 73
righteousness 17
righto 145
right back at you 108
right here 3759
right on 537
right there 2847
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29
right or wrong 91
right away 1349
right on schedule 82
right behind you 176
right on time 239
right foot 41
right back at ya 34
right as rain 57
right in the middle 29
right or wrong 91
right away 1349
right on schedule 82