So this time Çeviri Türkçe
4,023 parallel translation
It really took a long time to learn this, so...
Bunu ezberlemem çok zaman aldı, o yüzden...
So I've been using this time to think.
Bu süreci düşünmek için kullanıyordum da.
The two of you are so alike, I guess you guys won't be meeting this time either.
İkiniz de aynısınız. Bu defa da görüşemeyeceksiniz.
So this little animal takes us right back to the time when the first animals with backbones appeared on Earth.
Yani bu küçük hayvan, ilk omurgalı hayvanların dünyasına anlamak için bizi zamanda geri götürür.
You know, in a few decades, when the New Directions are all on unemployment and sexually pleasing some horny old casting assistant just so they can be extras on season 33 of The Bachelorette, they'll look back on this time and remember you fondly.
Biliyorsun birkaç yıl sonra tüm New Directions üyeleri işsiz ve The Bachelorette'in 33. sezonunda küçük bir rol alabilmek için azgın bir oyuncu seçim asistanını cinsel yolla memnun etmeye çalışırlarken geriye dönüp bu yılları ve seni saygıyla anacaklar.
The reason we had you waiting so long this morning is because we needed time to search your home.
Sizi bu sabah burada bekletmemizin sebebi evinizi aramak için zamana ihtiyacımızın olmasıydı.
I didn't spend all this time covering my tracks so I can have him killed on my property.
O herifi kendi mülkümde öldürmek için bunca zaman izlerimi özenle saklamadım.
Travis, I know this is gonna be painful so you take your time.
Travis, bu acı verecek biliyorum o yüzden acele etme.
I don't have the time for this firewall, so we've got to get her password.
Bu güvenlik duvarı için zamanım yok, bu yüzden onun şifresine sahip olmalıyız.
Oh, it's so nice to have the support of friends at a time like this.
Oh, böyle bir zamanda arkadaşların desteği çok güzel.
I am just so glad that we can be here for you in this terribly sad time.
Bu çok üzücü zamanda senin için burada bulunmaktan dolayı çok memnunum.
We're considering all suspects, but we're focusing outside the household at this time, so please respect the Tafferts'privacy and allow them to grieve.
Tüm sanıkları göz önüne alıyoruz ama bu sefer ev halkının dışına odaklanmış durumdayız bu yüzden lütfen Taffertlar'ın mahremiyetine uyun ve onlara kederleri için zaman verin.
So in-in-in-instead of being a giant pain in the ass like you always are, what if this one time you just tried staying calm?
Yani bu seferlik her zaman olduğun iğrenç pislik olmasan da bu sefer sakin kalmayı denesen nasıl olur?
Apparently, there was so much publicity from the misunderstanding with Tess Brown that they thought this would be a good time to release my book.
Anlaşılan, Tess Brown ile yanlış anlaşılmanın, kitabımı erken yayınlamak için iyi bir zaman olabileceğini düşünüyorlar.
The last time he was in between jobs, he got deep into claymation, so this should be different, hopefully.
İşleri arasında son boşluk olduğunda kil animasyonu işine kafayı takmıştı. Umuyorum ki, bu seferki farklı olacak.
Well, this is about the time I hit the hay, so...
Uyku vaktim geldi de geçiyor- -
I know we were supposed to have coffee today, but something just came up and I'm not gonna be able to make it, so give me a call when you get this and we'll figure out another time.
Bugün kahve içmeye gidecektik biliyorum ama başka bir işim çıktı ve gelemeyeceğim o yüzden, bu mesajı aldığında beni ara ve artık o konuyu başka zaman çözeriz.
Why would that little girl write this old man after so much time?
Bunca zaman sonra o küçük kız bu ihtiyar adama neden yazmıştı ki?
Right now we know Eric's car was towed from over there, so for the time being, this should be the center of our universe.
Şu anda, biliyoruz ki, Eric'in arabası buradan şuraya çekildi. böylece an için hayatımızın merkezi burası olmalıdır.
Oh, Cleave-land is so beautiful this time of year.
Dekolte-diyarı yılın bu zamanlarında çok güzel olur.
Um, listen, I just wanna thank you because this research is gonna take so much more time than I expected.
Dinle, sana teşekkür etmek istiyorum çünkü bu araştırma tahmin ettiğimden daha uzun sürecek.
We have inside jokes, too, like... ( Laughs ) This one time, I laughed so hard that I farted.
Bizimde aramızda şakalar var.. .. bir keresinde o kadar çok güldüm ki osurdum.
It's the most common, ordinary object- - at the time, this was in 1963, so police boxes were all over London.
O zaman, 1963'de yani en yaygın, sıradan nesneydi. Polis kulübeleri Londra'nın her tarafındayken.
Mister... Did you build this lair up here... So we'd have time to think on the way if we were getting cold feet?
Beyefendi eğer olur da bir tereddüdümüz varsa, bir ikilem yaşıyorsak yolda düşünmek için vaktimiz olsun diye mi buraya kurdun keşhaneyi?
So, how long have you guys been sleeping together this time?
Ne zamandır beraber yatıyorsunuz?
Mr. Barnes, I am so sorry to have to ask you this, but I don't want to waste your time.
Bay Barnes, size bunu sormak zorunda olduğum için çok üzgünüm ama vaktinizi harcamak istemiyorum.
I can... write the remainder of this boilerplate rejection speech in my own time, so...
Hatırlatıcıma bu reddedilmeyi de yazarım.
So it's not Oh Jae Won this time?
Demek bu sefer Oh Jae Won değil.
There's so much kind of going for this car but also so many crutches for daily driving that just keep it from putting in a good stage time.
Bu araba için gidecek çok şey var, ama günlük kullanımda da çok koltuk destekleri var. Bu da onu iyi bir etap süresinden alıkoyuyor.
Doing this field for so long, This is first time I sold a fake passport to the police.
Hayatımda ilk kez, bir polise pasaport satıyorum.
So during that time when they see a person who acts recklessly without knowing their subject, they called them like this.
Bu yüzden o zamanlar senin gibi konuyu bilmeden patavatsızca davranan birini gördüklerinde böyle tanımlarlardı.
You know, Egypt changed so fast at this time that no man's aware that is a great civilization.
Bilirsin, Mısır değişti şu anda o kadar hızlı hiçbir insan olduğunu farkında değil büyük bir medeniyet.
And we are losing badly, so it's time for all our sakes we have to turn this around.
Ve çok kötü kaybediyoruz, bu yüzden hepimizin iyiliği için durumu tersine çevirmeliyiz.
- And I've been doing this a long time, - okay? So -
Uzun zamandır bu işin içindeyim.
I want you to buy me some time, so we can make sure that the one that did this don't come back and finish the job.
Bana biraz zaman kazandır, bunu yapanlar geri dönüp işi tamamlamaya çalışmasın.
Oh. So you choose this time to have an identity crisis.
Ah.Yani bu sefer de kimlik bunalımı yaşıyorsun.
So I should tell this time and Thistletwit next time.
Bu sefer ben söylemeliyim, sonraki sefer de Thistletwit.
This is really the first time we've taken the whole production to another city, so it's very exciting, and I think we picked the right city.
Tüm yapımı başka bir şehre taşıdığımız ilk sefer bu, o yüzden çok heyecanlı ve sanırım doğru şehri seçtik.
So this is the first time we've had this conversation.
O halde bu sohbeti ilk kez yaşıyoruz.
So this Omega, it controls time.
Bu Omega zamanı kontrol ediyor.
So I don't really have time to deal with this.
Yani bununla uğraşacak vaktim yok.
So this whole time you were lying to me.
Yani bunca zaman bana yalan söylüyordun.
So by the time you see this, you will know everything.
Bunu izlediğin zaman her şeyi öğreneceksin.
Now, this is a very closed community, so establishing the facts may take some time.
Böylesine duyarsız bir toplum olduğu için, gerçekleri aşılamak zaman alabilir.
Well, this is the most time I've spent with him since I was little, so...
Küçüklüğümden beri ilk defa onunla bu kadar fazla vakit geçiriyorum.
They stick with you your entire life so you better just face it, that this thing is going to be with you for a really long time.
Hayatınız boyunca sizinledirler. Çok uzun bir süre bunu taşıyacağınızı kabul edin.
So I have fun this time, next olympics that's when I run. This is just the tryouts.
Bu seferki eğlenme amaçlı, sonraki olimpiyat ise koşacağım zaman.Bu sadece seçmeler.
So the phone woke you around what time this morning?
Sabah gelen telefonla uyandığınızda saat kaçtı?
So unless there's been a change in circumstance that warrants... filing the motion out of time... Say, if the county up and moved overnight. Barring that... this trial happens right here in Carlinville.
Bu talebin geçerli süreden sonra iletilmesini gerektirecek bir sey olmadiysa örnegin beldenin bir gecede yer degistirmesi gibi bu olmadigina göre bu yargilama, burada Carlinville'de yapilacak.
So with this computer forensic evidence... I think it's time we consider a guilty plea.
Bilgisayarlı adli delille beraber sanırım suçu kabullenme vakti geldi.
By the time I was your age, I'd amassed a fortune so huge, it took decades of dedicated self-destruction to wind up like this.
Bu arada ben senin yaşındayken, büyük bir gelecek biriktiriyordum. Kendini harap edilmeye adanmış onlarca yıl aldı.
so this morning 16
so this is it 173
so this is where you live 23
so this 100
so this is 76
so this is my fault 33
so this guy 24
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
so this is it 173
so this is where you live 23
so this 100
so this is 76
so this is my fault 33
so this guy 24
this time 1599
this time tomorrow 41
this time around 22
this time next year 20
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
this time of year 37
this time of night 20
this time it's different 20
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time travel 83
time's up 595
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is money 74
time is of the essence 71
time is up 41
time to go 627
time travel 83
time's up 595