Talk to us Çeviri Türkçe
3,063 parallel translation
He won't talk to us.
Bizimle konuşmuyordu.
But they don't talk to us much, so...
Ama bizimle pek konuşmazlar, o yüzden- -
There is a strong sense that we are hearing nature talk to us.
Doğanın bizimle konuştuğunu duyduğumuza dair güçlü bir his var.
"and talk to us about'New Yorker'stories."
New Yorker'daki öyküler hakkında konuşmak isteyebilir. "
Why didn't he talk to us?
Neden bize anlatmadı?
What if they could talk to us?
Ya bizimle konuşurlarsa?
Just talk to us a little, okay?
Bizimle konuş, olur mu?
How do you know the Sultan wants to talk to us at all?
Peki Sultan'ın bizimle konuşmak istediğini nereden biliyorsun?
You need to talk to us.
Bizimle konuşman gerekiyor.
When will you talk to us if you keep talking on the phone?
Telefonla konuşmaya devam edersen bizimle nasıl konuşacaksın?
Why didn't you just talk to us?
Neden sadece bizimle konuşmadın?
He won't talk to us.
Bizimle konuşmuyor...
Elise, please talk to us.
Elise, lütfen bizimle konuş.
We are pleased you have decided to talk to us.
Bizimle konuşmaya karar vermenize memnun olduk.
And why is he gonna talk to us?
Bizimle niye konuşacakmış?
He won't talk to us but he is talking to those jerks.
Bize konuşmadı ama Zubair'le şuan konuşuyor.
Winnie, talk to us.
Winnie, konuş bize.
Oh, we'll talk to you, if you'll talk to us.
Bizimle konuşursanız sizinle konuşacağız.
He hasn't been willing to talk to us yet.
Oğlunuz hala bizimle konuşmuyor.
While he won't talk to us we cannot get a statement from him.
Bizimle konuşmadığı sürece ifadesini de alamayız.
One of our friends... a good friend from the old days... suddenly wouldn't talk to us.
Bizim arkadaşlarımızdan biri eskiden iyi bir arkadaşım aniden bizimle konuşmayı kesti.
I wanted for us to have a chance to talk privately.
Başbaşa konuşmak için bir şansımız olsun istedim.
So talk amongst yourselves, and in 1,200 words or less, tell us who is most deserving to go and why.
O yüzden aranızda konuşun, tartışın ve 1,200 kelime ya da daha azı da olabilir bize kimin geziyi daha çok hak ettiğini ve neden istediğini anlatın.
She can't feel this, because I'm feeling this, and I gotta tell you, that if one of us didn't need to be conscious, if one of us didn't need to talk to the cops
Olmaz çünkü ben yaşıyorum. Eğer ikimizden birinin, bilincinin açık olmamasında sorun yoksa birimizin polislerle konuşup insanlara olayı anlatması gerekmiyorsa ve hissiz kalabiliyorsa, bunun için elimden geleni yaparım.
Okay, so I think that we should see a professional, somebody that we can sit down and talk to, and they can help us figure out how to end all this.
tamam o zaman, sanirim artik bir uzmana danismaliyiz oturup konusabilecegimiz ve tum bunlara son vermek icin bize yardimci olabilecek birisini
They have no need to talk with us.
Bizimle konuşmaya ihtiyaçları yok.
Give us a little chance to... talk.
Bize bir şans verirsin... konuşmak için
I wanted to talk to Mia, but instead, Ken and Shirley Roos... let us watch their daughter do what she loves best.
Mia ile konuşmak istedim ama Ken ve Shirley Roos bunun yerine kızlarının en iyi yaptığı şeyi izlememize izin verdi.
He's gonna catch up with us, and when he does, the only thing that's gonna stop him destroying this ship is me, so you have to let me talk to him.
Bize yetişecek ve bu gemiyi yok etmesine engel olacak tek şey benim. Onunla konuşmama izin verin.
Margaret Salinger is back with us this morning to talk some more about her controversial memoir,'Dream Catcher'.
Margaret Salinger bu sabah tartışılan kitabını Dream Catcher'ı konuşmak için tekrar bizimle.
That is who you are, Mindy. You may not dress like us or talk like us, but when it comes to boys, we're all the same.
Bizim gibi giyinmiyor, konuşmuyor olabilirsin ama erkekler konusunda hepimiz aynıyız.
I think now would be a good time for us to have a little talk together.
Bence şimdi biraz konuşsak iyi olacak.
I would like to call up Kathy Defiore, who many of us know, to talk about her very special work that she is doing.
İşi hakkında konuşmasını yapmak için bir çoğumuzun tanıdığı Kathy Defiore'u buraya çağırmak istiyorum.
I wanted us to be able to talk for a second.
Birkaç saniyeliğine konuşabilmemiz için. Neden ki?
Do you want to talk about it? Just us girls?
Kız kıza konuşalım mı?
But if we really wanna talk about world peace, we have to start by tearing down that wall that separates us from Mexico.
Ama gerçekten dünya barışından bahsetmek istiyorsak bizi Meksika'dan ayıran o duvarı yıkarak başlamalıyız.
Mom told me she wants us to talk, so- -
Annem konuşmamızı istedi.
It gives us time to actually talk instead of texting.
Aramızda konuşmak için bize zaman kazandırıyor.
I-I'm here to talk to you about a movie that we're gonna make about the family, and I thought that it might be really fun for us to work together again.
Çekeceğim bir film hakkında seninle konuşmak için geldim. Ve düşündüm ki tekrar birlikte çalışırsak eğlenceli olabilir.
Give us a second. I need to talk to Dee.
Dee'yle konuşmam lazım.
Our guns are done talking now the time has come for us to talk.
Hep silahlarımız konuştu ama artık konuşma zamanımız geldi!
Just because things are weird between us doesn't mean that you can't talk to me.
Aramızın iyi olmaması benimle konuşamayacağın anlamına gelmiyor.
After that, I asked Drew from SpotCo to sit with us to talk radio ads.
Sonra da Spotco'daki Drew'dan radyo reklamlarını konuşmak için toplantı isteriz.
I just thought it might be nice for us to have someone to talk to.
Konuşabileceğimiz birisi olması ikimize iyi gelir diye düşündüm.
He thought he was holding us back, and he didn't want to talk about it, that's for sure.
O, o bize geri tutuyordu düşündüm ve o bu konuda konuşmak istemediğini, bu kesin.
Well, you're not to bore us with all that oil talk.
Petrolden konuşarak bizi sıkamazsınız.
There's a lot to talk about out there, and Ryan King is here to help us get to the bottom of it all.
Konuşulacak çok şey var ve Ryan King olayın temeline inmemizde yardımcı olacak.
So I just want to prove to him that people like us can still do all the normal stuff we used to - you know, like, go for dinner, talk about nothing...
Bizim gibi insanların eskiden yaptığımız normal şeyleri yapabileceğini ona kanıtlamak istiyorum. Yemeğe çıkmak olsun, havadan sudan konuşmak olsun...
You don't talk to her about us, about me.
- Onunla bizimle ilgili, benim hakkımda konuştun.
Does he really talk to Sedna? About us?
Cidden Sedna'yla bizim hakkımızda mı konuşuyor?
I didn't come here to talk about us.
Buraya iki lafın belini kırmaya gelmedim.
talk to you tomorrow 30
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to them 86
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to them 86
talk to him 399
talk to you 56
talk to you for a second 17
to us 492
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
usual 64
using 28
talk to you 56
talk to you for a second 17
to us 492
used 73
usagi 51
usher 82
usually 803
usual 64
using 28
user 29
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use it 260
use your brain 33
use your words 42
use your imagination 74
useless 232
uschi 33
usopp 23
useful 59
ushna 19
use it 260
use your brain 33
use your words 42
use your imagination 74
use your head 124
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22
use me 43
used to 118
use mine 46
us too 58
use it wisely 19
use the force 25
use your power 21
use your hands 17
use your legs 22