The board Çeviri Türkçe
11,492 parallel translation
Good luck with the Board.
Kurul ile iyi şanslar.
Clear the board for a damage check.
Hasar kontrolü için gözleme geçin.
Mark it down on the board.
Tahtaya işaret koy.
Took two of your boys down the board.
İki adamını uçakta hallettim.
I am on the board of many rehabilitation centers and outreach programs throughout the city.
Birçok rehabilitasyon merkezine kiraladım, Şehir geneline ulaştırma programları için kullandım.
There was friction between the new school board and our principal, so the board decided to promote him right out of his job.
Sen nereden bilebilirsin ki? Gerçekçi bir sebep olmalı. Aptal gibi görünmek istemiyorum.
In the end, the board backed down and our principal kept his job.
Neden suda değilsin? Hadi! Üç tur yüzeceksin!
Um... As it turns out, the board president was right.
İyi meyve vermeyen her ağaç...
Well, the joke on the board is, they're thinking of renaming us the "Model T State."
Kurulda adımızı "Model T State" olarak değiştirecekleri şakası dönüyor.
One the white side of the board, there we have relative newcomers.
Tahtanın beyaz tarafında, yeni gelen akrabalar var.
It's just one go around the board.
Dünya tozutmaya doğru gidiyor.
It's about the Board's trash separation policy.
İlçe meclisi çöp geri dönüşüm yasası.
You're on the Board, aren't you?
Ama sen de ilçe meclisindensin?
With the board.
Tahtayla birlikte.
I've put many more houses on the board.
Daha çok ev sattım.
You didn't discuss it at the board meeting?
Yönetim toplantısında tartışmadınız mı?
We're taking Holden off the board.
- Holden'ın ortadan kaldırıyoruz.
Taking him off the board?
- Ortadan kaldırmak mı?
We're taking Holden off the board.
- Holden'ı ortadan kaldırıyoruz.
Check the board. I did that. It's here.
- Baktım ve burada olduğunu gösteriyor.
My uncle's on the board.
Amcam da destek veriyor.
But this will only work when... this body reports directly to the Board.
Ancak raporlar direkt kurula gelirse bu işe yarar.
TRDW will report directly to the board and the players will be sent directly to the National Cricket Academy.
TRDW doğrudan kurula rapor verecek. Ve oyuncular doğrudan Ulusal Kriket Akademisine gönderilecek.
India lose their second wicket with just 31 runs on the board.
Hindistan 31 sayıdayken ikinci kalesini kaybetti.
I'm knocking all his pieces off the board.
Tüm taşlarını tek tek alacağım.
The on board count, 150 passengers, three flight attendants and two pilots, one of whom, the senior pilot, drew on all of his experience and skill, which combined with near-miraculous good luck and a result that was, frankly, astounding.
Uçakta toplam 150 yolcu UÇUŞ 1549'UN KURTULUŞU üç uçuş görevlisi ve iki pilot vardı. Tecrübeli pilot tüm deneyimi ve becerilerini kullanarak mucizevi şansın da yardımıyla hayrete düşüren bir sonuca imza attı.
A choice that endangered the lives of all of those on board.
Uçaktaki herkesin hayatını tehlikeye atan bir seçim.
When the complete cockpit voice recording is compiled, along with ATC and all on board transcripts combined, we will call you back.
Kokpit konuşma kayıtları derlenip ATC ve uçak dökümleri tamamlandığında sizi arayacağız.
I've been assigned by the National Transportation Safety Board to conduct this public hearing here today.
Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu tarafından KAPTAN CHESLEY SULLENBERGER YARDIMCI PİLOT JEFF SKILES ve bugünkü halka açık duruşmaya başkan atandım.
High school students dressed in black storm the school board meeting in which their beloved principal was voted out and removed from his position.
- Ama bu dinime... - Hayır! ... aykırıysa eğer.
This feeling of empowerment must have been contagious because a month later, at another school board meeting, a sixth-grader named Maddie bravely addressed the board all alone.
Bugün veya yarın vaktim yok. - Çıkışta sinemaya gideceğiz. - Kiminle?
but also something that we had talked about with the school board.
Dediklerimi dinliyor musun, seni aptal çocuk? Lütfen...
I was glad to hear that someone else thought that these letters were a bad idea, but I wanted to know who was responsible, so I went to the president of the school board.
Harika bir alternatif. Bikininin b'si geçmiyor. Zaten bikiniler çok berbat.
You must have went swimming over the holiday weekend and hit your head on the diving board.
Onu gücendirmiş olmalıyız. - Ben mi onu gücendirdim? - Evet.
I took it to the school board. We had a discussion and we said,
Havuca geçirilmiş prezervatif bilimsel mi?
"You will board my boat... " sail across the sea... "and restore the heart of Te Fiti."
Tekneme binip denizi aşarak Te Fiti'nin kalbini yerine koyacaksın. "
You will board my boat... sail across the sea and restore the heart of Te Fiti.
Tekneme binip denizi aşarak Te Fiti'nin kalbini yerine koyacaksın. "
You will board my boat... sail... across the sea... and restore the heart of Te Fiti.
Tekneme binip denizi aşarak Te Fiti'nin kalbini yerine koyacaksın. "
And you will board my boat... and sail across the sea and put it back!
Tekneme binip denizi aşarak o kalbi yerine geri koyacaksın!
Um... no, you'll board at the school.
Hayır, yatılı okulda kalacaksın.
There's just one with chicken pox, he'll be the last to board.
Son binecek erkekte su çiçeği var.
Repeat, there's one case of chicken pox who will be the last to board.
Tekrar ediyorum, son binecek kişide su çiçeği var.
Are all the black men on board?
Siyahilerin hepsi gemide mi?
The finding of this Board is that the tragic events of last December, which led to the shooting of DI Thursday and the arrest of DS Morse were due solely to a mental breakdown suffered by ACC Clive Deare.
Geçtiğimiz aralık ayında Dedektif Thursday saldırısı ve D. Morse'nin tutuklanmasıyla sonuçlanan trajik olaylara, Dedektif Clive Deare'nin geçirdiği sinir krizinin yol açtığı kanısına varılmıştır.
The president of Bolivia's plane was forced down in Austrian airspace today on U.S. suspicions that Snowden may have been on board.
Snowden'in içinde olabileceği yönündeki şüpheleri takiben Bolivya Başkanı'nın uçağı bugün Avusturya hava sahasına zorla indirildi.
You've gotta get the MFDP on board or there will be no more union money for the movement, not a single goddamn dime.
MFDP'yi ikna etmelisin yoksa hareketin daha fazla sendika parası olmayacak, tek bir metelik bile.
I did, but that was the entire Romanian board of Dacoil.
Tanıdım ama Dacoil'in Romanya kuruluyla meşguldüm.
To officers are on the train from Randers, another will board along side Elias, and we've got to cars along the route, in case he slips past us.
Randers'dan gelen trendeki iki polis ve Elias'ın yanı sıra diğerleri de binecek. Ayrıca yol boyunca bize bir de araba lazım, aksi takdirde yanımızdan geçip gider.
Mm-hm, you can cross that one off the board.
Bunu listeden silebilirsin.
His board exams are just around the corner.
Sınavları yaklaştı.
Board wants to appoint you as the Chairman.
Kurul başkan olarak seni atamak istiyor.
board 105
boarding 47
boarded 17
boarding school 35
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
boarding 47
boarded 17
boarding school 35
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the beach 114
the big one 111
the bastard 139
the box 93
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the beach 114
the big one 111
the bastard 139
the box 93
the bridge 67
the book 195
the baby's coming 54
the ball 71
the bathroom 101
the bat 30
the beast 101
the bag 76
the body 126
the big 102
the book 195
the baby's coming 54
the ball 71
the bathroom 101
the bat 30
the beast 101
the bag 76
the body 126
the big 102