The two of us Çeviri Türkçe
4,598 parallel translation
The two of us?
İkimiz mi?
He tried to kill the two of us.
İkimizi de öldürmeye çalıştı.
No, I meant the two of us.
Hayır, sadece ikimiz demek istedim.
I mean, sure, there's the touching and the feeling all of each other, my hands everywhere, tracing every inch of her body, the two of us moving together, pressing and pulling...
Yani dokunmak ve birbirini hissetmek var. Ellerimin her yerde tüm vücuduna dokunması. İkinizin birlikte hareket etmesi, gidip gelmeler, çıkan sesler.
♫ Just the two of us ♫ ♫ two, just the two of us ♫
Sadece ikimiz, ikimiz, sadece ikimiz.
Then only the two of us go?
O zaman yalnızca ikimiz mi gideceğiz?
But between the two of us, I like your chances better than mine.
Ama ikimizi kıyaslarsam seni daha şanslı görüyorum.
We are gonna go away, just the two of us, to Cedar Woods, under the stars, a bottle of wine, nobody around...
Yalnızca ikimiz Cedar Woods'a gideceğiz. Yıldızların altında etrafta kimse yokken bir şişe şarap açacağız.
I guarantee it. Um... Since it is just the two of us, eh, how about...
Sadece ikimiz olduğuna göre ne dersin... hazır waffle yapsak?
Just the two of us... no wires, no clumsy agents in the bushes.
Sadece ikimiz, dinleme cihazı yok çalılarda saklanan ajanlar yok...
The two of us working together.
İkimiz birlikte çalışırız.
Just the two of us.
- Sadece ikimiz.
permission to take a selfie of the two of us, sir?
Jake geri döndü. İkimizin bir resmini çekme izni istiyorum, efendim.
It was just the two of us in there.
Bu orada bize sadece iki oldu.
You know, it's just the two of us.
Biz sadece birbirimize sahibiz, anlarsın ya.
This town ain't big enough for the two of us.
Bu şehir iki tarafa da yetecek kadar büyük değil.
The two of us shared a kiss.
İkimiz öpüştük.
Why do you think S.H.I.E.L.D. sent in just the two of us?
Sence S.H.I.E.L.D. neden sadece ikimizi yolladı?
Because, um, you know, if someone were to look at the two of us, they'd probably think I'd be the one sitting home, on a Friday night babbling on about some geek nonsense, and you'd be the one going out to, you know, get laid.
Çünkü, biliyorsun, dışarıdan birisi ikimize baktığında, cuma geceleri evde oturup salak saçma şeylerle ilgili geyik yapan kişinin ben olduğu,... senin ise dışarı çıkan ve, işte, yatacak kişinin sen olduğu düşünür.
- No, the two of us can handle this.
- Ne diyorsun sen? İki kişi yeter.
Just the two of us.
Sadece ikimiz.
Had he lived what would have happened with the two of us?
Yaşasaydı ikimize ne olurdu?
The two of us...
İkimiz...
The next day, the two of us were charged with an important clandestine mission, to deliver the Declaration of Resolves of the First Continental Congress.
Ertesi gün, ikimizde önemli bir gizli görev için seçilmiştik. İlk Kıtasal Kongre'nin kongre kararını teslim edecektik.
Oh, you've surely come to realize by now, Lieutenant, that when the two of us are involved, rarely is a coincidence a coincidence.
Şimdiye kadar kesin anlamış olmalıydın, Teğmen ikimiz bu işe dahil olduktan sonra tesadüf çok az ihtimalle tesadüf çıktı.
The two of us had very different lives.
Ayrı dünyaların insanlarıydık.
And once she does, the two of us will Biz-mantle her with glee.
Ve bunu yaptığında, ikimiz onu neşeyle yürürlükten kaldıracağız.
This thing would keep the two of us in wages for the rest of our lives, Sam.
Ömrümüzün sonuna kadarki maaşlarımız yetmez Sam.
The two of us just talking in the dark.
Sadece ikimiz, karanlıkta konuşmalarımız.
♪ Ben, the two of us ♪ need look no more ( paper rustles )
# Ben, ikimiz # bakmak zorunda değiliz artık
♪ Ben, the two of us ♪ need look no more
# Ben, ikimiz # bakmak zorunda değiliz artık
Yeah, I... I thought maybe just the two of us.
Baş başa konuşabiliriz diye düşünmüştüm.
It's just the two of us in here.
Burada sadece ikimiz varız.
Come on, we can get away for the weekend, just the two of us- - it's romantic.
Hadi ama, bir hafta sonu uzaklaşabiliriz sadece sen ve ben. Romantik olur.
Well, it's okay, because I brought champagne for the two of us.
Önemli değil çünkü ikimiz için eve şampanya getirdim.
You would let the two of us meet, face-to-face?
İkimizin yüz yüze görüşmesini sağlayabilir misin?
Then I used my dream inceptors to put the two of us inside snuffles'dream.
Sonra rüya aşılayıcılarını kullanarak... -... ikimizi Snuffles'ın rüyasına soktum.
Shh... ♫ what words are between ♫ ♫ just the two of us ♫
Sadece ikimiz arasındaki sözler.
On the day of, you bring us two ounces of your husband's baby gravy in a mason jar.
Büyünün yapılacağı gün, kocanın "bebek tohumlarından" elli gram kadarını bir kavanoz içinde getireceksin.
At the end of the day, all of the friendly competition between those two just means more really amazing music for all of us.
Ve günün sonunda bu ikili arasındaki arkadaşça kavga bizim için daha çok iyi müzik anlamına geliyor.
Your goal to have us two go to America and end up together naturally, and to demote the Head of Management Planning who doesn't listen to you, by sending her to America.
Amacınız ikimizi doğal yollardan Amerika'ya gönderip, Yönetim Planlama'nın başındaki kişiden, kurtulmak. Çünkü o kişi sizi dinlemiyor.
He gave us a framed photo of all of us at the bar, and he's getting us two other wedding gifts.
Barda toplu çekilmiş bir fotoğrafımızı çerçeveletmiş ve iki hediyesi daha olacakmış. Ne diyebilirim ki?
From the police reports, they're gonna know that there were two women with me that night, and they're gonna wanna talk to all of us.
Polis raporlarını inceleyip o gece yanımda iki kadın olduğunu öğrenecekler. Hepimizle konuşmak isteyecekler.
Dr. Webber told us about the 2-challenge rule where two surgeons who agree can force a third surgeon to stand down from a course of action.
İki cerrahın, yaptığını bırakması için üçüncü cerrahı zorlayabilmeleri.
I hate the way my dad looks at us when we're late... like we're two silly queens blasting disco music, primping, losing track of time.
Geç kaldığımız zaman babamın bize, disko müziği eşliğinde tıs tıs süslendiği için saatin farkına varmayan iki şapşal nonoş gibi bakmasından nefret ediyorum.
Ever since you two went spy-bro on us, you've been keeping us out of the loop, and we're sick of it.
Onu aldık. Siz ikiniz ajan-kardeşliği yapmaya başladığınızdan beri, bizi durumdan uzak tutuyorsunuz. ve biz de bundan çok sıkıldık.
♫ The two of us, we'll be each other's resting place ♫ Can I see you for a bit?
Biraz görüşebilir miyiz?
Then you two can have fun in your little barbershop couplet while the rest of us discuss something good.
O zaman biz iyi fikirler üzerinde tartışırken siz, küçük, enstrümansız şarkılarınızla eğlenebilirsiniz. Peki.
The rest of us were forced to survive on the streets, now called the lowers. Two years ago, scientists Daniel Miller created a new energy source called The Signal. Riser officials immediately begin production on a transmitter.
Kalanlarımız, adına artık "alçak" denilen caddelerde yaşamaya zorlandılar. 2 yıl önce, bilim insanı Daniel Miller "Sinyal" denilen yeni bir enerji kaynağı keşfetti.
You should have seen us, two young turks at the dawn of the information age.
Bilgi çağının eşiğinde duran iki kişiydik.
The lightning is attracted to metal, and you two are wearing a lot more of it than the rest of us.
Dikkatli ol. Metal yıldırımı çeker ve siz ikiniz aramızda en fazla metale sahip olanlarsınız.
the two 72
the two of you 150
the two of them 40
two of us 35
of us 249
the times 79
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the time has come 121
the two of you 150
the two of them 40
two of us 35
of us 249
the times 79
the truth is out there 16
the truth will set you free 17
the truth 1031
the time has come 121
the time is now 61
the time will come 16
the time 110
the three musketeers 30
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truck 50
the twins 60
the toilet 49
the term 42
the time will come 16
the time 110
the three musketeers 30
the truth hurts 29
the truth is 1715
the truck 50
the twins 60
the toilet 49
the term 42
the time masters 23
the table 26
the train 84
the time is 69
the third 84
the tv 53
the truth will come out 23
the teacher 58
the trees 59
the thing is 2099
the table 26
the train 84
the time is 69
the third 84
the tv 53
the truth will come out 23
the teacher 58
the trees 59
the thing is 2099