Then you go Çeviri Türkçe
8,653 parallel translation
Then... then you go find him.
Git bul onu o zaman. Git bul onu.
You see, I give you a point and then you go run and tell Vernon that I tried to buy you off.
Sana bir fırsat veriyorum ve sen gidip Vernon'a seni satın almaya çalıştığımı söylüyorsun.
Well, then you go there.
Öyleyse sen oraya git.
You start here at the bottom of the bridge and then you go to the top, so where it is...
Köprünün altında başlıyorsun, sonra da en tepeye gidiyorsun.
You start down here and you're not aware of anything, then you go up here and you're a lot more aware of who you are, your spirituality, your relationship to others.
"27 yıl üye oldu, en yüksek ruhsal seviyeye erişti." Aşağıdayken bilinçli seviyede değilsin. Sonra yukarı çıkınca, kendinin daha bilincinde oluyorsun.
And then you go...
Sonra da gidip...
Then how do you suggest we go about it?
O zaman nasıl işe koyulmamızı öneriyorsun?
I'll let you go with her then.
O halde bırakayım da onunla git.
And then Ryan Seacrest gives you that sad hug, and off you go.
Sonra Ryan Seacrest sana sarılıp yollar.
Oh, and you said that if you did this one nice brother thing, then you could coast for the rest of the year and everything would go back to normal.
Sonra da kardeşlik görevimi yaparak bir sene bunun ekmeğini yerim ve her şey normale döner, dedin.
It was kinda funny,'cause sometimes he'd just sit there and watch TV for four hours. And you'd think he wasn't creating, but he'd be playing guitar while he was doing that or think up stuff later, and then you'd go out for a few hours, and you'd come back, and there was a painting on the wall, or there was a big comic strip or whatever.
Bu çok komik çünkü bazen orada öylece oturup dört saat TV izlerdi, bir şey üretmediğini düşünürsünüz ama bunu yaparken gitar çalıyor veya bir şeyler düşünüyor olurdu sonra birkaç saatliğine gidip geldiğimde duvara bir resim veya karikatür çizmiş olurdu, bir şarkı yazıp kaydetmiş olurdu.
And then, you being you, you'd be all sensitive and you'd go...
Sen de zaten duygusala bağlayıp "Courtney'ye nasıl anlatacağız?" Dersin.
Why don't you sit with me till I'm done with my nails, and then we'll both go to bed.
Tırnaklarımı boyayana kadar otur, sonra ikimiz de yatalım, olur mu?
But then, a week later, you came to my door, and you said you weren't gonna let me go without a fight.
Fakat bir hafta sonra, benim kapıma geldin, ve bana kavga etmeden gitmeme izin vermeyeceğini söyledin.
Why don't you leave first, then I'll go? Oh, yeah.
- Neden önce sen gitmiyorsun, sonra ben gideyim?
You go out there and get rolled up in their horseshit dragnet, then where are we?
Oralara kadar gidip, polis kuşatmasına takılacaksın o zaman halimiz ne olacak?
But first, why don't you go get a bunch of coffee, drink all of it, then go get some more and bring it back here.
Ama önce, neden bir sürü kahve alıp hepsini içip, sonra biraz daha alıp, buraya getirmiyorsun?
Then he lifted his arms in the air like he does to convey sterility into Goneril's womb, "How much further do you want me to go?"
Daha sonra kollarını havaya kaldırıp Goneril'in konuşmasını taklit etti, "Ne kadar ileri gitmemi istiyorsunuz?"
If I give you a dose, you'll get one big rush, but then it'll go away in five minutes, so what we're gonna do is we're gonna give you small doses of epinephrine to keep your blood pressure up, all right?
İlacından bir doz verirsem heyecanlanırsın ama beş dakika sonra geçer. O yüzden şöyle yapacağız. Tansiyonunu yükseltmek için küçük bir miktar epinefrin vereceğim.
Hmm. Then why do you want to go on worker's comp?
Neden tazminat almaya çalışıyorsun?
You're gonna pack your shit, and then you're gonna go back to wherever the fuck you came from.
Sonra da pılını pırtını toplayıp nereden geldiysen oraya siktirip gidiyorsun!
I have a few things I'd like to go over with you then, for clarification.
Sabaha sizinle birlikte üstünden gitmek istediğim birkaç mesele var daha iyi anlamak için.
Then you're asked to go back to earlier incidents that were like that.
Sonra buna benzeyen daha önceki olaylara gitmeniz söyleniyor.
But he got injected with a lot of confidence, and then you get this phobia inducement that "if I leave, it's all going to go down the tubes."
Ama ona çok özgüven aşılandı ve sonrasında bir korku yerleşiyor "eğer şimdi ayrılırsam, bundan sonrası yokuş aşağı".
And then you kinda settle in and go, "well... " Obviously, I need to deal with something " that I'm not facing.
Sonra durup "belli ki yüzleşemediğim ama ilgilenmem gereken şeyler var" diye düşünüyorsunuz.
First general review, then you and I. Then you can go.
Evvela genel bir gözden geçirme yapacağız. Sonra seninle görüşeceğim.
- Okay? I'm gonna go make dinner and then I'll come check on you.
Gidip yemek yapacağım, sonra gelip sana bakacağım.
- And then you'll go?
Sonra gidecek misin?
You can have soup after I clean your ear, but then you have to go.
Kulağını temizledikten sonra çorbanı içebilirsin ama sonra gitmek zorundasın.
Well, so, prison murder got you in here, but, then, you've been a real go-getter.
Hapishane cinayetin seni buraya getirdi ama sonra gerçek bir iş bitiriciye döndün.
Well, then, why'd you go see her?
Peki neden onu görmeye geldiniz?
You're gonna go in there and you're gonna say something to him, and then you're gonna tell me what you said.
Oraya gireceksin... ve ona bir şeyler söyleyeceksin, sonra da bana ne anlattığını söyleyeceksin.
And then, it just kind of, um... i... it kind of became a new project for me, [voice breaking] you know, seeing how long I could go without eating any food.
Sonra da bir nevi... Sonra bir nevi projeye döndü olay. Bakalım hiç yemek yemeden ne yapacaktım.
Really thought you were gonna fight me on that, and then we'd have a whole back-and-forth, and eventually you'd go, "Jake, I respect you", but I got to do this. "
Bunun için benle kavga etmeyi düşünmedin yani. Sonra ileri geri konuşurduk son olarak sen Jake sana saygı duyuyorum ama benim konuşmam gerekiyor... der giderdin falan.
And you go to work and you save a burn victim, and then you come home and whip up dinner.
İşe gidip yanık kurbanlarının hayatını kurtarıyorsun sonra da eve gelip akşam yemeği hazırlıyorsun.
If you don't want to go to the dance, then there's no reason to keep the dress, is there?
Eğer dansa gitmek istemiyorsan elbisenin kalması için hiçbir neden yok, değil mi?
Well, if you go to sleep now, then you'll be all bright-eyed and bushy-tailed when Lisa wakes up in the morning.
Eğer şimdi yatarsanız yarın sabah Lisa uyandığında tam formunuzda olursunuz.
Why don't you take him into the bedroom, go make him happy, then I'll join you in a minute.
Sen onu yatak odasına götürüp gidip keyfini yerine getir, sonra birazdan size katılırım.
If it's within your grasp, if you know... where it is and who it's with... then you should run to it, grasp it, and never let it go.
Eğer bir şekilde onu yakaladıysan eğer nerede ve kimde olduğunu biliyorsan tek yapman gereken ona koşmak,... sıkıca kavrayıp hiç bırakmamak.
If you want to go back to Regina, then go back to her,
Eğer Regina'ya dönmek istiyorsan,... dön.
If you don't think I've gone far enough, then... ( breathes deeply ) let's hear where you think I should go.
Yeterince ileri gittiğimi düşünmüyorsanız, o zaman, ne kadar ileri gitmem gerektiğini bir de sizden duyalım.
It's okay'cause you let it all hang out, and then when the show ends and the lights go out, "Okay, let's put the monkey back in the cage, and eat your banana and, you know, just behave yourself."
Çünkü oradayken iyi ama şov bitip ışıklar kapanınca "Tamam, maymunu kafesine koyalım hadi, muzunu ye, uslu ol."
Just want to ask you a few questions, then you're free to go.
Sadece birkaç soru sormak istiyorum, sonra gitmekte özgürsünüz.
Just go outside and that's all I'm asking you to do and then we can do whatever you want.
Dışarı çıkalım yeter, sonra sen ne istersen onu yapacağız.
They're just going to make sure you're okay and that's it, and then we're going to go home, all right'?
Sadece iyi olduğundan emin olmak istiyorlar sonra eve gideceğiz, tamam mı?
Okay, and then what do you think I should do if it doesn't go down'?
Hâlâ ateşi düşmezse ne yapayım?
If you really believe that, then why didn't you go to the police?
Buna inanıyorsan, neden polise gitmedin?
And I absolutely loved it because we'd go there, train, for, like, 40 minutes, or whatever, and then we got to play on the Saturday or the Sunday for the boys club and go away with them, and just mixing with other guys who were decent footballers, you know?
Kesinlikle seviyordum idmana gitmeyi, 40 dakika, ya da neyse, altyapı için Cumartesi ve Pazar oynamayı, deplasmana gitmeyi, diğer saygın futbolcularla kaynaşmayı.
There's only one way to go then and it's down, and the press try their hardest to put you down.
Tek yön gidiş var ve düşüş, basın seni düşürmek için en sağlamını çabalıyor.
And then Terry Venables says, " Look, you go out for the night.
Terry Venables "Gece dışarı çıkın." dedi.
Then maybe you killed him so you wouldn't have to go through with it.
- O zaman belki de bu işe bulaşmamak için onu öldürdün?
then you're an idiot 17
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you die 16
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you should 20
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you die 16
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you should 20
then you know what 34
then you said 18
then you understand 18
then you tell me 17
then you'll know 16
then you say 25
then you should go 18
then you do it 25
then you can go 37
you got this 563
then you said 18
then you understand 18
then you tell me 17
then you'll know 16
then you say 25
then you should go 18
then you do it 25
then you can go 37
you got this 563
you got it 4932
you got a pen 63
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got to be kidding me 439
you got a pen 63
you got me 900
you got that right 241
you gotta be fucking kidding me 42
you got the wrong guy 127
you gotta be kidding me 471
you got a problem 205
you got anything 117
you got to be kidding me 439