Then you should Çeviri Türkçe
3,628 parallel translation
So I'm gonna eat this PowerBar and then you should try that again, but tell me something that actually happened.
Şimdi bu gofreti yiyeceğim. Sen de tekrar anlatmaya başlamalısın. Ama bu sefer uydurma olmasın.
Then you should no longer consider me your friend.
Öyleyse bundan sonra beni arkadaşın olarak görme.
Then you should tell him. Soon.
O zaman ilk fırsatta ona söyle.
If he is gone, then you should have perished.
Eğer o gittiyse, senin de yok olman gerekiyordu.
If you wanna sing, then you should sing now. Right now.
Eğer söyleyeceksen hemen söyle, şu an.
Then you should give it to her.
- O zaman vermelisin.
Yeah, well, then you should know that I don't want this.
O zaman benim bunu istemediğimi biliyorsundur.
And, if you decide to, then you should know I cannot guarantee you anything.
Zaten güvenseniz bile size hiçbir şey garanti edemem.
Then you should also know that it has its proper place and time, and clearly, this is not it.
O zaman seksin yeri ve zamanı olduğunu da bilmelisin. Şu an hiç zamanı değil.
Then you should be able to find Derrick's theater.
O zaman Derrick'in Tiyatrosunu bulabilmeniz lazım.
Then you should understand... this sale is not just about the company.
O hâlde bu satışın sadece şirketle ilgili olmadığını da anlıyorsunuzdur.
Then you should be okay then.
O zaman korkma.
Then you should leave.
O zaman gidebilirsin.
Then you should have killed me, because I won't do it.
O halde beni öldürmeliydin. Çünkü bunu yapmayacağım.
Oh, well then you should go there.
- O zaman oraya kesinlikle gitmelisin.
Then you should give it your best!
O zaman elinden geleni yapmalısın!
Well, then you should tell him the truth.
O hâlde ona gerçeği söylemelisin.
Then you should leave this house right now.
Öyleyse şimdi bu evi terk etmelisin.
If you can get within 10 meters, I should be able to infiltrate the bluetooth, then access the engine control unit.
Eğer 10 metre yaklaşabilirsen bluetoothuna sızıp motor kontrol ünitesine girebilirim.
Okay, so then you're saying I should ask someone else for the coke.
Yani diyorsun ki kokaini başkasından isteyeyim.
Well, then, perhaps you should tell your client that we are using his mother's body parts to save human life.
O zaman müvekkilinize annesinin organlarını insan hayatı kurtarmak için kullanacağımızı söyleyebilirsiniz.
Then I should not have to tell you that you should stay at home, right?
Kimse sana ev kadını olmanı söylemiyor yahu.
Maybe I should just take you home and then I can wake you up.
Seni eve götürüp uyandırmamı ister misin?
Well, then you of all people should know that those cell phones can make all the machines in here explode.
O zaman şunu bilmelisin ki, o cep telefonları,... buradaki tüm makinelerin patlamasına yol açabilir.
You should eat better, then.
Onu yesen daha da iyi olursun.
You should persevere until then.
O zamana kadar sebat etmen gerekiyor.
Should I make you then?
Seni kör etmemi ister misin?
You should be safe here until then.
O vakte kadar burada güvende olursun.
Then maybe he should be looking at you.
O zaman sana bakıyor olmalı.
Well, then, I should tell you I broke the wheel and the handle.
O zaman tekerleri ve çekecek kısmını bozduğumu belirteyim.
Then he should be happy for you.
O zaman kardeşin senin için mutlu olmalı.
You should've at least let me finish talking then pushed the button.
Konuşmamı bitirdikten sonra düğmeye bassaydın bari.
Then what we're saying is she's a crazy stalker bitch who pulled that fire alarm and you should run screaming.
- O hâlde onun yangın alarmını başlatan üşütük ve sapık bir kahpe olduğunu ve feryat figan kaçmanı söylüyoruz.
If you're so angry, you should've Stopped him then and there.
Bu kadar öfkeliysen, onu orda durdursaydın ya.
Then I'm gonna stick this in the incision and you should be good to go.
Ben bunu kesiğe sokunca iyi olursun.
Truly, tell me because if you can think of something that I cannot then perhaps you should be King!
Gerçekten söyle bana çünkü aklıma gelmeyen birşey düşünüyorsan belki de Kral sen olmalısın.
If you had a problem then, you should have said so at the time.
Madem istemiyordun zamanında söyleyecektin.
I am your obedient daughter, so if it is your will that they should take the throne and not my son, then you need to give me a sign.
Ben senin itaatkar kızınım, eğer oğlum değil de onlar tahtı onlar almalıysa bana bir işaret vermelisin.
Then, you would be King, as you would if he should die without issue.
Çocuksuz ölmesi halinde, Then, you would be King, o zaman siz kral olursunuz.
But if he should live, then you will have his gratitude and any price you name.
Fakat eğer yaşarsa, o zaman onun şükranlarını ve adlandıracağınız herhangi bir ödülü alırsınız.
Now then, Maggie, I know I should really be rooting for you without exception, but you should know there is no ignominy in coming second.
Seni tam şu an sorguya çekmeye başlamalıyım ama ama neyse ki Maggie tam vaktinde geldi.
Then maybe that's your way of saying I should take you to Il Cuore.
Belki bu seni Il Cuore'a götürmem gerektiğini söyleme şeklindir.
Then maybe you should budget your time better, like your sister said.
O zaman belki kardeşinin söylediği gibi zamanını daha iyi ayarlamalısın.
Then you tell me I might be in a little pain later on so I should take it easy.
Sonra bana "Hafif ağrıların olabilir, kendini yorma." de.
Then I should take one last look to remember you by.
Sonra gerektiği son bir göz atın sizin tarafınızdan hatırlamak.
If you're really a ghost then I should be able to see through you.
Gerçekten hayalet olsaydın, saydam olurdun ve içini görebilirdim değil mi?
I know I should have run right then and there, and that would've been the safest thing for you, but even though Muirfield was out there, I just... I couldn't help myself either.
O an oradan kaçmam gerektiğini de biliyorum ve bu senin için en güvenli şey olurdu, ama Muirfield dışarıda bir yerde olsa bile, benim de elimde değildi.
Then perhaps I should lead them to you.
Öyleyse onları sana yönlendirmeliyim. Hayır!
- Then maybe you should tell her what her mother was actually trying to do that night.
- O zaman belki de ona annesinin o akşam aslında ne yapmaya çalıştığını söylemelisin.
If you feel that someone else should fill in, then, I won't hold you back.
Eğer birinin boşluğu doldurması gerektiğini düşünüyorsanız, size engel olamam.
If today was the first time you've felt that I was proud of you, then I should be apologizing,'cause I'm proud of you every day.
İlk kez bugün seninle gurur duyduğumu hissettiysen senden özür dilemeliyim demektir. Çünkü ben seninle her gün gurur duyuyorum.
then you should go 18
then you're an idiot 17
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you die 16
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you're an idiot 17
then you're wrong 16
then you know 40
then you 156
then you're right 18
then you die 16
then you're on your own 16
then you can 17
then you're a fool 17
then you go 36
then you know what 34
then you said 18
then you tell me 17
then you understand 18
then you'll know 16
then you say 25
then you do it 25
then you can go 37
you shouldn't smoke 23
then you know what 34
then you said 18
then you tell me 17
then you understand 18
then you'll know 16
then you say 25
then you do it 25
then you can go 37
you shouldn't smoke 23
you shouldn't have done that 152
you shouldn't 299
you should come 233
you should see a doctor 24
you shouldn't have 355
you should know better 74
you shouldn't have said that 26
you shouldn't say that 24
you shouldn't have bothered 22
you should have told me 157
you shouldn't 299
you should come 233
you should see a doctor 24
you shouldn't have 355
you should know better 74
you shouldn't have said that 26
you shouldn't say that 24
you shouldn't have bothered 22
you should have told me 157