English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / There's always something

There's always something Çeviri Türkçe

576 parallel translation
You always think something's there, and, like, the whole thing with the sky now...
Hep orada bir şeyin olduğunu düşünürsünüz ve bunların yanında şimdi de gökyüzü...
I always feel like there's something lurking whenever Gong Shil stops by.
Gong Shil geldiğinde burada bir şey varmış gibi hissediyorum.
There's always something going wrong around here
Sürekli bir yerleri bozuyorlar. Bunu nasıI beceriyorlar?
Neither did I. There's always something wrong... with a man who doesn't drink, smoke, or eat meat.
Sigara ve alkol kullanmayan, et yemeyen birinde her zaman sorunlar olur.
Always there's been something fighting in me... something that couldn't be calm and cold like Mary.
Her zaman içimde mücadele eden bir şey vardı. Mary gibi sakin ve soğuk olamayan bir şey.
And when he invents something, there's always plenty of it.
Ve o bir şey yarattıysa ondan bolca bulunur.
There's always something to fight for.
Daima mücadele edilecek bir şey vardır.
There must have been something deep inside you from the very start that let you do this thing, but there's always been something deep inside me that would never let me do it, - and would never let me be a party to it.
Sana bunu yaptıran, çok öncelerde senin içinde başlayan bir şeyler olmalı ama benim içimde de bunu yapmamı engelleyen bir şeyler vardı ve bunun için bir parti yapmamı engelleyen şeyler.
There's something inside a guy, always proud of a kid.
Bir baba oğluyla hep gurur duyar.
There's always something wrong with this line.
Bu hatta da her zaman bir sıkıntı oluyor.
There's always something about the first.
Her zaman ilkler özeldir.
There's something I always wanted to tell you.
Sana hep söylemek istediğim bir şey var.
There's always that chance... that one will do something that will leave everyone with a bad taste.
Her zaman birinin... çıkıp da herkesin tadını kaçıracak bir şey yapması ihtimali vardır.
Whenever he shows up, there's always something.
Ne zaman ortaya çıksa mutlaka bir şey vardır.
There's always something to do here for a handyman.
Hapishanede her şeyin var. Biraz çalış istersen..
Well, there's always something.
Şey, her zaman bir şeyler vardır.
There's always been something wrong.
Her zaman yanlış olan bir şey vardı.
There's always something the matter with you
Her zaman bir sorunun oluyor.
You're always ready when there's something to gorge on.
Mideye indirecek bir şeyler bulduğunda onları götürmeye hazırsın.
You've always thought there was something wrong with me, haven't you?
Sen hep bende yanlış bir şeyler olduğunu düşündün. Değil mi?
There's always something fragile in me, deep inside me, which makes me feel the need to look at myself from the outside.
İçimde hep kırılgan bir şeyler oldu, derinlerimde beni kendime dışardan bakmaya zorlayan.
There's always been something that could rattle or shake them up a little.
Hepsini sarsıp korkutacak bir şeyler olurdu daima.
Haven't seen him in years, yet I always feel he's out there doing something I'd rather not know about.
Yıllardır kendisini görmedim, ama ortalıkta bilmediğim bir şeyler yapmakta olduğunu hep hissediyordum.
- There's always something wrong.
- Hep bir sorun oluyor.
There's always something formal about the point of a pistol.
Tabancanın namlusunda daima resmi bir şey vardır.
There's always something to do. Cut the pages of a book, do crossword puzzles, take notes...
Her zaman yapacak bir şeyler vardır bir kitabın sayfalarını kesersin bulmaca çözersin, notlar alırsın...
- There's always something to talk about.
- Her zaman konuşacak bir şeyler vardır.
People always think there's something extraordinary about a castle.
İnsanlar her zaman kalelerde olağanüstü şeylerin olduğunu düşünüyor.
There's always something, unless the guys have raided the fridge.
Bir erkek buzdolabına hücum etmediyse kesin yiyecek bir şeyler bulunur.
There's always an outside chance you could learn something.
Bir şeyi öğrenmek için her zaman dışarıdan bir şans vardır.
There's something I've always wanted to ask you about that operation.
Şu ameliyat hakkında sana hep sormak istediğim bir şey var.
There's always something.
Her zaman bir şey vardır.
He always disappears when there's something to do.
Ne zaman yapacak bir iş olsa ortadan kayboluyor.
I'm glad because there's something I want to say that's always been difficult for me to say.
Çok mutluyum, çünkü... benim için söylemesi hep çok güç olan bir şeyi söyleyeceğim.
With Tiberius, there's always something to fear.
Tiberius söz konusuysa, her zaman korkacak bir şey vardır.
There's always something out there.
Orada her zaman bir şey vardır.
There's always something wrong.
Hep eksik olan bir şey vardı. Sonra Doris'le karşılaştım.
There's something I always wanted to ask someone like you.
Sizin gibi birisine hep sormak istemişimdir.
Peggy brought something from school, a film that's always shown there.
Peggy okulda bir film bulmuş, hep onu orada gösteriyorlar.
There's something new always crops up.
Burada her zaman yeni bir şeyler aniden belirir.
Remember there's always something cleverer than yourself.
Unutma... her zaman senden daha akıllı biri çıkar.
Obsessed with who knows what. There's always something to like about a man.
Bir erkekten her zaman alınacak bir şeyler buluyorum.
Well, I'm not officially attached to anybody, but seems there's always something for me to do.
Resmi olarak kimseye bağlı değilim ama her zaman benim için yapacak bir şeyler vardır.
You've got everything you've always wanted but now there's something you want that you can't have.
Her zaman ne istersen elde etmişsin. Şimdiyse isteyip elde edemediğin bir şey var.
I like the Cohen family an I wanna live in the Cohen house there's always something goin on, kinda like the Osbournes is everything ok?
Hiç böyle bir yemek yememiştik. - Bu doğru değil. Ben hep yemek yaparım.
There's always something missing.
Hep eksik bir seylerin acisini yasiyorum.
I still won't be sitting here with you, because I have something at home that doesn't care what I look like, accepts me for what I am, and is always there when I need it... my couch.
Çünkü evde dış görünüşüme aldırmayan bir şey var. Beni olduğum gibi kabul eden ve her ihtiyacım olduğunda orada olan bir şey var. Kanepem.
There's always something, Mas...
Her zaman bir şey vardır, Mas...
There's always something wrong with people, you know.
Biliyorsun, insanlarla orada daima yanlış olan bir şey var.
But there's always something there for everyone.
Ama daima herkese göre bir şey bulunur. Sürekli gelmelerini sağlayan da bu.
When there's a ball, I'm always doing something for everybody in my house.
Birinin saçını, ötekinin makyajını, ayakkabılarını, aksesuarlarını seçerim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]