They were close Çeviri Türkçe
456 parallel translation
They were close to the movie theater.
Sanırım Macaristan'dan geliyordu.
They were close.
Birbirlerine yakındılar.
Dr Salik said the power to their life-support systems was almost depleted, which could mean they were close.
Dr Salik'e göre yaşam desteklerinin enerjisi zaman ayarlıymış ve zamanı dolmak üzereymiş. Yani hedeflerine çok yaklaşmış olmalılar.
- Him and your father... they were close.
- O ve baban... çok yakındılar.
He'd never seen the Great Valley, but his heart told him that they were close. Surely at the top, they'd behold it finally.
Büyük Vadi yi hiç görmemişti, ama kalbi ona yakın olduğunu söylüyordu.
I knew they were close.
Ben onlar yakın olduğunu biliyordum.
You can find out who her close friends were and find out if they've met her parents, and what kind of relationship they had, right?
Onun arkadaşıysan merhum anne babasını ve onlarla arasının nasıl olduğunu öğrenebilirsin değil mi?
- How close together were they?
- Ne kadar yakındılar? - Yakın değil.
No, but they were very close, you know.
- Yok ama bilirsiniz ikisi canciğerlerdi.
They knew how close we were.
Yakin oldugumuzu biliyorlar.
He was a close friend of the Bartlows. They were flying to the lake.
- Bartlowların yakın bir arkadaşıydı Onlar göle uçuyorlardı
What makes me sick inside is that they were so close, so very close.
Beni rahatsız edense çok, ama çok yaklaşmış olmamız.
They were so close...
Çok yakındaydılar...
They were silent as they drew close.
Konuşmuyorlar, birbirlerine yaklaşıyorlardı.
People who were as close as Tony and I were in life, they can't just be separated by death.
Hayattayken Tony ile ben kadar yakın olanları ölüm birbirinden ayıramaz.
They were really close since childhood ngto theirpoverty... Ling long was sold to the office as a maid
çocukluktan beri dosttular herşeyi paylaşırlardı... çok zorluk çektiler
You see, he used to be very close to the Führer, and then he saw the changes and where they were leading.
Führer'e çok yakındı. Sonra değişimleri gördü.
I thought they were just a close family.
Sadece yakın bir aile zannetmiştim.
- They were very close.
- Onlar çok yakındı.
in Indiana line to the measure that they were come close to the water.
V şeklinde bir düzen alıp ikili sıra halinde kıyıya dek gelmişlerdi.
Clearly that many of the soldiers they left with water for the neck e went up for the hunting-mines that they were come close.
Bu askerlerden birçoğu boyunlarına kadar suya girip olabildiğince hızlı bir şekilde yakındaki mayın tarama gemilerine biniyordu.
I was for varanda e vi as soon as they were Japanese airplanes e had a person for close that it said :
Her yerden bomba sesi ve uçak gürültüsü geliyordu. Dışarı koştum. Japon uçaklarını gören bir arkadaşım bana dönerek "Gördüklerimiz gerçek mi?" dedi.
But now that the resources that General Tojo boasts that they would go to gush out of its conquests, they were more close to the deep one of the sea of what of Japan, what it went for Japan not it arrived for the war machine.
Ancak artık, General Tojo'nun böbürlendiği kaynaklar, avuçlarından kaymakta Japonya'ya çok da yakın olmayan okyanusun altında kalmaktaydı. Savaş çarklarını döndürmek için yeterince mal tedarik edilemiyordu.
And they were trained to fly in close formation.
Yakın kolda uçma üzerine eğitilmişlerdi.
Passed a bit vi that the lights they were being come close.
Bir süre sonra ışıklar yaklaşmaya başladı.
To close this gap they were necessary aircraft carriers of escort.
Bu açıklığı kapatmak için, konvoya eskortluk edecek uçak gemilerine ihtiyaç vardı.
They were killed by somebody close to us.
Bize yakın biri tarafından öldürüldüler.
He said that you were being tough on the negotiations, but if they could get a little help and close the deal fast it would be good for the family.
Senin görüşmelerde zorluk çıkarttığını, ama biri yardımcı olursa, kolay anlaşmaya varılırsa, ailenin yararına olacağını söyledi.
I guess they were very close.
Ben çok yakın olduklarını tahmin ediyorum.
It just seemed that they were very close and that I was left out.
İkisini birbirine çok yakın, kendimi dışlanmış hissederdim.
And they were very close friends.
Çok yakın arkadaştılar.
They are associated with great surges of flaming gas tongues of fire which would engulf the Earth if it were this close.
Girdaplar haldeki yanan gaz fışkırdığında eğer bu yakınlıkta olsaydı Dünya'yı içine alabilirdi.
They were very close.
Birbirlerine çok bağlılarmış.
They were very close.
Birbirlerine çok yakındılar.
I would say at least of them were me / ne friends... two of my close friends. They didn't say anything.
Hiçbir şey söylemediler.
Some of them, they were my close friends.
Bazılarıysa çok yakın arkadaşlarımdı.
We were too close to the soldiers'firing exercises. They would have aimed more carefully if they'd known you were standing there.
Onların burada olduklarını bilseydim daha rahat olurdum.
After the war they were married and emigrated to Israel, where they till live in Holon, near Tel Aviv, close to other Sobibor survivors.
Savaştan sonra evlendiler ve İsrail'e göç ettiler, Şu an hala Tel Aviv'in yakınındaki Holon şehrinde yaşıyorlar ve Sobibor'dan hayatta kalanlarla temas halindeler.
Is it true that you've actually...? You're actually too close to some of the nerve agents they were testing?
Test edilen sinir gazlarına çok yakın olduğunuz doğru mu?
They were very close.
Onlar çok yakınmış.
They were too close to the problem to see it clearly.
- Problemi açıkça görmeye çok yaklaşmışlardı.
- They were close.
- Yakındılar.
If the Sovs were playing Dante back at us, they wouldn't close him down.
- Sovyetler Dante'yi bize doğru itiyorsa,... onu asla susturmaz, sonuna kadar kullanır.
They were very close.
Çok yakındılar.
As to the psycho-sexual bent of our founders, let's just say that they were very, very close.
Kurucularımızın psiko-seksüel eğilimlerine gelince birbilerine çok ama çok yakındılar diyelim, yeter.
Mme. Havering had a very close relationship with her housekeeper, Mme. Middleton, the odd thing about it, was they were never once seen together.
Madam Havering'in kahya Madam Middleton'la çok yakın bir ilişkisi vardı. İlginçtir ki ikisi hiç bir arada görülmedi.
Your father and I were thinking, if they could be close to Gwen...
Baban ve ben de düşündük ki, eğer onlar da bizim sana olan yakınlığımız gibi...
They were so close!
Birbirlerine çok yakındılar.
They were flying a close formation. There was a collision.
Yakın mesafe uçarken bir çarpışma meydana gelmiş.
He said you were being tough on the negotiations, but if they could get a little help and close the deal fast, it'd be good for the family.
Görüşmelerde sert davrandığını söyledi ve eğer biraz yardım alıp konuyu daha hızlı kapatabilirlerse bu, aile için daha iyi olur.
No, I didn't realize they were that close.
Hayır, bu kadar yakın olduklarının farkında değildim.
they weren't there 24
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were good 30
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were here 104