They were good Çeviri Türkçe
1,032 parallel translation
Did they bother you? No, they were good company.
Çocuklar rahatsızlık verdiler mi?
They were good times.
Çok güzel zamanlardı.
- They were good as gold...
- Altın gibi çocuklar...
If they were good men, how could... the Beloved Emperor find them guilty?
İyi adamlardı madem, Aziz İmparator onları nasıl suçlu buldu?
TROY : They were good people.
Onlar iyi insanlardı.
They were good boys... but they made a lot of racket at night.
Onlar iyi cocuklardi... ama bazi geceler cok gürültü yapiyorlardi.
They were really good.
- Çok iyiydi.
I figured they were trying to hide a good thing.
O zaman, güzel bir şeyi benden gizlemeye çalıştıklarını düşündüm.
They were very good.
" Çok metanetliydiler.
The white men swore that girls were professional. Told them they had better watch their step, or get a good pistol-whipping.
Sizden biri yakalandığında kızın profesyonel olduğuna yeminler edip adımlarına dikkat etmesini söylüyormuş.
Our gods were good. They brought him safe and well.
Merhametli tanrılarımız sizi sağlıklı ve güvenli bir şekilde eve getirmiş.
They were no good anymore, I had them pulled out
Artık işe yaramadıkları için çektirmek zorunda kaldım onları.
The Mescalero Apaches were - the good-minded whites but they had something where the intruders to dorsften : - -
Mescalero Apaçileri, beyazlara karşı iyi düşüncelere sahiplerdi ama sonları kaçınılmazdı Zorla gelen yabancıların gözlerini diktikleri iki şey vardı : - -
But when you rode out of here two years ago, they thought your guns were gone for good.
Ama sen ayrıImadan iki yıI önce onlar senin silahlarını bıraktığını sanıyorlardı.
They were very good friends.
Çok iyi arkadaşlardı.
I suppose pilots are just as good now as they ever were... but they sure don't live the way we did.
Şimdiki pilotlar daha iyiler... Fakat onlar bizim çektiklerimizi bilemezler.
I felt like applauding, they were so good.
O kadar hoşlandım ki, onları alkışlamak istedim.
- They were so good. - Delicious.
- Çok güzeldiler.
My good friend the mayor in Gafez he told me they were expecting the 10th regiment.
Yakın dostum Gafez belediye başkanı... 10. Alayı beklediklerini söylemişti. 10.
They were very good days, Charles.
Onlar çok güzel günlerdi Charles.
I had no idea they were such good friends.
İkisinin bu kadar iyi arkadaş olduklarını bilmiyordum.
Sure enough the work gets going again and at considerable speed... since you will remember when architects did not finish the job on time... they were thrown to the crocodiles, a good old custom sadly neglected today.
"İş tekrar hatırı sayılır şekilde hızlandı..." "ve hatırladığınız gibi mimarların işi zamanında bitirememesi sonucunda..." "timsahlara atılması gibi iyi bir eski gelenek üzülerek, bugünlük ihmal edildi."
Now these two, they were runners up last year... so they must stand a very good chance this time. And that magnificent dress that Barbara's wearing
Ve Barbara'nın giydiği, o muhteşem elbise
The pictures they took of me were good.
Fotoğraflarım güzel çıkmış.
But they're good people and they're kind people and together, we were beginning to get over this dark patch.
Ama onlar iyi insanlar ve nazik insanlar ve birlikte bu kara lekenin üstesinden geliyorduk.
Your new northern neighbours Remember they were awful good to you
Yeni kuzeyli komşularına Unutma onlar sana çok iyi davrandı
But they're good people, and they're fine people... and together we were beginning to get over this bad patch.
Ama onlar iyi insanlar, hoş insanlar ve beraberce bu kötü durumu telafi edeceğiz.
If they were any good, they could do it the hard way.
İyilerse, zor yoldan açabilirler.
They were free and it was good.
Özgürlerdi ve böylesi daha iyiydi.
They were always good to him.
Ona her zaman iyi davrandılar.
- They were such good guys.
- Ne iyi çocuklardı.
- I thought they were a good thing!
Ben onun iyi bir şey olduğunu düşünmüştüm ama!
I knew they were up to no good
Onların sizi öldürmeye çalışacaklarını biliyordum.
They were never as good, certainly in my lifetime before it.
Hiç bu kadar iyi olmamışlardı, ben hiç görmedim.
They found at first, yes, the bombers could cope pretty well with the fighters and take acceptable losses, if penetrations were not too deep, if they kept good formation and they had supporting fire, one from the other.
İlk başta bombardıman uçaklarının... ( General Leon Johnson, Grup Komutanı )... avcı uçaklarıyla, makul kayıplar vererek başa çıkabileceğini düşündüler. Eğer sızma hareketleri derin değilse ve uçuş düzeni korunarak destek ateşi sağlanabilirse, bu mümkündü.
He said that you were being tough on the negotiations, but if they could get a little help and close the deal fast it would be good for the family.
Senin görüşmelerde zorluk çıkarttığını, ama biri yardımcı olursa, kolay anlaşmaya varılırsa, ailenin yararına olacağını söyledi.
'Cause they were diggin in our behind real good.
Çünkü arkamızdan kuyu kazmakta üstlerine yok.
If they were at least good-Iooking.
Bari, bir şeye benzeselerdi!
If my gods were good, they would not have given up me.
Tanrılarım iyi olsalardı,... benden vazgeçmezlerdi.
My friends all told me that my wife was too good for me... and after a couple of years I decided they were right.
Bütün arkadaşlarım karımın benim için çok iyi olduğunu söylerdi... ve birkaç yıldan sonra onların haklı olduğuna karar verdim.
- Oh, they were a good group.
İyi gruplardı.
They became normal people, and very good in fact, considering what kind of bums they were.
Tamamı normal insanlar oldu... ve daha da iyisi, bir zamanlar ne menem serseriler olduklarının farkına vardılar.
They were too tempting to resist. They ought to be good they're fresh
Çok cezbedici ve taze görünüyorlardı.
They were too tempting to resist, ought to be good, made fresh today
Çok taze ve cazibeli görünüyordu.
They were the good men.
İyi adamlardı onlar.
I had a good look. They were dressed like that.
İyice gördüm onları.
They were all good men.
Hepsi iyi adamlardı.
The quality isn't the best, but its pretty good considering the lousy conditions they were shooting in.
En iyi kalite değil fakat iyi bir düşünce yaptıkları işe yaramaz şeyler.
They were just having a good time.
Onlar sadece eğleniyorlardı.
They were a good looking family.
Ne kadar mutlu gözüküyorlar.
And everyone said - very nice I thought - how important for morale to feel that they were arriving on another planet where you could get a good haircut and where the phones were clean.
bence çok güzel bir düşünceydi... başka bir gezegene inip iyi bir saç traşı yaptırmanın ya da temiz telefonlar bulmanın ne kadar moral verici olduğundan bahsetti.
they weren't there 24
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were lovers 19
they were gone 49
they weren't 91
they were 560
they were together 21
they were best friends 18
they were right 58
they were beautiful 18
they were not 22
they were lovers 19
they were gone 49