English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ T ] / Throw it down

Throw it down Çeviri Türkçe

246 parallel translation
Throw it down to me, Cheetah.
Onu bana at Çita.
But before I could really grab it and throw it down on paper... the drinks would wear off and everything would be gone... like a mirage.
Ama onu tam anlamıyla kavrayana ve kağıda dökene kadar içkilerin etkisi geçer ve her şey bir serapmış gibi ortadan kayboluverirdi.
Throw it down.
Yavaşça.
- Throw it down, Mr Greer. - And I can't take Stride's horse in. - Throw it down, Mr Greer.
- Onu yere atın Bay Greer.
Throw it down.
Yere atın.
Throw it down.
Bunu yere at.
Taste here, throw it down.
Tabağa koysana biraz.
Come on, throw it down!
Haydi, aşağı atın!
Throw it down!
Aşağı atın!
Yeah, and take me future, me career and me pension and throw it down the drain.
Evet, oraya gitmemi, geleceğimi, kariyerimi ve maaşımı çöpe atmamı istiyorsunuz.
Eject that cartridge belt, and throw it down on the ground.
Mermi haznesini çıkar ve yere at!
Let's throw it down and jump, okay?
Üstüne atalım, tamam mı?
Throw it down.
Jean dikkat et.
I'd throw it down the incinerator, but it won't burn twice.
Fırına verip tekrar yakmaktansa, öğütücüye atacağım.
Now, you may kill me, but if you don't come to your senses and throw it down, they're gonna kill you.
Beni öldürebilirsin, ama aklını başına toplayıp, teslim olmazsan, seni öldürecekler.
Throw it down, darling.
Sen de indir, tatlım.
I said put it down, not throw it down!
Sana koy dedim, at demedim.
Throw it down to me.
Aşağı gönder.
Throw it down.
Aşağı at onu!
I'm gonna throw it down and, one at a time, I'll pull you up, OK?
Aşağı sallandıracağım. Ve sizi hemencecik yukarı çekeceğim.
Throw it down.
Onu yere at.
- I can throw it down.
- Ben aşağıya atarım.
Come on, throw it down.
Hadi, fırlat onu aşağıya.
- Ted, good answer. - Throw it down.
Ted, güzel bir cevap.
Take a ball out of your pocket. Throw it down.
Cebinden bir top çıkar ve at.
Throw it down here.
Aşağı sarkıt.
- Throw it down here.
- Şuraya at.
We'll throw a few rounds down the street for the fun of it.
Caddede turlayacağız.
The way they don't do things! The way they'll write anything just to get it down on the sales sheet. And I'm the guy that has to sit here up to my neck in phony claims... so they won't throw more money out the window than they take in at the door.
Satış sayfasına geçirmek için herşeyi yazmaları ben de burada boğazıma kadar taleplerle kapıdan giren parayı pencereden kaybetmesinler diye yırtınayım.
Just say the word, and I'll throw a lasso around it and pull it down.
Söyle, kement atıp onu sana getireyim.
If this were peacetime we'd throw you in jail, but Shibata's army burned it down.
Barış zamanında olsaydık bunun için seni hapse atardık ama Shibata'nın ordusu hapishaneyi yaktı.
Maxie, tie the rope on the hook, drop it down and throw the shovel down.
Maxie, ipi kancaya bağla, aşağıya bırak ve küreği aşağı at.
I throw a stone up in the air and it comes back down.
Havaya bir taş atıyorum ve aşağıya geri geliyor.
Throw it down.
- Yere at.
Throw it up and then down. - A quick take on...
Onu kilitleyip, sektirip, böyle indirirsin.
- Have that picture taken down throw it away, I never want it in my sight again...
- Bu resmi indir. At gitsin, bir daha görmek istemiyorum.
And I was wondering, you know, if you could throw down a blessing, so that if I get beat up tonight, you know, it won't be too bad, you know?
Bu yüzden beni kutsamanızı istedim, böylece, bu gece dayak yesem bile sonuç çok kötü olmaz.
If I throw a stick up in the air it always falls down.
Eğer bir sopayı yukarı fırlatırsam, herzaman yere düşecektir.
if the Russians throw the bomb, you intercept it and ram it down their end zone.
Ruslar bomba atarsa, bombayı yakalar ve onların bölgelerine atarsın.
I was gonna throw them out, thought I'd make a few bob with it down the line.
Kuş avında biraz para kazanırım diye düşünmüştüm.
And it behaved in a realistic way : you could pick things up, throw them around, you could go through doors, you could move around that world, and if you threw chess men down to the lower board, then they would stay there until you went down and picked them up again.
Ve her şey gerçekçi bir şekilde oluyordu etraftaki nesneleri alabilir etrafa saçabilir kapılardan geçebilir, bu dünyada hareket edebilirsiniz ve satranç taşlarını alttaki tahtaya atarsanız siz aşağı inip onları tekrar alana dek orada kalırlar.
Try it and I'll throw you down there.
Bir dene de... seni oraya atayım.
So you're saying that if I should go down to the store, buy Dad a new chair and throw this one away, I'd be doing it for him?
Elbette. Yani şimdi bunu atıp yerine yeni bir koltuk alırsam bu onun iyiliği için olacak öyle mi?
Don't look down. It will throw you off balance... and you'll lose your footing.
Yere bakma, dengeni bozar ve adımlarını şaşırısın.
I can't stand those johns who come here and throw down a couple of hundred... and whip out a big dick and wave it all over the joint.
İçeri girip birkaç yüzlüğü suratıma fırlatan ve aletlerini çıkartıp yüzüme doğru sallayan hıyarlardan nefret ediyorum.
Is it not true you ordered two guards to throw Henri down a steel flight of stairs?
Henri'yi merdivenlerden atmak için iki gardiyana emir verdiğiniz doğru değil mi?
The time's gonna come when I throw down the gauntlet and say, "It's me or her."
Zamanı geldiğinde "Ya ben ya o diyeceğim".
How does it feel, Gordon? To throw your life down the toilet.
Hayatının içine sıçmak nasıI bir şey Gordon?
There's something down there and he's gonna throw us down there with it!
Aşağıda bir şey var. Bizi aşağıya onun yanına atacak!
Throw it down, Clyde.
Yere at, Clyde?
Sometimes I wanna throw it all down and get lifted
Bazen tüm yüklerimi atıp uçmak istiyorum...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]