To begin Çeviri Türkçe
8,220 parallel translation
The truth is he was never yours to begin with.
- Gerçek şu ki başından beri asla sana ait olmadı.
Gentlemen, the show is about to begin.
Beyler, şovumuz başlamak üzere.
Before the men are massing themselves on the beach to begin their assault?
Adamların kıyıya çıkıp saldırıya geçmesi ne kadar sürer dersin?
Today, we are introducing to you and to the world these seven men, who have been selected to begin training for orbital space flight.
Bugün, sizlere ve tüm dünyaya, yörüngesel uzay uçuşunda yer almaları için eğitilmek üzere seçilmiş bu yedi beyi tanıtmaktan gurur duyuyoruz.
The hairy chest competition is about to begin. I can hear the cougars clapping.
Kıllı göğüs yarışması başlamak üzere bizim pumaların alkışlarının sesi gelmeye başladı.
'My real life was about to begin.
Gerçek hayatım başlamak üzereydi.
'Ladies and gentlemen, please take your seats, the performance is about to begin.'
'Bayanlar ve baylar, lütfen yerlerinize oturun. Oyun başlamak üzere.'
Excavation's scheduled to begin in two weeks'time, and in six months, we would be ready for our very first guests.
Kazının iki hafta içinde başlaması planlanıyor ve altı hafta içinde de ilk konuklarımız için hazır oluruz.
To begin, we are doing a teaser campaign, and we're thinking about sending Swedish Fish to bookstores around the country maybe six weeks before the publication date.
Başlangıç için, tanıtım kampanyası yapıyoruz. Yayınlanma tarihinden 6 hafta önce ülkedeki kitapçılara İsveç Balığını göndermeyi de düşünüyoruz.
I'd like to begin today... By saying a few words.
Bugün birkaç... sözcükle başlamak istiyorum.
And a commander just waiting for the order to begin his assault against us and exterminate every last one us.
Ve komutan bize karşı harekât başlatmak için emirleri bekliyor. Her birimizin kökünü kazıyacak.
Where to begin?
Nereden başlasak?
[Feedback] Okay, gang, it's time to begin the open-mike portion of our evening.
Pekala, millet şimdi... bu akşamı amatör şarkı * için ayırıyoruz.
So where to begin?
Nereden başlayalım o zaman?
- For class to begin?
- Ders başlama zili mi?
To begin with, you...
Şimdi senden başlayalım...
A day that I pride myself on, a day that I've never failed on and I don't plan to begin failing now, so listen to me and listen close, like you've never done before.
Kendimle gurur duyduğum, hiç başarısız olmadığım gün. Başarısız olmasına izin vermeyeceğim. Şimdi beni daha önce dinlediklerinizden daha iyi dinleyin.
- Where would you like to begin?
Nereden başlamak istersiniz?
I don't even know why you let me bring us to this fucking Place to begin with.
Burası başlayacağımız... beraber başlayacağımız yerdi.
Uhh... J... Just about to begin working.
Çalışmaya başlamak üzereyim.
Excavation scheduled to begin in two weeks'time, And in six months, We'll be ready for our very first guests.
Kazının iki hafta içinde başlaması planlanıyor ve altı hafta içinde de ilk konuklarımız için hazır oluruz.
We need something to begin, and I have just the thing- - an underground dance competition.
Aradığımız şey bende saklı. Sokak dansı yarışması.
But we are about to begin a new chapter in Pawnee's history.
Lakin Pawnee'nin tarihinde yeni bir sayfa açılıyor.
I'll tell them that for the past three years, you've been a perfect gentleman and scholar, and I am an insane weirdo who, despite being the only reason we even had a friendship to begin with,
3 senedir beyefendiliğin kitabını yazdığını anlatırım. Öte yandan ben de deliliğin kitabını yazmışımdır. Ki bu deli olmasa bir kere bir tanecik bile arkadaşın olmazdı.
I'd like to begin by saying thank you to anyone who has ever worked on the Johnny Karate Musical Explosion Show.
Öncelikle Johnny Karate'nin On Numara 5 Yıldız Müzikal Patlama Saati'nde çalışan herkese teşekkür ederek söze başlamak istiyorum.
Also, they called three hours ago, they approved the plan, and asked me to begin drawings for the renovation.
Ayrıca 3 saat önce arayıp tamam dediler. Elden geçirilecek yerleri planlamaya başlamamı söylediler.
I think Ronnie's summer vacation is about to begin.
Ben Ronnie'nin şimdiden yaz tatiline çıkacağına düşünüyorum.
Round 3 is about to begin and Tenzin is already drained, Baaz.
Üçüncü raund başlamak üzere tenzin yorulmuş durumda.
So, it's like, if it does happen, then it'll be a nice surprise. But then, if it doesn't, then it's like I didn't care to begin with.
Çıkarsam güzel bir sürpriz olur ama çıkmazsam başlamaya yeltenmemiş olurum.
There were eight to begin with and I am capable of math.
Başlarken sekiz tane vardı, ve ben matematik yapabiliyorum.
But you know, I really don't think I talk all that much to begin with, and when I do, it's because I got something to say or to state my opinion.
Ama bilirsin, ben gerçekten o kadar çok konuştuğumu sanmıyorum başlangıç ve ne zaman yaptığım, Çünkü bir şey söyleyebilir ya da görüş ifade edebilirim.
I'm just trying to figure out where to begin.
Nereden başlayacağımı çözmeye çalışıyorum.
Um, I'd like to begin with a quote.
Um, Bir alıntı söz ile başlamak istiyorum.
Listen, stubborn doesn't even begin to cover it.
Dinle, inaçılık yanında az bile kalır.
And when the first tourists start to arrive in the morning, I begin.
İlk turistler sabahleyin gelmeye başlayınca da işe giriştim.
So close to his face, they either begin to flight or begin to kiss.
Yüzüne çok yakın duruyor, ya dalacaklar ya da öpüşecekler.
Something the likes of which you cannot even begin to understand.
Hiç anlamak bile istemeyeceğiniz bir şey.
The New World is a gift, Lieutenant, a sacred opportunity to right our wrongs and begin anew.
Yeni Dünya Tanrı vergisi bir yer teğmen. Temiz bir sayfa açmak için kutsal bir fırsat.
We have shared things you couldn't begin to imagine.
Aklının almayacağı şeyleri paylaştık.
It's like you almost begin to believe it.
Sen de neredeyse inanmaya başIıyorsun.
Only, don't begin to think he sees you any differently than I do.
Ama onun seni benden farklı gördüğünü düşünme sakın.
This is to inform you that we have a quorum and may now begin our session.
Yeterli çoğunluk bulunmakta toplantıya başlayabiliriz.
Then should we not begin by finding a way to understand the language?
O hâlde bu dili anlamaya çalışmakla mı başlasak?
Should we not begin by finding a way to understand the language?
O hâlde bu dili anlamaya çalışmakla mı başlasak?
We begin with Mr. Keating here, in New Haven, at 7 : 02 P.M., then, if you follow the red line, you can see how he traveled along I-95 south and continuing all the way down to Philadelphia.
Bay Keating, 19 : 02'de New Haven'dayken başlıyor. Kırmızı çizgiyi izleyecek olursanız I-95 güney otobanında seyahat ettiğini görebilirsiniz ve yol Philadelphia'ya kadar devam ediyor.
It's all about to begin...
Hepsi başlamak ile alakalı... geri besleme döngüsü, tüm bu etrafta uçuşan sihir,
Eight a.m. to 11 a.m., then we begin sewing lunch at midday.
Saat 8'den 11'e kadar, sonra öğlen yemeği servisi var.
Ask how aspen trees feel trauma hundreds of miles apart, or how a mushroom can understand the needs of a forest... you'd begin to grasp what we are.
Titrek kavakların binlerce kilometre uzaktaki sarsıntıyı nasıl hissettiğini sor. Ya da bir mantarın nasıl ormanın ihtiyaçlarını anlayabildiğini. Böylece ne olduğumuzu anlamaya başlayacaksın.
Patients will begin to experience a deterioration of mental faculties.
Hastaların zihni bozulmaya başlayacak.
Now I think we all need to get in that pool and let the fucking healing begin.
Haydi, havuza girelim ve iyileştirme sürecini izleyelim.
Would you like to take a bathroom break before we begin?
Başlamadan önce ihtiyaç molası almak ister misiniz? - Sağ olun.
to begin with 126
begin 288
beginning 25
begins 36
beginner's luck 50
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
begin 288
beginning 25
begins 36
beginner's luck 50
to be continued 170
to be on the safe side 18
to be honest 1950
to better days 18
to be loved 19
to bed 99
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be happy 39
to be or not to be 51
to be with you 30
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be blunt 18
to be more precise 22
to be quite honest 33
to be happy 39
to be or not to be 51
to be with you 30
to be fair 354
to be honest with you 224
to be free 36
to be completely honest 27
to be clear 133
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to be precise 156
to be specific 31
to be 126
to be alone 26
to be sure 151
to be safe 60
to be clear 133
to be frank 90
to be perfectly honest 76
to be precise 156
to be specific 31
to be 126
to be alone 26
to be sure 151
to be safe 60