You had it Çeviri Türkçe
16,791 parallel translation
Yeah, but I had back-to-back sessions all day, and I figured you had it under control.
Evet, ama bütün gün arka arkaya seanslarım vardı ve senin hallettiğini düşündüm.
If I had the money, I'd give it to you. But I don't.
Param olsaydı verirdim ama yok.
Well, I had someone make it for you.
Şey, senin için birini yaptım.
Cesar put food on that table and you had no problem eating it.
Cesar o eve yemek getiriyordu ve yerken sesini çıkarmıyordun.
I said I would make you coffee, you just had to wait for it.
Sana kahve yapacağımı söylemiştim, sadece beklemen gerekiyordu.
It kind of is a big deal as we've never had this conversation before, and now you're just kind of bringing it up.
Bence büyük bir sorun. Çünkü daha önce bu konuyu hiç konuşmadık ve şimdi birden bire konuyu açıverdin.
You know I had to do it, right?
Bunu yapmak zorunda olduğumu biliyorsun, değil mi?
Not that it makes a damn difference, but, um, if you had to guess... how much money would you say your pops is worth?
Pek bir şey fark etmez ama, eğer bir fikir yürütmem gerekirse babanın ne kadar parası vardır dersin?
Now, if we'd had that before I went and told you to let it go... you were right.
Şimdi, sana bunu bırakmanı söylediğim zaman geri dönersek haklıymışsın.
You had our child, and you kept it a secret from me.
Çocuğumu benden uzaklaştırdın ve sakladın.
And you had to move back home because it took a toll on your mommy.
Annenin durumu kötüleştiği için evine geri dönmek zorunda kalmıştın.
Once you've had your way with me that's it, I can tell.
Bir kere benimle birlikte oldun, hepsi bu, tamam mı?
If you testify that Catherine put a hostile note and a dead rat in your bath while she was locked in the dungeon, it will prove she had the ability to poison her son.
Eğer Catherine zindandayken o düşmanca notu bıraktığına ve banyondaki fareden sorumlu olduğuna dair ifade verirsen bu onun oğlunu zehirleyebileceğini kanıtlar.
And you had a strong reaction towards it.
Bunlara karşı güçlü bir tepki verdin.
You had a whole story about it!
Bütün hikayen bunun hakkındaydı.
You sure it wasn't you who had other things on his mind?
Aklında başka şeyler olan sen olmayasın?
Ned, I'm aware you haven't had it easy in this school.
Ned, okulda zorluklar yaşadığının farkındayım.
Cyrus said you had a rough go. It's time to come home now.
Cyrus zor zamanlar geçirdiğini söyledi.
And it's paid for every privilege you've ever had.
Şuana kadar sahip olduğun her şey bu dükkan sayesindeydi.
What if it had another surgery? On the head. Do you have the right doctors?
Eğer yeniden ameliyat ederseniz, kafasından.. uzmanlarınız var mı orada?
The proof that you did it... was lost. Such that, to anyone who wasn't there in person, They wouldn't know you had did it.
Öyle ki orada bulunmayan kimse senin yaptığını bilemez.
It turned out that you had set up an illegal off-the-books surgical clinic where you performed- - illegal, off-the-books operations on those unfortunates who wanted and needed medical help but couldn't afford the outrageous costs.
Yasadışı bir kurduğunuz ortaya çıktı. Yaptığınız kitap dışı cerrahi kliniği... Yasadışı, kitap dışı işlemler
I- - I doubt you've had access to it.
Ben... ona erişebildiğinden şüpheliyim.
It is believed that Sebastian Jane was murdered by certain mob interests to whom he owed money, a lot of money, and then, according to the police, there were several rumors in the criminal world that you had hired local racketeers
Sebastian Jane'in öldürüldüğü düşünülüyor Kendisine borçlu olduğu belli çıkar çatışmalarıyla, çok para, Ve sonra, polise göre,
But to tell you the truth, i had it in for you, too.
Ama gerçeği söylemek gerekirse, sana da sahip oldum.
You've always had it.
Her zaman güveniyordum ki.
Well, Tess, if you'd had a baby, your cervix would show it.
Tess, eğer çocuk doğursaydın rahim boynunda bunun belirtisi olurdu.
Tess, there's no way you could've had a baby and not know it.
Tess, farkında olmadan bebek sahibi olmanın imkanı yok.
The guys had an over / under on how long it would take before you freaked and pulled the plug.
Çocuklar, ne zaman çıldırıp pes edeceğin üzerine bahse girdiler.
Actually, I think it would be wise, considering the contact you had, if you stayed here a while.
Aslında senin de temasa geçtiğini düşünürsek biraz burada kalman akıllıca olur.
I wasn't having a great day, I had this guy rushing me, and I put it on you.
Benim de günüm iyi geçmiyor, bu adam beni aceleye getiriyordu, ve ben de sana patladım.
But I bet it would have been a lot easier if you had been there.
Ama sen de orada olsaydın eminim daha kolay olurdu.
Now had it remained the same, then Damien Darhk would have... He would have killed not only you and... and your sister, but your father as well.
Eğer aynı kalsaydı Damien Darhk sadece seni ve kız kardeşini öldürmekle kalmaz babanı da öldürürdü arada.
Look, I know you had to say that stuff in there to cover your own ass, but it's not an ordeal, okay?
Bak, kendini konuşmak için içeride öyle konuştuğunu biliyorum ama ortada sıkıntılı bir durum falan yok.
You had to throw it out, didn't you?
Onu atmak zorundaydın, değil mi?
- And I know that we had a really messy, confusing, you know, complicated start, but it brought us... it brought us here to this moment, and I...
- Ve darmadağınık, kafa karıştırıcı, karmaşık bir başlangıç yaptığımızı biliyorum ama bizi buraya getirdi.
Yeah, it's weird, you know,'cause it didn't really hurt when it happened, but then the next day, I had this... this gnarly bruise.
Yeah, it's weird, you know,'cause it didn't really hurtBiliyor musun çok garip çünkü başta... hiç acıtmadı ama sonraki gün kocaman bir morluğum vardı.
I had a feeling you'd be calling, and I assume it's to say no to the hotel-restaurant?
Arayacağını hissetmiştim. Ve otel işine hayır demek için olduğunu varsayıyorum.
It's well-known you had a domestic arrangement with a pitman.
Madenciyle evcilik oynadığın iyi bilinen bir şey.
If it was all because you'd never had a dad...
Bütün bunlar bir baban olmadığı için yaşandı.
You asked what I had to give, that's it.
Verebileceğim ne varsa istemiştin ; bu işte.
Is it because you had something to do with his mother being killed?
- Annesinin öldürülmesiyle bir ilgin olduğu için mi?
You know, it's at times like these I wish I was Nixon, had every nook and cranny bugged.
Böyle zamanlarda keşke Nixon olsaydım diyorum. Her köşeye dinleme cihazı yerleştirirdim.
You had something to do with it.
Ölümüyle ilgin var ama.
Maybe there is no albeit. Maybe saving our lives had nothing to do with it, you know?
Belki bizi kurtarmakla ilgisi yoktu.
I wouldn't let them move the body until you guys had a chance to see it.
Siz çocuklar cesedi görmeden evvel hareket ettirmek istemedim.
I had one of you, or at least I thought it was you, until your "World of Warcraft" doppelganger showed up.
- Evet. Seni görmüştüm. Gördüğümü sandım yani.
You think it's possible that... he had accounts that you weren't aware of?
Sence senin bilmediğin hesaplarının olması mümkün mü?
None of you could do it, so I had to do it for you.
Bunu kimse yapamazdı. Ben senin adına yaptım.
But between you and me it might have been easier my brother if you had died.
Ama ölmüş olsaydın ikimiz için ağabeyim çok daha kolay olurdu.
I'm sure it's been quite a while since you've had a hot meal.
Eminim sıcak yemek yemeli uzun bir süre olmuştur.
you had it coming 17
you had me at 66
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had fun 22
you had your chance 121
you had 116
you had me worried 35
you had sex with her 19
you had me at 66
you had me 26
you had a bad day 18
you had sex 37
you had fun 22
you had your chance 121
you had 116
you had me worried 35
you had sex with her 19