You tell her Çeviri Türkçe
20,630 parallel translation
Just about to tell you about her.
Sana söylemek üzereydim.
- Why didn't you tell us about her?
- Şundan biraz bahsetsene?
When you get a minute someday, you're gonna have to tell me about it.
Bir gün vaktin olursa bana her şeyi anlatmanı istiyorum.
What I can tell you is, it's a place that makes everything better, a place that changes you.
Ama şunu söyleyebilirim her şeyi daha iyi yapacak bir yer. Seni değiştirebilecek bir yer.
Tell us everything or I'm going to feed you to him.
Bize her şeyi anlat yoksa seni ona yem ederim.
Tell me something, how is it that you manage to always get right in the middle of every fucking thing, huh?
Söylesene, nasıl her işin altından çıkmayı beceriyorsun?
I want you to call Margaret and tell her you're leaving for Boston in the morning.
Margaret'ı arayıp sabaha Boston'a yola çıkacağını söyle.
Listen, I-I just wanted to say that you know, whatever you're going through, I hope you know that you can tell me.
Dinle, her ne yaşıyorsan umarım bana anlatabilirsin demek için aradım.
Look, if you tell the truth, you can have anything you want.
Bak, doğruyu söylersen istediğin her şeyi alabilirsin.
He might tell you it's a good thing, but it ain't always.
Bunun iyi bir şey olduğunu söyleyebilir ama her zaman değil.
You can tell her.
Ona söyleyebilirsin.
Why don't you make this easy and tell us where to find her?
Neden işlerimizi kolaylaştırıp onun nerede olduğunu söylemiyorsun?
You wanna know why I didn't tell you everything about Danny?
Sana neden Danny ile ilgili her şeyi anlatmadığımı bilmek ister misin?
I want you to contact the account's R.P... and find Bess and tell her to get the responding officers on the line.
Arayanın yakınlarıyla irtibata geçmeni istiyorum ve Bess'i bulup hemen müdahale ekibini göreve çağırmasını söyle.
Charlie, I got to tell you, this entire generation- - the phone is everything.
Charlie, söylemek zorundayım. Bu neslin tamamı için telefon her şey demek.
I'll tell you what you want to know.
Bilmek istediğiniz her şeyi anlatacağım.
If her new husband is an arsonist, you guys have to tell her.
Yeni kocası bir kundakçıysa ona söylemeniz gerek. - Herkes sakin olsun.
I want to tell you everything is okay so you won't worry, - but things have been real bad.
Üzülmemen için her şeyin yolunda olduğunu söylemek isterdim ama her şey çok kötü.
Hey, you can tell us anything.
- Bize her şeyi söyleyebilirsin.
Well, you can tell her in the morning, okay?
Sabah söylersin.
Look, Elliot, you tell Randy to be a grown-up and break up with her over text.
Bak Elliot, Randy'e bir yetişkin olup mesajla ondan ayrılmasını söyle.
We'll let her tell you.
O söylesin.
When she comes to collect me, can you just tell her that I love her?
Beni toplamaya geldiğinde onu sevdiğimi söyleyebilir misin?
I need you to tell me everything you know about Bobo Del Rey.
Bana Bobo Del Rey ile ilgili bildiğin her şeyi anlatmanı istiyorum.
Your dad is right... you need to be up front with Lexie and tell her you're on a budget.
Baban haklı, Lexie'yi karşına alıp ona bütçeni söylemen lazım.
Yeah, you're right. I'll tell her.
Ona söyleyeceğim.
I'll tell her to join you with the Connollys, that's the shoe guy, as soon as she's done.
Ona Connollyler'le görüştüğünüzü söylerim hani şu ayakkabıcılar var ya. Bir an önce bitirir.
- Did you also tell her about how you created the code for Chumhum after our visit to the Freemont Research Labs?
Freemont Lab ziyaretimiz sonrası Chumhum kodlarını nasıl oluşturduğundan da bahsettin mi avukatına?
You're gonna get Rebecca, bring her here, and tell me everything that's going on.
Rebecca'yı alıp buraya getireceksin ve bana her şeyi anlatacaksın.
I'll get an address and tell her you're on your way.
- Adresi alıp geleceğini söylerim. - Ben Hans'ı çağırayım.
I-I'll tell you everything, I promise, but I need to know where you are.
Her şeyi anlatacağım, söz veriyorum ama nerede olduğunu söylemen gerek.
You should tell her that you'll join her, that you'll have a life together.
Onunla gideceğini, birlikte bir hayat süreceğinizi söylemelisin.
Are you ready to tell me all you know of Mary, Queen of Scots?
İskoçya Kraliçesi Mary hakkın bildiğin her şeyi anlatmaya hazır mısın?
So why not tell your Fed pals like you have been doing?
Neden her zaman yaptığın gibi Federal kankalarına söylemiyorsun?
I need you to tell me everything you can about this study.
Bana bu çalışma hakkındaki her şeyi anlat.
Whatever it is, you should tell him the truth.
Konu her neyse, ona gerçeği söylesen iyi edersin.
You need to contact your NSA liaison right now and tell them exactly what happened.
Ulusal Güvenlik'teki bağlantını ara ve her şeyi kelimesi kelimesine anlat.
That's why it's important that you tell us everything you can about what happened.
O yüzden mümkün olan her şeyi anlatmanız önemli.
Just tell me that part of you won't always be in love with Jesse.
Tek bir şey söyle bir parçan her zaman Jesse'e aşık olmayacak değil mi?
Then I'll tell you everything.
Sonra her şeyi anlatacağım.
You need to tell her everything.
- Ona her şeyi anlatmalısın.
I'll tell her you want to talk.
Ona konuşmak istediğini söylerim.
Did you tell you used to have a poster of her over your bed when you were a kid?
Ona çocukken duvarına posterini astığını söyledin mi?
The hardest part about living in the past is that everything you tell everybody will be a lie.
Geçmişte yaşamanın en zor kısmı söylediğin her şeyin yalan olmasıdır.
Sadie, I want to tell you everything.
Sadie, sana her şeyi anlatmak isterim.
Yeah, I'll tell you how she did it, she hired an amazing assistant... who pumped her full of coffee, so she could sell, sell, sell.
Ona bütün gün kahve getirdim böylece bütün gün satış yaptı.
You can tell us everything about Mark.
Bize Mark hakkındaki her şeyi anlatabilirsin.
You want me to go in there and tell them everything I know?
Ne yani, içeri gidip her şeyi anlatmamı mı tercih edersin?
If you don't tell me everything, I'm going to throw this out.
- Her şeyi söylemezsen atarım bunları.
You'll do whatever it is and tell us after.
Yapacağın her neyse, bize sonra söylersin.
And I guess this is a good time to tell you that it really means a lot to me that you have always been there and you've been an ear for me.
Her zaman yanımda olduğunu, bana bir kulak olduğunu söylemek için bunun iyi bir vakit olduğunu düşünüyorum.
you tell her that 18
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell him 247
you tell 24
you tell me 1648
you tell me the truth 27
you tell me everything 17
you tell the truth 18
you tell me now 18
you tell me that 18
you tell me where she is 17
you tell him 247
you tell us 95
you tell him that 29
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell her 685
tell her you love her 17
tell her i said hi 28
tell her i love her 31
tell her i'm sorry 31
you tell him that 29
you tell it 16
you tell' em 46
you tell them 83
tell her 685
tell her you love her 17
tell her i said hi 28
tell her i love her 31
tell her i'm sorry 31
tell her the truth 75
tell her what 68
tell her how you feel 16
tell her yourself 20
tell her that 38
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
tell her what 68
tell her how you feel 16
tell her yourself 20
tell her that 38
here 35434
hermes 98
here we go 9033
hermano 85
hernandez 57
herbert 132
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21
hercules 220
herself 49
hershey 18
hertz 45
here we go again 374
herring 17
heroic 33
here goes nothing 99
here comes the sun 21