За стол Çeviri Türkçe

Проходите, друзья, за стол.

Gelin dostlar ve yiyin...

Идите мыть руки. Марш! Иначе, не сядете за стол.

Dışarı marş marş, temizlenin, veya bir lokma bile yiyemezsiniz.

- Давайте, ребят, за стол.

- Haydi, herkes otursun.

- Лучше вернуться за стол.

- En iyisi masaya dön.

- Идем за стол.

- Yemek hazır, haydi.

Пойдёмте все за стол.

Yemek yiyelim.

За стол!

Sofraya!

- За стол!

- Sofraya!

Человек не должен радоваться в одиночку, не должен садиться один за стол, не должен отправляться в дальний путь один, и не должен давать самому себе советы.

Birisi güzel bir sofraya yalnız oturmamalı yanında yol arkadaşı olmadan uykusuz bir gece geçirmemelidir. Ya da kimse kendi başına kalmamalıdır.

Они только что за стол сели.

Öğle yemeğine oturdular.

Не садитесь за стол вовремя.

Yemeğe asla vaktinde gelme.

Все в дом и за стол.

Herkes içeri. Yemeğinizi yiyin.

За стол.

Yemek!

Я сейчас сяду за стол, а потом щелк-щелк, и моя фотография на первой полосе вашей газетенки под оригинальным заголовком :

Önce masanın etrafına yerleşeceğiz sonra küçük bir flaş patlayacak ve resimlerim gazetenizin birinci sayfasında şu başlıkla yayınlanacak : "Suçlu bulunamadığı zaman, Komiser Juve, ruhlarla konuşuyor."

- Мисс Харпер делает что-то особенное для тебя, сынок, садись за стол.

Bayan Harper senin için özel bir şey yapıyor.. Otur Oğlum.

Все за стол. Садитесь.

Denizde yüzmek istedi canım, fakat dönerken yol kalabalıktı.

- Марчелло, я получила письмо. - За стол!

Marcello, posta kutusuna baktım.

Лучше не садиться за стол с инструментом насилия.

Tanrı'nın sofrasına şiddetin sembolü oturmamak en güzel şeydir.

Разве ты не знаешь, что брат Тобиас не любит, когда садятся с оружием за стол?

Tobias kardeşin masasında silah görmeyi sevmediğini bilmiyor musun? - Artık biliyorsun.

Мы считаем, что этого недостаточно и собираемся снова сесть за стол переговоров после нашей встречи.

Bu teklif oldukça yetersiz bunu müzakere etmemiz lazım.

Ты садись за стол. Или, если хочешь, можешь уйти.

İstersen gidebilirsin.

За стол садитесь с нами, государь.

Majesteleri aramıza teşrif buyurur mu?

За стол.

Hadi geç masaya otur.

Мы скоро сядем за стол.

Birazdan masaya geçeceğiz.

Прошу вас, мы можем садиться за стол.

- Hep birlikte masaya geçebiliriz.

Мы можем садиться за стол.

- Masaya geçebiliriz sanırım.

Хотите выпить чего-нибудь или сразу сядем за стол?

Bir şey içer misiniz, yoksa hemen masaya mı geçelim? Ne dersiniz?

Я прошу вас сразу сесть за стол. Иначе баранья нога пережарится.

Hemen masaya geçelim diyorum, yoksa etlerim fazla pişmiş olacak.

Вернись за стол, пожалуйста.

Sırana dön lütfen.

В два часа - за стол!

Saat iki ; yemek vakti!

Немедленно вернитесь за стол, иначе, откроете ее завтра!

Masaya hemen dönün, yoksa kutuyu ancak yarın açarız!

Иди за стол, милая!

Yemeğe gel, tatlım!

В поездах я читаю статьи, написанные левой ногой, болтаю с остроумными попутчиками, но очень осмотрительно выбираю мужчин, с которыми сяду за стол.

Trende saçma sapan haberler okuyorum, pek kibar olmayan yabancılarla sohbet ediyorum, Ama iş ciddiye bindiğinde, kiminle masaya oturduğuma çok dikkat ediyorum.

Француз и его жена пересели за другой стол.

Yan masadaki Fransız bayan ve kocası bu masadaydılar.

Сядь за стол.

Öyleyse tavsiyemi dinle ve karşı ifade ver.

Я ни рузу не сел за стол, не помыв руки.

Hiç bir zaman ellerimi yıkamadan masaya oturmam.

Иди садись за мой стол! "Вы слышали о поле Ревиэ?" Техасец ответил :

Yardım istemek için arabaya binen adam değil mi o? "

Теперь он постарел, и все знают его как человека, который садится играть в карты за любой стол в Москве и Петербурге.

Başarısız! Şimdi yaşlanınca,

Стоит ему увидеть женщину, он уже готов перепрыгнуть через стол и через голову обвиняемого, лишь бы ухватить ее за юбку.

Kadın görünce mahkemeyi erteliyor. Mahkemenin bu yönünü bilmiyordunuz değil mi?

Я хотел сесть за один стол с мадмуазель Розой.

Rose'un benim masamda yemek yediği gibi. Onu ne işine girer?

Деньги за квартиру я положила на стол.

Kira parasını masanın üstüne bıraktım.

За главный стол.

- Yeriniz var mı? - Evet, büyük masada.

Возблагодарим Господа за дары,... снизошедшие на сей стол в виде плодов его щедрости.

İhsan ettiği yemişlerle bu masayı kutsadığı için Tanrı'ya şükredelim. Rab İsa Mesih adına, amin.

Выполняем разные работы. Сделайте большой стол, чтобы за ним поместилось большое количество людей.

Çok kişinin oturabileceği birkaç büyük masa yapabilir misiniz?

Я готова уступить вам стол, только стол за сорок пять тысяч.

Bir fedakarlık yapabilirim size. Masayı vereyim size. Sadece masa için 45.000.

- Ричард, он держится за стол?

- Richard'ın eli masanın üzerinde mi?

Ты принял противоядие перед тем, как сесть за мой стол что равносильно обвинению в попытке отравления.

Masama gelmeden önce, panzehir almışsın. Beni seni zehirlemiş gibi göstermek için.

Все за стол!

Özellikle gözleri ve burnu.

Иди за стол!

Yine mi kahvaltıdan önce sigara içiyorsun?

Я соберу круглый стол за которым мы сможем встречаться.

Yuvarlak bir masa yaptıracağım. Bu şövalyeler o masanın etrafında toplanacak.

Вижу письменный стол. За ним какая-то фигура.

Ofisin köşesini görebiliyorum, ve bir gölge var.