Adam Çeviri İngilizce
388,911 parallel translation
Cuma günü saat 4'e kadar mutlu ve evli bir adamım sanıyordum.
I thought I was a happily married man till four o'clock on Friday.
O büyük, şişko, ölü bir adam!
He's a big, fat, dead man!
Adamın, onun inançlarını yeniden değerlendirmesine neden olan bazı cinsel ihtiyaçları olduğu ortaya çıktı.
As it turns out, he has some sexual needs that are causing her to reevaluate some... long-held beliefs.
Benim, favori adamın.
It's me, your favorite person.
Dün gece bu adamı göreniniz oldu mu?
Either of you see this man last night?
Silahı ve rozeti olan sert bir adam.
Tough guy with his gun and his badge.
Şimdi sadece sert bir adamım.
Now I'm just a tough guy.
Bu adamın ölümüyle ilgin var mı?
So... you have anything to do with this man's death?
Bu adam size çatıdan atlayacak gibi görünüyor mu?
Does this guy look like he's about to jump off a roof to you?
Sanırım şu adamı tanıyorum.
Yeah, I think I know that guy.
Kasıtsız adam öldürme.
To involuntary manslaughter.
Adam verdiği zararı görmek için beklememiş.
The unsub didn't stick around to see the damage he'd done.
Kadın ya da zayıf bir adam olabilir.
That could be a woman or a man with a slight build.
Siyah montlu ve şapkalı, anlaşılmaz şeyler söyleyen bir adam.
A man in a dark coat and baseball cap shouting some kind of gibberish.
Tüm saldırıların arkasında aynı adam var gibi.
It looks like the same unsub is responsible for all the attacks.
Yakında köpeğini gezdiren bir kadın saldırı öncesi bir adamın "et disperdam illud" diye bağırdığını duymuş.
A woman walking her dog nearby said she heard a man shout, "et disperdam illud" " seconds before the attack.
Çamaşırhaneye adam aradıklarını duydum.
I heard they're looking for somebody in the laundry.
Ve eğer yaşının adamı olsa, burada düşüp ölmesi gerekirdi.
And if he were to act his age, well, he'd drop dead right here.
Gerçek : hapishanede adamın birini yumrukladım.
Fact : I punched a man in the face in prison.
Gördüğün o adam ne oldu?
What about that guy you're seeing?
Diğer adamı görmeliydin.
You should've seen the other guy.
Bu adam kim?
Who is this guy?
O bizi koymak üzere olan adam Shepherd'dan bir adım önde.
He's the guy who's about to put us a step ahead of Shepherd.
Eğer Nas'ın içerideki adamı herhangi bir ajan işareti görürse, O korkmuş olabilir ve damla iptal.
If Nas's inside man sees any sign of agents, he could get spooked and cancel the drop.
Şimdi, bu adam daha önce para istemedi.
Now, this guy hasn't asked for money before.
Zamanla ilgili endişelendiren bir adam için çok şey var gibi görünüyor.
For a guy who's worried about time, you seem to have a lot of it.
O düşündüğüm adam değil.
He's not the man I thought he was.
Jane'in gördüğü adam Oliver.
That's the guy Jane's been seeing, Oliver.
Adam kaçıranlara para verdi, çocuklar serbest kaldı.
She gives the money to the kidnappers, the kids go free.
Adam kaçıranlar onun öldüğünü bilmiyorlar.
The kidnappers don't know that he's dead.
Oliver 19. katta CFO'nun ofisinde... Üzerinde silahı olan bir adam var.
Oliver is in the CFO's office on the 19th floor... there's a man with a gun on him.
Bu adamın potansiyelinin ne olduğunu tam olarak biliyoruz.
We know exactly what that man has the potential to be.
Ölen kız diğerinin çıktığı adamı beğenmemiş.
Dead girl didn't like whoever the other one was dating.
Adam Jane ve Kathy arasında gerginlik yarattı mı?
Was that a source of tension between Jane and Kathy?
Aranan kişi Han Bo Sheng adında bir adam.
The call went in to a man named Han Bo Sheng.
Amerika'da Kathy'i bu işi zorlayan adamı bulduk.
We found the man in the States who's forcing Kathy to do this.
Gui ile ilgili rivayetler kötülük dolu, başkalarının acılarından zevk alan ruhsuz bir adamı anlatıyor.
The stories of Gui tells of evil, a soulless man who delights in pain and suffering of others.
Singapur polisindeki adamınızı takdir ettim.
I gotta give it to your guy at Singapore PD.
Ben bir iş adamıyım.
I'm a businessman.
Sana iyi bir adam olduğumu söyleyemem Kathy, ama onurlu bir adamımdır.
Look, I'm not gonna tell you that I'm a good man, Kathy, but I am an honorable one.
Üç adam ve bir rehine görüyorum.
I've got visual confirmation of three men and one hostage.
Soruşturmadan sonra adamın şüpheliyle eşleştiği doğrulandı. Buna rağmen bu hiçbir zaman araştırılmadı.
The man in question never became a suspect.
Fakat adam tam önünde durduğu halde hâlâ daha telefonla mı iletişim kuruyorsun?
She only talks over the phone.
Tam bu işlerin adamıdır.
A legend in his field.
Kendisi pekte kolay bir adam sayılmaz.
You must be a powerful...
Hapisten kaçan bir adamın kendi iyiliği için ismini temize çıkarmanın yollarını bulması gerekir.
You escaped to clear your name, shouldn't you be on that?
İşte benim adamım "Küfür deposu".
It's the Foul Mouth.
Tablolardan anlayan bir adam değilim.
I'm not a big chart guy.
Bu adam.
This guy.
Baba Van, Wayne Endüstri'nin yönetim kurulunda önemli bir golfçü sadık bir koca ve birkaç metresi için kendini adamış bir aşık.
Van Senior is on the board of Wayne Industries, a scratch golfer, a devoted husband, and a dedicated lover to several mistresses.
Gökyüzünden geliyor. Altın miğferli bir adam otobüsü güvenli bölgeye kaldırıyor.
Coming out of the sky, a man in a golden helmet is lifting the bus to safety.
adamı 23
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
adamın 29
adamlar 55
adam ol 18
adamım benim 32
adam deli 37
adams 109
adama 80
adamım 2484
adamim 23
adamın 29
adamlar 55
adam ol 18
adamım benim 32
adam deli 37
adamlarım 38
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35
adamın biri 39
adam haklı 53
adamımsın 21
adam kim 19
adam öldü 39
adam nerede 23
adama bak 17
adamımız o 17
adam kaçırma 35