English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ A ] / Açıkça söyle

Açıkça söyle Çeviri İngilizce

163 parallel translation
Açıkça söyle!
Speak up!
Açıkça söyle!
Speak plainly!
Baksana Jekyll, bana açıkça söyle :
Listen, Jekyll, tell me straight out :
Bir şey söyleyeceksen, açıkça söyle.
If you got something to say, just say it right out, plain.
Bir şey bilmek istiyorsan, açıkça söyle!
If you want to know something come out with it!
Duyalım. Açıkça söyle.
Let's have it, with the bark on.
Açıkça söyle!
Say it out loud!
Açıkça söyle!
Come on, say it loud and clear!
Neyin peşindesin, açıkça söyle. 1
And what exactly are you after?
- Açıkça söyle.
- Speak frankly. Come on.
Düşündüklerini açıkça söyle Masters.
Say out in words what you're thinking, Masters.
Eğer bana bir boğa satmak istemiyorsan sadece bunu açıkça söyle.
If you don't want to sell me no seed bull, just say it out in words.
Charles'in tenini nasıl buluyorsun, açıkça söyle?
Really, what do you think about Charles'skin?
Sana ayak bağı oluyorsam, açıkça söyle.
If I'm being a nuisance, just say so and I'll back off.
Açıkça söyle bana.
Tell me frankly.
- Bir kez olsun açıkça söyle.
- Say it straight, just once.
Eğer sen Mesih isen bunu açıkça söyle.
If you are the Messiah, say so plainly.
Açıkça söyle.
What are you saying?
Açıkça söyle.
Speak out.
Ne demek istiyorsan, açıkça söyle!
Just tell me what this is all about?
Kocam sana ne yaptı bana açıkça söyle.
Answer me frankly, my husband has done something to you
Düşündüğün neyse açıkça söyle.
Tell me what you're brooding about.
Ona açıkça söyle.
Tell him clearly.
Eğer bir şey söyleyeceksen, açıkça söyle.
If you have anything to say, say it clearly.
Adamım, ona söylemelisin, açıkça söyle!
Man, you gotta tell him, lay it on the line!
Şunu açıkça söyle bakayım.
Let me hear you say it.
Bu işe girmek istemiyorsan açıkça söyle.
If you want out, just say so.
Açıkça söyle, ben kaldırırım.
You can tell me. I can take it.
Benimle çalışacaksan açıkça söyle.
You want to go on with me, say it.
Ama annene açıkça söyle dedim.
Make one thing perfectly clear to your mom
Gitmemi istiyorsan, bunu açıkça söyle.
If you want me to go, say so clearly.
Açıkça söyle.
Tell me straight.
Açıkça söyle.
Speak up.
- Açıkça söyle.
Tell her clearly.
Açıkça söyle ne diyeceksen.
You'll have to speak up.
Açıkça söyle.
Give it a name.
Evet açıkça söyle.
Yeah, give it a name.
Açıkça söyle Slick.
Give it to us straight, Slick.
Adi demekten vazgeç Russ. İstediğin sıfat neyse açıkça söyle.
Don't say "frigging." If you must use the F-word, go for the gold.
Açıkça söyle.
Speak plainly.
1000 dolar değerinde kesilmemiş bir taş. şöyle bir notla birlikte odama bırakılmıştı : "gerçekleri açıkça görecek" olursanız
One uncut stone worth $ 1000 left in my hotel room with a note saying there'd be a similar diamond every night until Sasha's execution if I would "see things clearly."
O açıkça şöyle derdi :
He expressed it so simply :
Ancak eğer başarısız olursak eğer savaş vakti gelirse bana açıkça söyle, Donanma'nın görüş açısından... Belki.
Perhaps.
Ve bana açıkça ne düşündüğünü söyle.
And tell me frankly what you think.
Pekala Bakanım, madem benden direkt bir cevap bekliyorsunuz o halde şöyle diyebilirim, gördüğümüz kadarıyla geniş perspektiften baktığımızda, birini alıp diğerinin üstüne koyduğumuzda bakanlıkların genel uygulamalarını düşündüğümüzde son bir analiz yaparak şöyle diyebilirim ki genel koşullarda, günün sonunda şuna ulaşmanız kuvvetle muhtemeldir ki o kadar açıkça üstüne gitmeden öyle ya da böyle içine dahil olmamalı.
If you ask me fora straight answer then I shall say that, as faras we can see, looking at it by an large, taking one time with another, in terms of the average of departments, then in the final analysis it is probably true to say that at the end of the day, in general terms, you would probablyfind that not to put too fine a point on it, there probably wasn't very much in it one way orthe other.
Bana bir şey söyle, açıkça.
Tell me one thing, seriously.
Onlara açıkça şöyle yazın dedim : Koltuk, virgül, sonra kemerler.
I clearly told them, "Seat," comma, then "belts."
Açıkça söyle.
OK, give it to me straight.
Romeo, seviyorsan beni, söyle açıkça. Sevgilim, şu meyve ağaçlarını gümüşleyen, Kutsal ay üzerine yemin ederim ki...
pronounce it faithfully. that tips with silver all these fruit tree tops... lest that thy love prove likewise variable.
Açıkca şöyle yazıyor : "yiyebildiğin kadar istiridye ye" "burada yiyebildiğin kadar istiridye ye" değil.
That sign clearly said "all the clams you could eat" not "all the clams you can eat right now."
Ve siz emirlerinizi açıkça belirttiğinizden eminsiniz değil mi şöyle ki ; Kumandan Worf bir savaş çatışma aramaya değil bir insani yardım görevine gönderildiğini biliyordu değil mi?
And you're sure you made your instructions perfectly clear- - that Commander Worf knew he was on a humanitarian relief mission that he was not being sent out to seek combat?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]