Söyleme Çeviri İngilizce
24,522 parallel translation
Adalind'in söylemesini bekledim ama o söylemeyince söyleme ihtiyacı duydum.
I waited for Adalind to tell him, but she didn't, and I felt I had to.
Hatta ismini bile söyleme.
In fact, don't ever mention her name.
Kızın olduğunu bile söyleme.
Don't even say daughter.
Bana ne yapacağımı söyleme!
Don't tell me what to do!
Aman Tanrım lütfen böyle bir şeyin olduğunu söyleme.
Oh, my God, please don't tell me that happened.
Sakın Danny'e bunları söylediğimi söyleme.
Oh, my God, please don't ever tell Danny that I said that.
Tabii canım sen bana sevgilin olduğunu söyleme. Ben de sana hiçbir şey söylemeyim.
Sure, don't tell me about your boyfriend, and I won't tell you anything.
Annene benim söylediğimi söyleme.
Don't tell your mom I said that.
Bana rahatlamamı söyleme Steven.
Don't tell me to relax, Steven.
Ekonomi konferansına gelmeyi eğlenceli bulduğunu söyleme bana.
- Oh. Don't tell me going out to an economic conference is your idea of a good time.
Bu istasyondaki hiyerarşide senin üstün olmamın bir nedeni var, bu yüzden sakın bana sakin olmamı söyleme!
My title in the hierarchy of this station is above yours for a reason, so don't fucking tell me to calm down.
Abby, Colt'a aramızdakileri söyleme...
Abby, don't tell Colt about you and I...
Bana nasıl anlattığını söyleme.
Do not tell me how you tell it.
Peki, söyleme.
Fine, don't tell me.
Yalan söyleme ulan bana!
Don't fucking lie to me.
Bunu söyleme sebebim, normalde işinde o kadar iyisin ki o yüzden söylüyorum.
- You know, I'm actually saying it's because you're so good at your job, that's why I'm saying -
- Söyleme o zaman.
- You know, maybe don't.
Hayır, kimseye söyleme iznim yoktu.
No, I wasn't allowed to tell anyone.
Bunu ona da söyleme.
Don't say that to him.
Kimseye söyleme en iyisi.
Don't say that to anyone.
Sana yalvarsam bile bana söyleme. Tamam.
Even if I beg you, don't tell me.
Gecenin bir yarısında aşağı inip kafana silah dayasam bile bana söyleme.
Okay. Even if I come downstairs in the middle of the night and put a gun to your head, don't tell me.
Sakın bana Sophie'nin bebeğinin cinsiyetinin olduğu zarfı kaybettiğini söyleme.
Do not tell me you lost the envelope with the gender of Sophie's baby in there.
Ama ona söyleme. Prensiplere aykırı olur.
But don't tell him, it's totally against policy.
Kimseye söyleme.
Don't tell nobody.
Söyleme şeklinden anladım, altında nefret yatmıyordu.
I know by the way you said it, you didn't have any hatred behind it.
Başka bir şey söyleme Ha Na.
- and innocent for this! - Stop it, Hana
Kimseye söyleme.
Don't tell a soul.
- Bay Appleby'ye hâlâ söyleme...
You haven't told Mr Appleby about...
Bana yine normal ötesi olayları tartıştığımızı söyleme lütfen!
Please tell me we are not discussing the supernormal again!
Her istediğini söyleme izni verdiğime pişman oldum, ayrıca kavga edesim de var.
I'm regretting giving you license to say anything. Plus I do kind of want
- Sırf benim gönlümü almak için söyleme.
Oh, don't just say that to appease me.
Babama söyleme.
Don't tell my dad.
- Lütfen nerede olduğunu söyleme.
- Please don't tell us where.
Christophe'a söyleme.
Don't tell Christophe.
Böyle şeyler söyleme, tamam mı?
Don't say those things, okay?
Aklında bir şeyler olsun ama söyleme.
So you get something in your head, but you don't say it.
Sana annemin kocası olduğunu söyleme sebebim onun hakkında söylediğin şeyi duymamdı.
Look, I only told you I was my mom's husband because I heard what you said about her.
Adını söyleme.
- Don't say her name.
Sus, hey söyleme.
- Shh, hey don't say that.
Polise yalan söyle ama bana söyleme, anladın mı?
You lied to the cops. You don't lie to me. You understand?
Böyle söyleme.
Don't say that.
Çocuklar sorarlarsa lütfen söyleme.
Just please don't tell the children, if they ask.
- Bana yalan söyleme, Winston.
- Don't you lie to me, Winston.
Yani Los Angeles'da ne öğrendiğini onun iyiliği için söyleme.
So do not tell her what you discovered in Los Angeles, for her sake.
- Sakın bana anlaşma yaptığını söyleme.
Don't tell me you made a deal.
Tanrım, bunu söyleme.
Oh, God. Don't tell me that.
Veya değiştirdiğini bize söyleme gereği duymamıştır.
Or just didn't bother telling us she changed it.
- Ona söyleme lütfen!
- You can't tell her.
Sakin bana senin icin hic birsey yapmadigimi soyleme.
Don't ever say I never did anything for you.
- Yalan söyleme!
- Stop lying to me!
söylemeyeceğim 91
söylemem 123
söylemedim 113
söylemedin 49
söylemek istediğim 130
söylemeyecek misin 32
söylemem gerek 33
söylemedi 153
söylemedim mi 39
söylemeyi unuttum 69
söylemem 123
söylemedim 113
söylemedin 49
söylemek istediğim 130
söylemeyecek misin 32
söylemem gerek 33
söylemedi 153
söylemedim mi 39
söylemeyi unuttum 69