English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ B ] / Bana ver

Bana ver Çeviri İngilizce

39,922 parallel translation
Telefonunu bana ver.
Just give me the phone.
- Telefonu bana ver.
- Give me your phone.
Köpeği bana ver, yoksa onu öldürürüm.
Give me the dog, or I'll kill her!
- Ne? Şu kutuyu bana ver.
Hand me that box.
Tilak, senden iyi Kannadaca bilirim. Bana ver.
Tilka. iknow how well you know to read Kannada, give me
Dikkatini bana ver Jacksonville.
Attention, Jacksonville.
Sen kutuyu bana ver, ben de arkadaşının yaşamasına izin vereyim.
You hand over the canister, and I will let your friend live.
Bana ver.
Just give that to me.
- Silahı bana ver.
Give me the gun.
- Silahı bana ver.!
- Give me the gun! - What?
Onu bana ver.
Give me that.
Onu bana ver!
Give me that!
Şimdi, bana bir rol ver.
Now, you give me a scenario.
Burası çok parlak. Bana ceketini ver!
It's too bright in here!
Bana şu kurabiyeleri ver.
Grab me those cookies.
Beş ver bana beş.
Give me a high-five, a friend...
Kamerayı ver bana.
Give me the camera.
Kamerayı bana ver.
- Oh. - Give me the camera.
- Söz ver bana, söz ver.
- Promise me.
Bana para ver.
Give me money.
- Bana para ver. Ona yardım etmek istiyor musun, istemiyor musun?
Give me money, do you want to help her or not?
Tamam bana bir şans ver.
Okay, give me a chance.
Ellerinde olan hayatımla ne yapacağına karar verdiğinde bana haber ver yeter.
Just hit me up when you're done weighing my life in your hands.
Ver şunu bana. - Canımı acıtıyorsun!
- Give it to me.
Bak, beş dakika içinde Molly Ryan cinayetinde 123 00 : 05 : 57,672 - - 00 : 05 : 59,672 ilerleme kaydetmek için patronumu ikna etmeye gitmeliyim. Bu yüzden lütfen bana kullanabileceğim bir şeyler ver.
Look, in five minutes, I've got to go convince my boss that we're making some progress in the Molly Ryan murder investigation, so please give me something I can use.
- Bana çantayı ver evlat.
- Give me the bag, kid.
- Ver onu bana?
- Give me that?
Bana biraz daha bilgi ver belki izlemişimdir, hatırlarsam anlatırım.
Fill me in a little, maybe I've seen it and can tell you something.
Ver onu bana, ve başka kimse zarar görmesin.
Give it to me, and nobody else will get hurt.
Wang'ı ver bana.
so do me a solid... give me Wang.
Bana elini ver yoksa aileni öldürürüm.
Give me your hand or I will kill your family.
Bak dostum. Bana ilacı ver.
Look, man... just give me the pills.
Adil ol ve bana ilacı ver, tamam mı?
Just be fair and give me the pills, all right?
Bana dürüst cevap ver.
- Be honest with me. - Ahh.
O zaman bana bir ipucu ver.
Then give me a hint.
Bana bir şey ver.
Give me something.
Bana bir saniye ver lütfen.
Just give me a second, please.
Bana bir ipucu ver.
Gimme a little tip.
Bana bir saniye ver.
Just give me one second here.
Ver şunu bana!
God, give me that!
Bana bir saniye ver.
Give me one second.
Ver şunu bana!
Give me that!
Tuvalet kağıtları yeterli gelmezse bana haber ver.
Let me know if that's not enough toilet paper for you.
Sorguyu yapmama izin vereceğine dair bana söz ver.
Promise me you'll let me do the interview.
Bana bir saniye izin ver.
Give me a sec.
Aklına gelen bir şey olursa, bana haber ver.
Well, if you think of something, you let me know.
Bu yüzden bana torunumu ver.
So... give me my grandchild.
Garrett, bana cevap ver.
Garrett, answer me.
Bir şey ver bana.
Give me something.
Ama fikrini değiştirirsen bana haber ver.
But maybe if... if you ever change your mind... You... [sighs] you could just let me know.
Ver şu silahı bana!
Give me that gun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]