Benim için çalışıyorsun Çeviri İngilizce
357 parallel translation
Sen benim için çalışıyorsun, değil mi?
You're working for me, ain't you?
Artık benim için çalışıyorsun.
- Does it? You're working for me.
Eve dönemeyebiliriz, David, ama halen benim için çalışıyorsun.
We may not be back home, David, but you're still working for me.
Yani benim için çalışıyorsun.
That means you work for me, too.
Benim için çalışıyorsun.
You're working for me.
- Zaten benim için çalışıyorsun.
You're already working for me.
18 aydır benim için çalışıyorsun.
You've been working for me the past 18 months.
Sen de benim için çalışıyorsun.
And you work for me.
Johnny, benim için çalışıyorsun.
Johnny, you work for me.
Benim için çalışıyorsun, onun için değil!
I pay you to work for me!
Benim için çalışıyorsun.
You're working ffor me.
Kardeşim, benim için çalışıyorsun, Askeri kamaranın üyesi olduğumda, Valilik koltuğu senin olacak.
3rd Brother, you worked for me, when I become a member of Military Chamber, the seat of the Governor will be yours.
Sen de benim için çalışıyorsun, tıpkı onun gibi.
You work for me too, just like him.
- Hala benim için çalışıyorsun.
- You still work for me.
Öyleyse ne diye benim için çalışıyorsun?
So why do you work for me?
Benim için çalışıyorsun, unuttun mu?
You're working for me, remember?
Sen benim için çalışıyorsun, Shannon.
You're working for me, Shannon.
- Benim için çalışıyorsun.
- You work for me.
Sana yüzde 10 veririm ama şunu bil ki ; benim için çalışıyorsun.
I'll cut you in for 10 %, but get this, you're working for me.
Unutma, benim için çalışıyorsun.
Remember, you work for me.
Artık benim için çalışıyorsun.
You work for me now.
Benim için çalışıyorsun değil mi?
You work for me, don't you?
.. ben benim için çalışıyorsun.
You work for me.
Sen benim için çalışıyorsun.
You work for me.
Hâlâ benim için çalışıyorsun.
You still work for me.
Benim için çalışıyorsun. Seni bir süredir tanıyorum.
You work for me, I've known you for a while.
Sen hala benim için çalışıyorsun.
You're still workin'for me.
- Sen benim için çalışıyorsun, değil mi?
You work for me, don't you?
Benim için çalışıyorsun.
You work for me.
Unutma, benim için çalışıyorsun.
You remember something : You work for me!
- Jacques, artık benim için çalışıyorsun.
- Jacques, you're working for me now.
- Bu demektir ki, benim için çalışıyorsun. - Bak, kızım...
-... you're working for me.
Kaç yıldır benim için çalışıyorsun Auggie?
- I know. How long you been workin'for me, Auggie?
Ne kadar zamandır benim için çalışıyorsun?
How long have you been working for me?
Benim için çalışıyorsun Peterson.
You work for me, Peterson.
Benim için çalışıyorsun.
You work for me, Randolph.
Artık benim için çalışıyorsun.
You're working for me now.
- Hatırlasana, benim için çalışıyorsun.
- Remember, you work for me.
Benim için çalışıyorsun.
Hello?
Benim için çalışıyorsun, Kai.
You work for me, Kai.
İlgilendirir, çünkü benim için çalışıyorsun.
I care because you work for me.
- Bayan Dunk için mi yoksa benim için mi çalışıyorsun?
- You working for Mrs Dunk or me? - She gave me a ten cents piece.
Tıpkı Ficco gibi benim için mi çalışıyorsun?
And you're working for me, Just like Ficco.
Hala ilk hamleyi benim yapmam için kışkırtmaya çalışıyorsun ha Delaney?
Still trying to prod me into making the first move, now, aren't you, Delaney?
Oh, yani onun bazı akrabalarının benim için buraya gelebileceğini mi söylemeye çalışıyorsun?
Oh, you mean, some of his kin might come here for me, huh?
Neden benim için bir şeyler yapmaya çalışıyorsun?
- Philip, why are you going out of your way for me?
Benim için mutlu olacağına aklıma şüpheler oluşturmaya çalışıyorsun.
She doesn't love you.
Nina benim için de çalışıyorsun, senden bir şey istediğimde derhal yerine getirmelisin.
You work for me, too. When I ask you to do something, you are to do it immediately, no questions asked!
Benim ihtiyacım olan şeyleri vermektense sen istediğimi sandığın şeyleri vermek için çalışıyorsun.
- but you are boring the shit, out of me. You are working so fucking hard to be what you think I want instead of giving me what I need.
Madem bu kadar dürüst, namuslu ve ahlaklısın neden benim için çalışmıyorsun?
If you are so upstanding and so moral and so honest... why don't you just work for me?
Peki, neden benim için çalışmıyorsun?
Well, why don't you work for me tonight? It's 45 bucks an hour.
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için 458