Bu olmayacak Çeviri İngilizce
6,604 parallel translation
Sanırım bu olmayacak.
I don't think that's gonna happen.
Ama insanlar bana bakıp bir kurban gördükçe bu olmayacak.
But it's never gonna happen if people look at me and they see victim.
Tabi ki de bu olmayacak çünkü ben kazanacağım.
That's not gonna happen, of course,'cause I'll win easily.
Bu olmayacak.
Not gonna happen.
Ama sanırım bu olmayacak.
But I guess that's not gonna happen.
Ama bu olmayacak.
But it ain't gonna happen.
- Bu olmayacak.
- That's not happening.
Bu olmayacak, Chet.
Not gonna happen, Chet.
Hey bak, bu olmayacak,
Hey look, this isn't happening,
Bu olmayacak, bana bak!
This is not happening, look at me!
- Tamam, bu olmayacak.
- Yeah, no. It's not.
O zaman yapacağımız tek turne bu olmayacak, değil mi?
Then this ain't the only tour we're gonna do, then, is it?
Senin ölümünün bu dünyaya hiçbir faydası olmayacak. Ve ben artık MI-6'dan emir almıyorum.
Your death will make no difference to this world, and I no longer take orders from MI-6.
ilk kez de değil üstelik bunca yıllık meslek hayatımda bu son kez de olmayacak.
It's not the first time I been bounced around in this job. Yeah, and it probably won't be the last.
Bu odadan çıktığında tek bir kişi bile senin yanında olmayacak.
There won't be one single person left on your side when you leave this room.
Ama bu hiç fark etmez. Çünkü gittiğiniz yerde paraya ihtiyacınız olmayacak.
But, uh, that doesn't matter, because where you're going, you don't need money.
Yani uzun lafın kısası, eğer kardeşin herhangi bir anlaşmayı imzalarsa, tüm servet bu denyoya kalacak,.. ... ve kimsenin de yapabileceği bir şey olmayacak.
So, bottom line is if your sister signs off on any sort of mediation agreement, this jackass will get all of the assets, and there's not a damn thing anybody can do about it.
Bu iz sürücünün onlara bir yardımı olmayacak.
This tracer won't be any help to them.
Söz veriyorum bu tekrar olmayacak.
I promise this will never happen again.
Bu sefer öyle olmayacak.
Not this time.
Yani sonsuza kadar bu teklif geçerli olmayacak.
So this offer isn't gonna last forever.
Bu sefer öyle olmayacak, Abe.
But not this time, Abe.
â ™ ª Hiç kimse önemli olmayacak â ™ ª Bu nedir?
What's that?
Bu adamı öttürmek kolay olmayacak.
It's not gonna be easy to crack this guy.
Bu ilk kez olmayacak.
It wouldn't be the first time.
Bu da demektir ki önerilen kumarhane yeri önceden ayrılan alanda olmayacak.
Which means the proposed site of the casino is not on the reservation at all.
- Hayır, bu dediğin olmayacak.
No, that's not gonna happen. Ha-ha!
Bu pek zararsız olmayacak gibi.
This isn't gonna be harmless.
Bu iki büyük disk bir araya geldiğinde geriye kalacak bir disk olmayacak.
AND WHEN THESE TWO BIG DISKS COME TOGETHER, THERE'S NOT GONNA BE A DISK LEFT.
Asla temiz olmayacak mı bu eller?
Will these hands ne'er be clean?
- Bu iyi. Orada aylaklığa ya da sohbete vakit olmayacak.
There's no time for monkey business or chit-chat down there.
Bu sana hiç zamana mal olmayacak.
This isn't going to cost you any time.
Bu kez Dawson beni durdurmak için burada olmayacak.
Dawson's not here to stop me this time.
Onu bu gece ele geçireceğiz yoksa yarın olmayacak.
We take it tonight, or there is no tomorrow.
N.W.A'yi tekrar bir araya getireceğim. Bu sefer bu işle hiçbir alâkân olmayacak.
I'mma get N.W.A back together, and you ain't gonna have nothing to do with it this time.
Bu gezegene gelen giden olmayacak.
Nothing is getting on or off this planet.
Bu flu izler, solukluk. Milyon yıl boyunca başka kimsenin detaylar hakkında bir fikri olmayacak.
the dust marks and discoloration, no one else will have an impression to detail in a million years.
Böyle boktan şeyler hep beni bulur, ama hayır hayır, bu defa olmayacak.
Shit always happens to me, but no... No, not this time.
Muhtemelen bu bir sorun olmayacak.
That's probably not going to be an issue.
- Bu, benim korumamdayken olmayacak Katniss.
That's not gonna happen under my watch, Katniss.
Böyle davranmak olmaz. Çünkü bu durumdan hiçbir çıkarımız olmayacak.
No, let's don't do that, because we are not going to get anything out of this.
- Eğer bu, olmazsa olmayacak, eğer...
- Even then, it's not gonna... - It's not gonna matter unless...
Bu kampta neler yaşanacağını biliyorum ve hiç hoş şeyler olmayacak.
I know what's going to go down at this camp, and it's not pretty.
Bu tekrar olmayacak.
It won't happen again.
Bu sefer öyle olmayacak.
It's not like that this time.
.. başını bu kadar belaya sokmanın hiçbir anlamı olmayacak.
.. there's no point in going through all the trouble.
Ki bu senin durumunda çok iyi olmayacak özür dilerim.
Which won't be great in your case. Sorry.
evet. hatırlıyorum tamam, güzel, arka tarafta durdum, sen elbisenin nasıl katlanacağını ve kutulanacağını işçilere gösterirken seni izliyordum ondan sonra öğrendim ATF bu nedenle başarılıydı hiç kimsenin şirketine bu şekilde bir bağlılığı olmayacak, Jules benim için bu çok basit.
Yeah. I remember. Okay, well, I stood in the back, and I watched you show the workers how to fold and box the clothes.
Bu restoranda bir daha asla boş masa olmayacak, Tony.
There's not gonna be another empty table at this restaurant again, Ton.
[Doktor] kırıkların biri buraya bu şey... hangi şimdiye kadar gerçekten iyileşmek olmayacak olduğunu deplase olur.
[Doctor] One of the fractures is this thing back here... which is so far displaced that that's not gonna really heal.
Yakın zamanda bu civarda hiçbir doğum olmayacak.
Well, there will be no childbirth around here any time soon.
olmayacaksın 18
olmayacak 119
olmayacak mı 17
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
olmayacak 119
olmayacak mı 17
bu olabilir 58
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu olayda 16
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43