Demiştin ki Çeviri İngilizce
572 parallel translation
Demiştin ki...
You said...
- Demiştin ki...
- But you said...
Ama daha bu sabah demiştin ki...
But only this morning you said...
- Ama sen demiştin ki...
- But you said...
Demiştin ki...
You said that- -
Demiştin ki...
I thought you said...
- Çünkü demiştin ki- -
- Because you said...
Demiştin ki :
You said, uh...
- Sende plaj evinin anahtarı var mı? - Ama demiştin ki...
- Have you got a key to the beach house?
Ama sen de demiştin ki...
But you've said...
Bir keresinde demiştin ki...
You said once that you...
Fakat şef demiştin ki...
But, chief, you've got...
- Ama şey ne olacak? Demiştin ki...?
But what about - You said -
- Ama teknede bana demiştin ki...
- But you said on the boat...
Bana demiştin ki ayrılmadan önce...
- That before you left...
- Ama bu sabah demiştin ki...
- But you said this morning...
- Ama Şikago'da demiştin ki...
- But in Chicago you said that...
Fakat demiştin ki dün gece o...
But you said that last night he...
Ama sen demiştin ki - Bu bir hata.
But I thought that you said that you - A mistake.
Bana demiştin ki Watson'la...
I thought you told me she was...
Ama demiştin ki...
But you said you'd ask...
Demiştin ki, şu senin avukat, Bay...
You said that your lawyer, Mr...
Yani, daha önce demiştin ki...
I mean, you've said before that your...
Daha önce demiştin ki, karının Baxter ile olan ilişkisi neredeyse yarı açık denebilecek bir yaygınlığa ulaşmış, öyle değil mi?
You've said before that your wife's affair with Baxter is on what you might somewhat call a semi-public scale, haven't you?
Demiştin ki bir gün bir dilek tutacak olursam... her gece uyurken yıldızları seyredebilmeyi dilerdim.
You said that someday if you could have your wish, you would sleep each night so you could see the stars.
Sen ise demiştin ki, asıl bir şeyi farkeden kadın.
You replied that it was the woman who had seen something.
Ama demiştin ki...
You said you would pick me up, and at the last minute, I had Gil come...
- Ama demiştin ki -
- But you said...
Ama demiştin ki...
- You said he would be!
Demiştin ki ~ Değişmedi.
Hasn't changed.
- Söz başka ülkelerden açılmışken hatırlıyormusun, Darrin, seninle Paris'te tanışmıştığımızda bana demiştin ki telgraf gönderdiğimde...?
- Speaking of travelling remember, Darrin, that time we met in Paris and you said when I sent you a telegram...?
Bir gece bana demiştin ki "Birbirimizi severmiş, gibi yapalım."
One evening you told me : "Let's pretend to love each other".
Demiştin ki...
You were saying...
Sadece bir kaç hafta önce demiştin ki..... her şeyi bir yana sen bir yana demiştin.
It's only a few weeks ago you said I was sweeter to you than all your other pleasures put together.
- Demiştin ki...
How did you find us? Well, you told me...
- Ama, Françoise... Evet, ben Françoise. Hatırlasana, bana demiştin ki...
But Francoise, remember what you told me...
Bana demiştin ki ; zaten bilen birisi... Caroll değil de öldürülenin sen olabileceğinin farkında mısın?
You've told me there's already someone who knows... but do you realise that it should have been you instead of Carroll?
Yani sen demiştin ki...
- I thought you...
Ben Amerika yolculuğuna çıkmak istediğimde sen demiştin ki :,
But when I wanted to set out, for America you said :
- Ama demiştin ki...
- But you said...
- Sonra neredeyiz görebileceğiz. - Ama demiştin ki...
- Then we can see where we are.
- Ama sen demiştin ki!
- But you said -
- Ama demiştin ki?
But you told me...
Ama demiştin ki... zaten çok fazla kan dökülmüştü
You said that... there's been too much bloodshed
demiştin ki... hadi, üzerini değiş çabuk
You're saying... Quickly, change your clothes
Fakat sen demiştin ki Bölge üst bir uygarlığın ürünüdür. Yine de sıkıcı olmalı, tüm bu kanunlar, üçgenler, ruhu olmayan evler, Tanrısızlık, bu kesin.
But you said that the Zone was the product of a superior civilization... lt must be boring, too, all those laws, triangles, and no house spirits, and no God, that's for certain.
- Ama demiştin ki...
But you said...
Kız dedi ki Bu işi yapmazdan önce Evleniriz demiştin
♪ Quoth she "Before you tumbled me You promised me to wed"
- Kese kağıtlarını atmayın demedin ki yalnızca kiraz çekirdeklerini ve misketleri atmayın demiştin.
- What did we do? - You never said anything about paper bags out the window. You just said cherry pits and marbles.
Sen de mümkün değil demiştin, tabii ki.
You said it was impossible, of course.
onun için böyle demiştin... fakat şunu bil ki, sende aptal bir bilimcisin!
If he's making it into a virtue, you're making it into a bloody science!