Düşündüm ki Çeviri İngilizce
5,332 parallel translation
Düşündüm ki bir araye gelip, gelecek dönemin derslerini tartışabiliriz, eğer ilgini çekiyorsa.
I thought we could get together, discuss next term's lecture series, if you fancy coming along.
Ve ilk anda, Düşündüm ki,
And at first, I thought,
Onu görünce düşündüm ki bir daha asla.
Saw that, what he'd done, and I thought, "Never again."
Düşündüm ki, bir daha böyle bir şeye bakmak istemiyorum.
I thought I never wanted to look at anything like that anymore.
- Kendi kendime düşündüm ki... Bilmediği şeyler insanı hep endişelendirir. Eskiden, farelere olan korkularımı.
My fear of the Other, of the Unknown may come from my irrational fear of field mouses!
Düşündüm ki, sana yemek falan yapayım işte eskisi gibi.
I just thought, you know, I'd make you dinner, like I used to.
Düşündüm ki etkisini yitiriyordur...
I thought we were coming down...
ben... ben düşündüm ki gelip ilk hastalarımı kontrol etmeliyim.
I... I thought I'd come and check up on my first patients.
Ama konuşmanı duydum ve düşündüm ki...
No. Yeah. But I just was listening to you and I just thought...
Yani, düşündüm ki, "belki de, kız gerçek bir şeydir".
You know, I thought, "Maybe, she's the real thing."
Bir diğer sahtekar ruhçunun foyasını ortaya çıkarmak için buradayım, ve düşündüm ki bir çikolatalı puding için uğrayacağımı şimdiden bildireyim.
I'm here to expose yet another fraudulent spiritualist, and I thought I'd warn you I'll be dropping by for black pudding.
Düşündüm ki, bilekleri kaldırır, ama orada değillerdi.
I thought maybe, wrist lifts, but they weren't there.
Kesinlikle, düşündüm ki, fili ortadan kaybetme numarasını yaparken, onu aydınlattığımda tam olarak kendinden geçmiş olmalısın.
I'm thinking when I do the vanishing elephant trick, you must be lit precisely as I light the elephant.
Sadece düşündüm ki, birlikte geçirdiğimiz zaman içinde, sen...
I just thought, in the time that we had spent together that you...
Düşündüm ki eğer dua edersem, belki de duyulabilirler.
I imagined that if I prayed my prayers might be heard.
- Düşündüm ki...
- I thought, sir...
- Sadece düşündüm ki...
- I just thought that maybe...
Sonra düşündüm ki... Hayat hiç de tesadüfi değil.
Then I thought... life's not random at all.
O hiç bir çağrımıza cevap vermiyor ve, düşündüm ki...
She's not returning any of our calls, and i figured...
Yedi yıldır buralarda yoktun ve ben de düşündüm ki Moskova'da güzel bir yerde olmak senin için güzel bir değişik olur.
Well, I thought you were away for seven years and it would be a nice change for you to be in a beautiful place in Moscow.
Ben de düşündüm ki onu bulmamız için bize biraz yardımda bulunabilirsiniz.
So I thought perhaps you could be of some assistance of helping us to find it.
Dışarıda aranıyordum ve düşündüm ki.. .. yani senle öbür odada konuşmam lazım.
I was just rummaging outside and I feel like I might have gotten a tick, so I just need to talk to you in the other room maybe so you can check.
Düşündüm ki, yasak sona erene kadar kendimi kontrol edebileceğimi..
I thought I will be able to control the pain till the curfew is over
... dün gece birdenbire ortandan kayboldun ve... ve ben düşündüm ki...
... last night you suddenly disappeared and... and I thought that...
Düşündüm ki...
I was thinking...
Neden araba kullanabileceğimi düşündüm ki?
Why did I ever think I could drive?
Düşündüm ki, sizi gerçek bir parka götüremediğime göre,... öyleyse tavan arasında bir bahçe yapabilirisiniz.
Figured since I couldn't get you a real garden, That you could build a garden in the attic.
Düşündüm ki ben...
I thought that I...
Düşündüm ki belki senin evinde olabilir
I thought maybe she was over at your place.
Düşündüm ki belki de Amerika'ya dönmelisin.
I was thinking..... perhaps you should go back to America.
Seni gördüm ve düşündüm ki "şampanyaya çok ihtiyacı olan bir bayan var."
I saw you, and I thought, "There is a lady in dire need of champagne."
Ben de düşündüm ki ; bir kart oyunu organize edebilirim. Ve sen de Lord Edgerton'la biraz laflarsın.
So I thought I could host a card game and then you can have a word in Lord Edgerton's ear.
- Düşündüm ki belki...
- I thought maybe if...
Çünkü düşündüm ki,...
Because I thought to myself,
Neyse, bir şeyler konuştuk ve düşündüm ki Spencer...
Anyway, he just told me something that I think Spencer might be...
Ben sadece... düşündüm ki, seni görüp hiçbir şey söylememem tuhaf kaçacaktı.
I thought it would be weird if I saw you and I didn't say anything.
Düşündüm ki...
I thought that...
- Ama ben düşündüm ki...
- But I'm just thinking
Burada o kadar çok şeyi düşündüm ki.
I've been in here... Thinking about so much.
Jon yarınki görüşmesinden önce biraz uyumak istedi. Ben de düşündüm ki...
Jon wanted to get some sleep before his interview tomorrow, so I thought...
Sadece düşündüm ki...
It's just that...
Düşündüm ki, belki bunu geri isteyebilirsin.
I thought that maybe you would want this back.
Düşündüm ki o...
I thought she was a... * what a sight it is * * Berlin by light *
Madem ki bu yolculuğu çekiyorum ben de okuldayken okumam gereken kitapları okuyabileceğimi düşündüm.
I thought, now that I've got this commute, I'll read all the books I should have read at school.
Ben düşündüm ve fark ettim ki Freddy'nin orijinal fikri en iyisiydi ama ben adil davranmadım.
Well, I did and I realized that Freddy's original idea was the best, but I didn't do it justice.
- Düşündüm ki...
- Is that your daughter, up there in your flat? - I thought...
Öyle korktum ki... seni kaybettiğimi düşündüm.
I was so scared... scared that I would lose you too.
Bilmeni isterim ki babamla aranızdaki arkadaşlığı enine boyuna tekrar düşündüm.
I wanted to let you know that I have been rethinking my stance on your friendship with my dad.
O yüzden düşündüm ki..
So... tell me the truth. Are you...
- Düşündüm de siz demiştiniz ki...
- I thought you said... - What?
Ben de düşündüm ki...
I just assumed it was...