Elbette seviyorum Çeviri İngilizce
230 parallel translation
Elbette seviyorum. Sen çok tatlı birisin.
Of course I do. I think you're very sweet.
- Elbette seviyorum ama...
- Sure. Sure I do, but...
- Elbette seviyorum.
- Of course I like her.
Evet, elbette seviyorum.
Why, yes, of course I do.
- Elbette seviyorum!
- Of course I love him!
Elbette seviyorum! Anlamalısınız, bir bebek gibidir o.
You must understand, she's like a little baby.
- Elbette seviyorum, bunu bilmelisin.
- Of course I do. You know that.
- Elbette seviyorum.
- Of course I love you.
Elbette seviyorum.
Of course, I do.
Elbette seviyorum.
But of course I do.
Elbette seviyorum, ama şarkın kasabadaki tüm Romalıları buraya çekecek.
Of course I love you, but if your song will attract every Roman in town.
Elbette seviyorum.
I love these bunnies.
Elbette seviyorum.
I do. Of course I do.
Elbette seviyorum.
Of course I do
Elbette seviyorum.
Sure, I do.
- Elbette seviyorum.
Um, of course I do.
Elbette seviyorum. Ama bu değişik bir sevgi.
But it's a different kind of love.
- Evet. Evet, elbette seviyorum.
Yeah, yeah, of course I do.
Elbette seviyorum, Fresca'yı sevdiğim gibi.
Sure, I do, like I love Fresca.
- Elbette seviyorum.
- Of course I do.
Elbette seviyorum.
Sure, I love you.
- Elbette seni seviyorum.
- Certainly.
- Elbette leoparımı seviyorum.
- I like my leopard.
Elbette, seviyorum. Sadece bugün ders verme nedeni ile...
Sure, I like it fine, only I'm due to give a lecture today.
Elbette seviyorum canım.
Of course I do.
- Elbette çocukları seviyorum.
- Of course I like children.
Elbette seviyorum.
Of course I do.
- Seviyorum elbette.
Of course I do.
- Elbette. Seni olduğun gibi seviyorum.
I love you just as you are.
- Elbette, seviyorum.
Of course. I love you.
Elbette ki seviyorum.
Of course I do
Seni içtenlikle seviyorum elbette.
Well, of course, I love you very profoundly.
# Elbette kaygılanıyorum, onu hala seviyorum, ama kendini toplamalı.
Of course I am worried, I still love her, but she must regain her strength.
Elbette seni seviyorum.
Of course I love you.
Elbette seni seviyorum.
But I do.
- Elbette, seviyorum.
- Of course, I love you.
Yine de, torunlarımın olmasını seviyorum, elbette.
Though I love having the grandchildren, of course.
- Elbette seni seviyorum.
- Of course I love.
Elbette yaptığın işi seviyorum.
- Otto, I love your costume!
Elbette ki seviyorum.
It is of course.
Ama O'nu da seviyorum ve tüm bu çılgın müşterileri. Tüm kızları ve sizi elbette.
But I love him too, and all those crazy clients, and all the girls... and you too.
Ah Paulo, elbette seni seviyorum.
Oh, Paolo, of course I love you.
- Elbette ki seviyorum.
Of course, I like hair.
Elbette, fakat biriyle karşılaştığında ona "seni seviyorum" demen gerekiyor.
Of course, but when you greet someone you have to say I love you.
Elbette seni seviyorum.
Oh yes, I love you.
Elbette aptalları da seviyorum.
Sometimes. Of course, I like stupid ones, too.
Elbette seni seviyorum.
Yes, of course I love you.
Hayır, elbette seviyorum.
No, it's not that.
Elbette ben de seni çok seviyorum.
Of course I love you more.
Elbette... seviyorum.
Of course I- - I love you. Of course I love you.
Elbette seni seviyorum.
How much?
seviyorum 294
seviyorum seni 25
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette iyiyim 21
elbette yok 101
seviyorum seni 25
elbette 13408
elbet 35
elbette var 142
elbette ki 133
elbette benim 21
elbette istiyorum 43
elbette iyiyim 21
elbette yok 101
elbette öylesin 20
elbette isterim 24
elbette canım 17
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette biliyorum 55
elbette doktor 21
elbette eminim 36
elbette olmaz 22
elbette hayır 359
elbette isterim 24
elbette canım 17
elbette biliyorsun 19
elbette efendim 146
elbette biliyorum 55
elbette doktor 21
elbette eminim 36
elbette olmaz 22
elbette hayır 359