Fena olmaz Çeviri İngilizce
1,103 parallel translation
İnciler pahalı ama, tilt topu da fena olmaz hani.
Pearls are expensive... but a pachinko ball might be just as good.
Biraz yürüyüş fena olmaz.
I think I'll take a walk.
Bu arada askerlik onun için hiç de fena olmaz.
By the way, the army would be good for him.
Kimi zaman yanıp kül olması hiç de fena olmaz.
Sometimes burning to the ground isn't so bad.
Tanışsam fena olmaz.
I'd better meet her.
- Fena olmaz mıydı!
- Not too well done!
Sahte sofu seni! Biraz pohpohlanmanız fena olmaz.
- You might need a little grease job.
İçeri girdim, seninkine şöyle bir baktım, iyi görünmüyordu ben de biraz değiştirsem fena olmaz diye düşündüm.
I walked by, gave yours a glance, it didn't look right so I just figured I'd refine it a little.
- Fena olmaz.
It ain't bad.
- Şu şeriden bir bardak fena olmaz.
A spot of that sherry might be nice. Yes, of course.
Bir içki hiç fena olmaz.
I'd love something to drink.
Sert bir içki fena olmaz Bay Charleston.
I could use a good, stiff shot, Mr. Charleston.
- Biraz müzik fena olmaz.
- So we can have some music.
Ama paranız varsa, bu fena olmaz.
But if you have money, I dont mind.
Gobi Çölü'ne gitmek bence hiç fena olmaz.
I was thinking of a trip through the Gobi Desert.
- Hiç fena olmaz.
- Don't mind if I do.
Tüm odayı yenilesek fena olmaz.
I wouldn't mind redoing this whole room, as a matter of fact.
Yanlış bir şey olmadan uyku tulumuma gitsek fena olmaz.
I think we'd better go back to my sleeping bag before something goes wrong.
Yine de fena olmaz ama romantizm bu değil.
Not bad, but it isn't romance.
Ben de denesem fena olmaz aslında.
Maybe I should try that.
Sen de biraz kendine baksan fena olmaz tatlım.
You could use a tuck here and there.
Ve iyi dinlesen fena olmaz!
- And you'd better listen good! - Why?
Kendi adına konuşmasına izin versen fena olmaz.
Well, perhaps you'd better let him speak for himself.
Adaya varmadan biraz güneşlensek hiç de fena olmaz.
We'd better get some sun now, before we get to the island.
Getirdiklerine bir baksak fena olmaz.
Maybe we ought to see what she brought us.
Midene kahveden başka bir şey gitse hiç fena olmaz.
You know, they might work better if you put something in your stomach besides coffee.
Hiç fena olmaz.
I wouldn't mind.
Onu ziyaret etsen fena olmaz.
Why don't you pay him a visit?
Ve biraz uyku fena olmaz.
And I could use a little sleep.
Aslında bir duş alsam fena olmaz.
Well, I could use a shower.
Biraz da sodyum pentotat, hiç fena olmaz?
A little sodium pentothal, perhaps?
Demek istediğim... Birkaç güzel elbise fena olmaz.
That is... a little change of clothes wouldn't hurt, eh?
Gidip bir baksam fena olmaz.
Suppose I'd better go along.
- Dikersek fena olmaz.
- We'd better get it stitched.
Buna ek olarak, Michael pantolonunun sağ ön cebindeki altın saat hakkında bir şeyler sorsan hiç de fena olmaz.
In addition to which, michael, perhaps you should ask about the gold watch, he has in his right front pants pocket.
Bu durumda, polis merkezine ufak bir ziyarette bulunsak fena olmaz.
In that case, we'd better pay a little visit to the police station.
L.A.'den ayrılmak istedim. Karayib adası fena olmaz dedim.
I wanted to get out of L.A. A Caribbean island didn't sound too bad.
Bana hediye almak isterseniz, bir teyp fena olmaz.
If any of you wanna bring me a present a cassette deck wouldn't be bad.
Biraz et olsa, fena olmaz.
I would like some meat in here.
Biraz ışık fena olmaz ama.
Could use a little more light though.
Kariyeri artık inişe geçmiş sizin gibi biri için çekici şeyler olabilir bunlar. Ama ben mücadele ve serüven istiyorum. Bir, iki sürpriz de olsa hiç fena olmaz.
Yeah, well, maybe that's okay for someone like you, whose career is winding down, but me, I need some challenge in my life, some adventure, maybe even just a surprise or two.
- Evet, takılırsan fena olmaz.
Yeah, I don't mind if you tag along.
Aslında bu fena olmaz.
As a matter of fact, don't mind if I do.
Çocukları bu eve yollasam hiç fena olmaz.
I'LL HAVE TO SEND THE CHILDREN TO THIS FOOL'S HOUSE.
Bence bakmadan önce bir sakinleştirici alsan fena olmaz.
I think you'd better take a sedative before you look.
Fena olmaz, değil mi?
Wouldrt that be something?
Fena olmaz. - Birer tane içelim.
- Sure, I don't mind.
Marfa'da bir gece fena olmaz.
A night in Marfa ain't so bad.
Bu aralar burayi temizlesem fena olmaz.
Jesus...
- Aslında fena da olmaz.
- This is not bad, actually.
Para ne olursa olsun fena olmaz.
Any money's not bad.
olmaz 3739
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
fena değil 1160
fena değilim 34
fena değil mi 27
olmazdı 21
olmaz mı 346
olmazsa 30
olmaz öyle şey 40
olmaz dedim 29
olmaz efendim 16
fena değil 1160
fena değilim 34
fena değil mi 27