Go Çeviri İngilizce
1,028,022 parallel translation
İşte gidiyorsun.
There you go.
Biri gitti biri kaldı.
One down, one to go.
Git.
Go.
Yani, herşey planladığım gibi gitmedi.
Well, things didn't go exactly as I planned.
Şimdi gitmeliyiz.
We have to go now.
- Git, git!
- Go, go!
gitmelisin.
You gotta go.
Üzgünüm ama eve gidemezsin.
I'm sorry you can't go home.
Kurt, gitmelisin.
Kurt, you have to go.
Buraya kadar gideriz.
This is as far as we go.
Ancak bu Sandstorm karmaşası temizlendiğinde, yeni kimlik verilmesi, gitmek istediğin yere yerleşmekten ve daha başka zorunluluklardan kurtulacaksınız.
But once this Sandstorm mess gets cleaned up, you'll be freed of any further obligation, given a new identity and relocated to... wherever it is you'd like to go.
Hey, bakın, gitmeliyim.
Hey, look, I gotta go.
Hastaneye geri dönmelisin.
You need to go back to the hospital.
Eğlenceli bir yere gitmelisin.
You should go somewhere fun.
Sen gitmem gerektiği mi düşünüyorsun?
You think I should go?
Hayır, seni yalnız başına bırakmam.
No, I'm not letting you go alone.
Siz ikiniz gitmelisiniz.
You both have to go.
Fakat biz yayından çıkmak zorundayız.
But we have to go off comms.
Peki... Herhangi bir yere gidebileceğimi söylediler.
So... they said I could go anywhere.
Evet, gideceğim, uh, buradan değil.
Yeah, I'm gonna go to, uh, not here.
Hayır, asla geri dönemem.
No, I can never go back.
- Peki nasıl geçti?
- And how'd it go?
Bu yüzden itme gücünden yararlanarak..... başlangıçta büyük bir itme gücü kullanırsanız ve gidip..... gidebileceği hız o kadardır.
So you get one big initial push from the thrust, and that's as fast as it's ever gonna go.
Pilot dalga teorisi ve kuantum vakum dalgalanmaları hakkında homurdayabilirim ancak ama 181 günümüz kaldığına bakacaksak.. ... sadece lanet şeyi yapmak isterim.
II could drone on about pilot wave theory and quantum vacuum fluctuations, but seeing as we have approximately 181 days left to live, I'd rather just go off and build the damn thing, if you don't mind.
Pekala, böyle büyük bir talebin.. .. bir kongre denetiminden, geçmesi gerek.
Okay, a request that large would have to go through congressional oversight.
Arkasından iş çevirmemi istiyorsun.
So you want me to go behind his back.
Evet, bunu kabul edeceğine, eminim.
Yeah, I'm sure she'll go for that.
Gitmemiz gerek.
We need to go.
Gidip değiştireyim.
You know what, let me, let me go change.
Sen git önemli olan o.
Go, go. That's what's most important.
Sen git.
You go.
Bu şeyi başaracaksak, Mars'da gerçekleşecek.
If we beat this thing, then Mars is a go.
Pentagon'a elim boş dönersem..... soracağı ilk şey ne olurdu biliyor musunuz?
If I go back to the Pentagon emptyhanded, you know the first thing he'll ask?
Tam gidebilceğimiz kadar gittiğimizi sandığımız da..... daha da ileridir.
Just when it seems we've gone as far as we can go... we go further.
MIT mezunu değilim diye buraya ait değil miyim yani?
Because I didn't go to MIT, I don't belong here?
Sanırım otele döneceğim.
You know what, I think I'm just gonna go back to the hotel.
Etrafında dolanmak, tırmanmak ya da altını kazmak.
Go around it, climb over it or tunnel under.
Dylan'a geri dön.
Go back to Dylan.
Ne kadar ilerlemeye hazır olduğunuzu bilmeden önceydi.
That's before I knew how far you were willing to go.
Ne kadar uzağa gittin Grace?
Just how far did you go, Grace?
Biz gidiyoruz.
We are a go.
etrafında dolaş, üzerine tırman or altından geç.
Go around it, climb over it or tunnel under.
Sağol dostum. ( Kahkahalar )
I'll just go tell Melissa she can go to hell.
Mardi Gras için gayet iyi gidiyorsun.
Okay. You're good to go for Mardi Gras.
Gitmek isterim Soru şudur :
So you do want to go?
gitmek ister misiniz?
I'd love to go. The question is :
Sadece teyit ettim.
You want to go?
Sorun değil, sadece oraya girmezler.
Those don't go in there.
Tamam.
It's okay, they just don't go in there.
Hiç sormayacağınızı düşünmüştüm.
You want to go?
Ben teklif eden bendim, Todd.
Do you want to go?