Hiçbir sey Çeviri İngilizce
108,428 parallel translation
Dolayısıyla lütfen benden habersiz hiçbir şey imzalama.
So please, do not sign anything without talking to me first.
Bak, hiçbir şey ima etmedik tamam mı?
Look, he didn't mean anything, okay?
Dinle, dostum... Bize bize yardım etmek için yapabileceğin hiçbir şey yok mu?
Listen, man, um, if... if there's anything you could do to help us out?
Napoli'yi bir kere görünce ölmekten başka yapacak bir şey kalmaz..... çünkü hiçbir şey o an ile kıyaslanamaz.
It meant once you see Naples, there was nothing left to do but die because nothing would ever compare to that moment.
Ne yani, ben bu yüzden hiçbir şey söylememeli miyim?
So what, so I... so I just shouldn't say anything?
Demem o ki, hiçbir şey kalmayacak.
Wiped out completely. I'm saying there will be nothing left.
- Hiçbir şey, hiçbir şey.
Uh, nothing, nothing.
Hiçbir şey getirmediniz.
You bring back... _
Evren hakkında uzman olan bir adama göre insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsun, değil mi?
For a man who is an expert on the universe, you don't know the first thing about people, do you?
Ve hareketini kıyaslayacak hiçbir şey yoksa topun..
Acceleration is the derivative of velocity with respect to time. How do we know that the ball is moving at all if there's nothing to compare its motions to?
"Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum."
Cheri, Cheri, ce que tu dis n'a aucun sens.
Hiçbir şey konuşmak istemiyorum.
I don't want to discuss anything.
Sana hiçbir şey söylenmesine izin vermiyorsun.
You will never let yourself be told anything.
Marie'yle ilişkimiz gerçekten bir süredir bitmişti ama onu üzmek istemedim, o yüzden hiçbir şey söylemedim.
It really has been over with Marie for some time, but... I just... I didn't want to hurt her, so I... didn't say anything at all.
Ben hiçbir şey duymuyorum.
I don't hear anything.
Ben hiçbir şey hissetmiyorum.
I don't feel anything.
Hiçbir şey hissetmemeyi düşünmeni istiyorum.
I want you to think about feeling nothing.
" Hiçbir şey.
" Oh, nothing.
- Tiyatro hakkında hiçbir şey bilmem.
I don't know anything about theater.
Yaptığın hiçbir şey, kimsenin umurunda değildir.
Nothing you do matters to anyone.
Hiçbir şey için özür dilemene gerek yok.
You don't need to apologize for anything.
Bilimsel incelemeniz, mevcut bilgilere neredeyse hiçbir şey eklemiyor.
Your disquisition hardly adds to the body of knowledge.
- Senelerce,... hiçbir şey için bir adama asla bel bağlamamanı öğrettim.
- For years, I taught you never to rely on a man for anything.
Fakat bir daha hiçbir zaman sana olan aşkımdan başka bir şey hissetmeyeceğim, Mileva.
But I will never feel anything but love for you, Mileva.
Ve eğer birlikte olursak,... o zaman başka hiçbir şey olamaz.
And if we're together, then it couldn't possibly be anything else.
Ama burada üç makale yayınlamışım ve karşılığında hiçbir şey yok.
But here I am, three published papers, and nothing to show for it.
Kuramım bunu göz ardı ediyor. Ayrıca kütle çekimi hakkında hiçbir şey söylemiyor.
The theory disregards that entirely and it says nothing at all about gravity.
Endişe etmen gerekmez çünkü hiçbir şey sana zarar veremez işte.
You don't have to worry,'cause nothin'hurts you, you know?
Hiçbir şey görmüyorum.
I don't see anything.
Evet, kızdım. Hiçbir şey söylemediğine kızdım.
Yes, I'm mad... mad that you didn't say anything.
Dediğin gibi onda hiçbir şey yok.
Like you said, there's nothing on it.
Parmak izi yok, kimlik yok, hiçbir şey yok.
No prints, no IDs, nothing.
Hiçbir şey, ölü beyaz bir kız gibi kariyere yardımcı olmuyor.
Nothing like a dead white schoolgirl to advance a few careers.
Kirli oynadım, kızı ifşa ettim ve hiçbir şey elde edemedim.
I played dirty... I exposed that poor girl, and I got nothing.
Hiçbir şey.
Nothing.
Pullings'le ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
I know nothing about Pullings.
Delil bulmadığımız sürece, hiçbir şey kanıtlayamayız.
Unless we find Pullings, there's nothing we can prove.
Kayaktan hiçbir şey anlamaz.
He knows sod-all about ski jumping.
İpucunu takip ettim, hiçbir şey bulamadım.
Look, I followed your lead. I found nothing.
Savcılık sana zarar verecek hiçbir şey yapamaz.
Then there is nothing the prosecution can do to hurt you.
Hiçbir şey yapmadan duramam.
I can't just do nothing.
Mantıklı hiçbir şey söylemedi.
Nothing that made any sense. She's crazy.
Şuracıkta. - Ben hiçbir şey yapmadım.
I didn't do anything.
Hiçbir şey yapamaz, çünkü A : Kimse umursamıyor. Ve B :
She can't do anything about it, because A : nobody cares and B : she can't connect it to the girl.
Hiçbir şey.
None.
- Hiçbir şey.
Nothing.
Senin hiçbir şey yapmadığını biliyor.
She knows you didn't do anything.
Özür dileyecek hiçbir şey yapmadın, tamam?
You have nothing to be sorry about, okay?
Hiçbir şey yok.
Nothing.
Orada hiçbir şey yok.
There's nothing in there.
Hiçbir şey görmedim.
I didn't see anything.
hiçbir şey 4260
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96