Hiçbir şey bulamadım Çeviri İngilizce
446 parallel translation
Hiçbir şey bulamadım.
I couldn't find anything.
Ölüm nedenine ilişkin, hiçbir şey bulamadım.
The cause of death, I not find nothing.
Evet, Müfettiş, fakat üzerinde hiçbir şey bulamadım.
Yes, Inspector but there's not a thing on him.
Hiçbir şey bulamadım.
I didn't find out a thing.
Orada kendime uygun hiçbir şey bulamadım.
I couldn't find anything that suited me.
- Hayır, hiçbir şey bulamadım.
Find anything? No, not a thing.
Ben hiç bir yerde, hiçbir şey bulamadım.
I've found nothing, anywhere.
Hiçbir şey bulamadım.
Nothing.
Araştırdığımda hiçbir şey bulamadım.
I couldn't find any literature on the disease.
- Hiçbir şey bulamadım.
- I can't find a thing.
- Hiçbir şey bulamadım.
I couldn't find anything!
Hiçbir şey bulamadım.
Absolutely nothing.
Shinshu'dayken bütün param bitti ve yiyecek hiçbir şey bulamadım.
I'd run out of money in Shinshu and hadn't had anything to eat.
- Ben Faina, hiçbir şey bulamadım.
- This is Faina, I couldn't find out anything.
Biraz araştırma yaptım ama hiçbir şey bulamadım.
I've done some research, but didn't find anything.
Bay Karaağaç mini etek giymemi hoş karşılamıyor ama şehre gelirken bundan başka giyecek hiçbir şey bulamadım.
Mr. Blacktree disapproves of my miniskirt... but it was the only thing I had to come to the city with.
Hiçbir şey bulamadım.
And nothing.
Bay Bond'un kaçışıyla ilgili hiçbir şey bulamadım.
I find nothing remotely amusing about Mr. Bond's escape.
Fakat, daha önce de söylediğim gibi, hiçbir şey bulamadım.
But as I told you before, I found nothing.
Hiçbir şey bulamadım.
Nothing I could detect.
Hiçbir şey bulamadım.
Couldn't find anything in the clip file at all.
Ben Beck, sahil yolunu kontrol ettim, hiçbir şey bulamadım.
- We checked the beach road.
- Sarah'la ilgili araştırma yaptım ama hiçbir şey bulamadım.
- We're going to see them then.
Hiçbir şey bulamadım.
I couldn't find nothing outside. No blood, nothing.
Hiçbir şey bulamadım.
I'd found nothing. So I was
Herr Komiser, hiçbir şey bulamadım.
Commissioner, I haven't found anything.
Bilmiyorum, milyon kere düşündüm ama hiçbir şey bulamadım.
I thought about it a million times and I came up with nothing.
Hiçbir şey bulamadım. Üzgünüm.
I couldn't come up with anything.
Hiçbir şey bulamadım.
I've got nothing.
Hiçbir şey bulamadım.
I've come up with nothing.
- Bir şey mi var? - Hiçbir şey bulamadım.
- Nothing can be found.
Hiçbir şey bulamadım.
I can't shift a thing.
Hayır, ilgimi çeken şey hiçbir şey bulamadım.
No, it's what I haven't found that interests me.
lslık çaldım, 300 kez adını haykırdım ama orada meleyen kuzulardan başka hiçbir şey bulamadım. "
I gave a whistle and three hundred cries to you, and I found nothing there but a bleating lamb.
Yine de hiçbir şey bulamadım.
Yet I found nothing wrong.
Hiçbir şey bulamadım.
- Yeah, no, I-I-I've heard nothing.
- İyi gidiyor mu? - Hayır. Anlam ifade eden hiçbir şey bulamadım.
But other people that I asked, also always started talking about Zumtobel right away.
Ben hiçbir şey bulamadım.
I didn't find a thing. Go figure.
Babama hediye almak istedim, ama hiçbir şey bulamadım.
I wanted to buy my father some gifts but I couldn't find anything.
Hiçbir şey bulamadım.
- Didn't find a thing.
Hiçbir şey bulamadım, her zamanki gibi.
I found nothing, as usual.
Hiçbir şey bulamadın mı?
No find out something?
Tüm hayatım boyunca bir başlangıç arayışındaydım fakat bir yol bulamadım yani hiçbir şey başaramadım.
All this time I have... I have tried to make a beginning but I can find no ways so nothing is done.
Hiçbir şey bulamadı.
- I'm glad. - Would you have a cup of tea?
- Hiçbir şey bulamadınız mı?
Find anything at all?
Köprünün ilk ortaya çıktığı yeri taradım. Ama radarlarım hiçbir şey bulamadı.
I've scanned the area where the bridge first appeared, but my readouts came up zero.
Sanırım mucize talep eden bir insan değilim... fakat hiçbir şey bulamadınız.
I think I am not a man who demands the miraculous... but you have discovered nothing.
Şehirdeki bütün trafik kameralarını tarıyorum. - Hiçbir şey bulamadım.
- I got nothing.
Aklımıza gelen her nedeni araştırdık ama hiçbir şey, komaları açıklayabilecek hiçbir şey bulamadık.
We have investigated every cause we can imagine and found nothing, nothing to explain these comas.
Güverte 7'yi 3 güvenlik ekibine araştırttım ve hiçbir şey bulamadılar.
Security has searched deck seven. They found nothing.
Hiçbir şey bulamadınız mı?
You found nothing?
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25