English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Kaz

Kaz Çeviri İngilizce

15,551 parallel translation
Tünel kazıcılarına ne diyorsun?
- What about your clay kickers?
Çukurun kazılmasına izin vermen karşılığında 5 bin sterlin alacaksın.
And for allowing the hole to be dug, you will get £ 5,000.
- Kaz sensin.
You're the goose. No.
Kaz! Kaz!
Goose!
Kaz!
Goose! Goose!
- Kaz olmuyor.
He's not being the goose.
- Kaz olmanızı.
Be the goose.
Kazıkladım seni. Sonra görüşürüz, enayi!
See you later, sucker!
- Kaz yumurtasının üzerine böyle...
- I laid a goose egg on this...
Bir asker görevinin adını beynine kazır.
A soldier's mission is scarred on his brain.
Chubby Checker'ın kusmuğunu tuvalet kabininden kazımaya çalışın bakalım.
Try scraping Chubby Checker's vomit off the inside of a toilet stall.
Onlara kazık atmaya çalıştığın için özür dile.
You apologize your ass off for trying to fuck them over.
Yani dünya üzerinde benim Boğa John İngiliz grubumun kaz gibi yürüyen kana susamış Hanslara satılmasını içeren herhangi bir ihtimal olamaz.
So there's no scenario on this bloody Earth where my band, a proud John Bull fucking British band, is gonna be sold out to a bunch of goose-stepping, bloodthirsty fucking Huns.
Bize kazık atmış.
He screwed us.
Peki neden bana kazık atıyorsun?
Then... why are you cheating?
- Kazık mı?
Cheating?
Tırnaklarımı kazıyarak buralara gelsem de her şeyini tehlikeye atarak bana sıcak bir palto getiren o çocuğu unutamadım.
And built all this from scratch. But away from my country. I couldn't forget that boy who risked it all to bring me a warm coat.
- Kaz çok güzeldi.
- The goose was very good.
; Bu grevin en zor kısmı, Her iki tarafta kazığı oynatacak.
It's the hardest part of any strike, when both sides are dug in and neither side's gonna budge.
Kazıklayalım şu götü, hadi alışverişe gidelim.
- So, fuck this asshole, let's go shopping.
Çukur kazıp gömüyor musunuz?
Do you bury them in a pit back there?
Bir grup meslektaşımla birlikte Kandar kalıntılarında kazı yapmaya başlayalı birkaç yıl oldu.
... a number of years now since I began excavating the ruins of Kandar, with a group of my colleagues.
Hadi be, kazıdığımı sanıyordum.
Dang, man, I thought I scratched that off.
Bu makale, Jennings'in Megiddo yakınlarındaki arkeolojik bir kazıda öldüğünü söylüyor.
This article says Jennings died near Megiddo... an archaeological site in Israel.
Kazı, Carl Bugenhagen adlı ünlü bir İncil alimi tarafından yönetiliyormuş.
The excavation was run by... Carl Bugenhagen, a renowned biblical scholar.
Ama bir kaz olduğu düşünülüyor.
I assumed it was an accident.
Bir kazığa bağlanıp yakılmış.
The pig was burnt at the stake.
Biliyorum. Ama eşeği sağlam kazığa bağlıyorum biliyorsun.
I know, but, you know, better safe than sorry.
Karaciğer, Fransız turtasındaki kaz gibi şişiyor.
Liver swells up like a goose in a French crate.
Üzerine bir şeyler kazı.
Carve something in it.
Tekrar geçtiğinde ağaca kazıdığın... -... yazı orada olmayacak.
Next time you go through, that carving won't be there.
Çok kazık biliyorum ama kullanırken büyük fark yaratıyor.
I know it seems like a scam, but it makes a huge difference.
Tırnaklarınla kazıyarak gelmişsin bu noktaya, hoşuma gitti.
Pulled yourself up by your bootstraps. I like that.
Kral büyücülükle uğraşanların kökünü Paris'ten kazımak için bir mücadele içinde.
The king is on a crusade to root out practitioners of the black arts from Paris.
Fahiş bir fiyat talep ederek bizi kazılamaya çalışacağı konusunda sizi uyarmıştım.
_
Gırtlağı aşağı kazıyın. Evet!
Throat, down scrape, aye.
- Dibine kadar kazıdın mı Frank?
You getting in there deep, Frank?
Kuzeybatı tüneli kazısı tamamlandı.
Excavation of the northwest tunnel is complete.
Kaz tüyü yastıklar, oda servisi, Sheraton'da herşey dahil.
Mint on the pillow, turndown service, all things available at the Sheraton.
En büyük başarısı, bir uçağın tuvaletinde kapalı spermi kazıyarak evli bir adamdan çocuk sahibi olan aptal köylü bir kızım sadece.
I'm just a dumb country girl whose greatest accomplishment is getting pregnant with a married man's child after scraping his sperm off an airplane toilet.
Hollandalılar kazıklanmışa benziyor.
Sounds like it's the Dutch who got screwed.
Yüzümü bilinçaltına kazıyorum.
Just want to plant the seed.
O ten ki sonsuza dek yanımda olman için şiirimizi kazıyacağım üstüne.
The skin that I will carve our poetry into so you will be with me for ever.
Güvende olmak ve ısınmak için toprağı kazıp içine girmeliydim.
that I should dig down into the earth to hide, to feel safe and warm.
İnsanların birbirine nasıI kazık attığını biliyor musun?
And have you noticed that people are fucking insane?
- Çoğunlukla çit kazıkları.
Fence pegs, mostly.
- Çit kazığı demek.
- Fence pegs?
Bu eski efsanelerde yaratıkların hep belli bir tür aletle yok edilmesi gerekiyor. Gümüş kurşun, ahşap kazık. Belli ki atalarımızda iktidarsızlık saplantısı varmış.
In these old fairy tales, the monster must always be destroyed by some form of penetration... a silver bullet, a wooden stake... obviously, our ancestors were as obsessed with impotency as we are, eh?
Sanki onun beni anlamaya çalışması, kendisiyle ilgili düşündüğü her şeyin kuyusunu kazıyor.
It's like him trying to understand me undermines everything he thinks about himself, so...
Kaz!
Goose!
- Bize kazık attılar.
... We were tricked.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]