Kesin Çeviri İngilizce
40,391 parallel translation
Çocuklar, kesin şunué
Boys, shut up!
Evet, diğer veliler beni önemsemedi, bu yüzden dün gece onlara kesin cümlelerle hatırlatmak zorunda kaldım.
Yeah, the other parents were blowing me off, so I had to hit them with a sharply worded reminder last night.
Kesin üstünüzde silah arayacaktır, o yüzden silahsız girmeniz lazım, tamam mı?
I guarantee you he's gonna check you for weapons, so I need you to go in there unarmed, all right?
İyi olmadığın kesin.
It's clear that you're not.
O yatak odası çok şeye tanıklık etmiştir ama aralarında iyi bir gece uykusu olmadığı kesin.
I'm sure that bedroom's seen a lot of things, but I don't think a good night's sleep is one of them.
Amaca dair fikrimiz var ama kesin bir şey yok.
We have ideas about motives, but nothing solid, sir.
Babamın kim olduğu kesin olarak belli değil yani?
So... So you don't know for sure who my dad is.
Orası kesin.
Damn right.
Seçim kabinlerinin güvenliğinden de kesin olarak emin olamıyoruz.
We can't say with absolute certainty that the polling stations will be safe.
- Benim oğlum olduğu kesin.
Wow. He's definitely my son.
Kesin bir cevap hem de.
A definitive one.
İster tecrübesizliğinden, ister geçirdiğimiz dönemden olsun yerinde fazla kalmayacağı kesin.
Whether it's his lack of experience or the times we're in... he won't last.
Kesin kanıt bulmalıyım ama elimdeki tek şey...
I need hard evidence against him, but the only evidence I have right now...
Tamam ama bu belge kesin delil sayılmaz.
Okay, but this document isn't exactly a smoking gun.
- Kesin bir şey değil, biliyorum ama en azından bir saat öncekine göre daha yakınım.
Yeah, I know it's not a smoking gun, but it puts us a hell of a lot closer than it did an hour ago.
Onunla pek anlaşamasak da deli olmadığı kesin.
The Congresswoman and I don't agree on much, but she's not crazy.
Hepimizin başını belaya sokmadan kesin şunu.
Knock it off before you get us all in trouble.
Sen ve Joan'a bir şey söylemeyecektim, çünkü hala kesin değil, ama sivil çalışanlar da ödül alabilecekler ve sizin de adınızı listede görmek istiyorum.
I wasn't gonna say anything to you and Joan because it still might not happen, but civilian employees are included in the award, and I want your names on the list.
Fakat rakipler birbirine denk ise sonuç kesin olmayabilir.
But if rivals are closely matched, the outcome can be uncertain.
Kesin zaman söyleyemem ama yakında.
I can't be exactly certain, but soon.
- Bu kesin ölüm demek. Hayır!
That's almost certain death.
Kesin olduğunu düşünüyordum, aldığın notlar da eksikti.
I thought it was rock-solid, and your notes were shorthanded...
- Kesin hatırlamışsındır.
I bet you do.
Her ne oluyorsa artık, burada olmadığı kesin.
Something isn't right. Well, whatever's happening, it's not happening out here.
Soy adının Grover olduğu kesin.
You're definitely a Grover.
- Kesin şunu.
Stop it.
Kesin şunu!
Stop fighting!
Kesin başı ağrıyordur.
I'll bet she has a headache.
Ama semptomlara bakarak kesin bir hastalık gibi duruyor.
But based on her symptoms... it does sound similar to a certain disease.
Oradadır kesin.
They should all be there.
# Kesin "benim adım Mark" der #
* I bet he'd say "My name is Mark" *
Claire'i de bu tatil merkezine götür kesin.
Oh, we're great. You should really take claire to this resort.
- Kesin şunu.
Oh, wait, stop that.
- Siz kesin.
You stop that.
Kesin.
You bet.
Kesin yapmam lazım değil mi?
I totally should, right?
Ama kesin olan şu ki, Bunu sen istedin.
But, at a certain point, you asked for it.
Yvette'in büyük bir para anlaşması yapması bir olasılıktan kesin bir şeye dönüştü.
A big cash settlement for Yvette went from being a long shot to a sure thing.
Hey, hey, kesin!
Hey, hey, stop it!
Burada olduğumu kesin biliyor.
It definitely knows that I'm here.
- Hmm. Artık resmen kesin.
So it's official.
Kim kesin olarak bilebilir?
Who can say for sure?
- Ben birini kesin biliyorum.
- I know of one for sure.
Bunu kesin olarak öğrenmeliyiz.
We need to find out for certain.
Kesin şunu.
( GROWLS ) Stop it.
Kesin olan bir şey var.
THOR :
Ama bunu kesin olarak bilemezsin.
But you don't know that.
Orası kesin.
This much is certain.
Kaybolmadığı kesin olan biri hakkında konuşarak çok zaman kaybediyoruz, çünkü gerçekten kayıp olan biri var ve muhtemelen dışarıda bir yerlerde tehlikede.
Okay, guys, we're spending a lot of time talking about someone we're pretty sure is not missing, while someone we know is missing is out there and possibly in danger.
Orası kesin, İmparator.
Without question, Emperor.
Tamam ama kesin imzalayacaksın, değil mi? - Kesin, söz.
Okay, but, uh...
kesinlikle 5985
kesin mi 31
kesinlikle evet 36
kesinlikle katılıyorum 22
kesinlikle o 21
kesinlikle öyle 374
kesin öyledir 33
kesinlikle yok 77
kesin değil 26
kesinlikle var 22
kesin mi 31
kesinlikle evet 36
kesinlikle katılıyorum 22
kesinlikle o 21
kesinlikle öyle 374
kesin öyledir 33
kesinlikle yok 77
kesin değil 26
kesinlikle var 22