Kilitli değil Çeviri İngilizce
286 parallel translation
Kapı kilitli değil.
It's unlocked.
Kilitli değil.
Cupboard's not locked.
Bu sandık kilitli değil.
Well this trunk's not locked.
Kilitli değil.
It ain't even locked.
- Kilitli değil.
- It's unlocked.
Kilitli değil.
It's not locked.
Kapı kilitli değil.
The door's unlocked.
- Kilitli değil.
- It's not locked.
- Bu kapı kilitli değil.
- This door isn't locked. Isn't it?
Kapı kilitli değil.
The door's not locked.
Birileri gelecek bu yüzden, kapı kilitli değil de.
Somebody's coming. That's why the door was unlocked.
Kompartımanlar kilitli değil.
The compartments aren't locked.
Girin, kapı kilitli değil.
Come in, it ain't locked.
- Benim odam kilitli değil.
- My room's open.
Senin bodrumunda yarım zekalı bir şey kilitli değil ve merak edecek bir karın da yok.
You have no halfwitted thing locked in your attic... and no woman to worry about, either.
Kilitli değil ki.
It's not locked.
- Orası kilitli değil mi?
- Are they unlocked?
Her ikisi de kilitli değil.
Both were unlocked.
Girin, kapı kilitli değil.
Come in. The door's not locked.
- Kilitli değil, efendim.
- It's not locked, sir.
kapı kilitli değil, lütfen içeri girin!
The dooris notlocked, please come in!
Kilitli değil!
You have to push it.
En azından beynim kilitli değil!
At least I don't have lock-brain!
Kapı kilitli değil...
The door was not...
Hey Norm, araban kilitli değil.
Hey, Norm, your car's unlocked.
- Kilitli değil miydi?
- Unlocked?
Kapı kilitli değil.
Come on in, it ain't locked.
- Niye sandığın kilitli değil?
- Why is your footlocker unlocked?
Kapılar kilitli değil.
This is it. The doors are unlocked.
Kilitli değil miydi?
Not locked?
- Kilitli değil.
- Now it is not locked.
Şu anda kilitli değil.
It's not locked now.
Kilitli değil.
It's unlocked.
Elbette kilitli değil.
Of course it's unlocked.
Kapı kilitli değil.
Door's unlocked.
Kilitli değil.
It's open.
Kilitli değil.
It is not locked.
Bu arada, geceleri kapını hep kilitli tutuyorsun değil mi?
By the way, you always keep your door bolted at night, don't you?
- Kapı kilitli, eminsin değil mi?
- Are you sure that door's locked?
Ancak, kilitli olan her ne ise, istediğim o değil.
But whatever it is that's locked away, I don't want it.
Tora, arka kapının kilitli olduğundan eminsin değil mi?
Otora, you made sure the back gate is locked, didn't you?
- Kilitli kapılar zorlanabilir, böylece mabedin içine saf hava dolabilir, bunlar benim değil, Sollomon'un sözleri.
Locked doors can be forced, so that pure air may circulate through the temple. Not my words. Solomon's.
Kendin aç, kilitli bile değil.
Open it yourself, it ain't even locked.
- Kilitli, değil mi?
- It's locked though, isn't it?
Amına koyayım, kilitli bile değil.
Hell, the damn thing ain't even locked.
Mahzende bulunduğumuz günü anımsarsın, sürekli, biri burada kilitli kalırsa, dışarı çıkması mümkün değil, deyip durdum.
You remember the day when we were in the vault and I kept saying if somebody got locked in, there'd be no way to get out?
Anahtar bende değil, kapı da kilitli.
I don't have that key, it's locked.
Kapı kilitli bu yüzden kaçması mümkün değil.
Lock the door so he can't get away.
Gidip her yer kilitli mi diye bakmaya gidiyorsun değil mi?
YOU WANT TO SEE IF I LOCKED UP EVERYTHING.
Wu, Büyük usta içeride kilitli mi, değil mi? ne düşünüyorsun?
Do you think your Head Chief, Wu, is locked inside or not?
- Kilitli değil.
IT NEVER IS.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56