Korkarım değil Çeviri İngilizce
875 parallel translation
Korkarım değil.
I'm afraid not.
Korkarım değil, madam.
I'm afraid not, madam.
- Korkarım değil.
- I'm afraid it isn't.
- Korkarım değil.
- No, I'm afraid not.
- Hayır, korkarım değil.
- No, I'm afraid not.
korkarım değil, bay Bush.
I'm afraid not, Mr. Bush.
Korkarım kıyafetim pek tekmelemeye ve bağırmaya uygun değil.
I'm afraid I'm not exactly dressed for kicking and cussing.
Korkarım mümkün değil.
I'm afraid that possibly I can't.
Pek değil. Ama korkarım seninle yetinmek zorunda kalacağız.
Well, not exactly, but I'm afraid you'll do.
Korkarım bu gece 11'de kalkan ekspres dışında Visegrad'a giden bir tren bulmanız mümkün değil.
I'm afraid it is impossible to get a train out of Visegrad until the express goes through at 11 : 00 tonight.
Çok yazık, korkarım bu mümkün değil.
Well, that's a pity, because I'm afraid it can't be done.
Korkarım o sırada diğerlerini değil, kendimi düşünüyordum.
Well, I'm afraid I wasn't thinking of anybody but myself just then.
Korkarım öyle değil, doktor.
I'm afraid not, doctor.
Korkarım ki gerçekte bunu yapabilmen o kadar da basit değil.
I'm afraid facts are against you doing it as easy as that.
Korkarım ki orada değil.
I'm afraid she isn't.
Hayır, korkarım, değil.
No, I'm afraid it isn't.
Teğmen korkarım intihar kuramı çok inanılır değil.
Lieutenant, I'm afraid the suicide theory doesn't quite stand up.
Burası senin evin değil ve korkarım burada kalamazsınız.
This is not your home, and I'm afraid you can't stay here.
Korkarım bu iğne pek sağlam değil.
I'm afraid the pin is not very strong.
- Korkarım bu mümkün değil.
- I'm afraid that's impossible.
Korkarım, çok fazla değil.
Not many, I'm afraid.
Açıklamalar sonraya ertelenebilir, şu anda bir sorunla karşı karşıyayız. Korkarım bu sorun üstesinden gelinebilecek gibi değil.
Explanations will have to wait until later, at the moment we're faced with a problem, which I fear, is insurmountable.
Bu uzun bir hikaye ve korkarım ki, pek de hoş bir hikaye değil.
It's a long story... and, I'm afraid, not a very pleasant one.
Korkarım onların hepsi sığır değil, Helen canım, bazen, seni bazı konularda yeterince eğitemediğimi düşünüyorum.
I'm afraid they're not all cows, Helen. Sometimes, my dear, I think... that I didn't bring you up properly.
Korkarım çok soğuk değil!
I'm afraid it's not very cool.
Korkarım bu pek mümkün değil.
I'm afraid that will be difficult.
Korkarım bu yaşlı böbrekler kasaplık işini kaldıracak güçte değil.
I'm afraid these old kidneys wouldn't take a very good vulcanizing job.
Korkarım şu an tüm bunların yeri ve zamanı değil.
Look, Mrs. Stevenson, I'm afraid this is not quite the time... or the place to go into all that.
Korkarım ki bu mümkün değil. Anlarsınız...
Oh, I'm afraid that's impossible.
Korkarım bu ev sizin alışkın olduğunuz evlerden değil.
I'm afraid this house isn't like the houses you're used to.
- Senin için geç değil. # - Korkarım bundan sonra geç olacak.
- I'm afraid it will be from now on.
- Korkarım ki, haberler pek iyi değil.
- Not very good news, I'm afraid.
- Korkarım ki, benim ırkım öğrenmiş değil.
I'm afraid my people haven't.
Korkarım henüz değil.
I'm afraid not yet.
Korkarım nitelikleriniz oraya pek uygun değil.
I'm afraid this hardly suits your qualifications.
Korkarım bu mümkün değil.
I'm afraid it's quite impossible.
Korkarım ki bu sürgün demek ama istediğin bu değil mi? - Evet.
It means exile, I'm afraid but that's what you wanted, isn't it?
Korkarım o kadar basit değil. Pek çok koşul var.
On the contrary, there are my conditions.
Korkarım, çok değil.
Not very much, I'm afraid.
Korkarım, kendi dilimde bildiğim sözcükler ve beynim kendimi ifade etmek için yeterli değil.
Even in my own language my brain and my words could not say it, I'm afraid
- Korkarım bu mümkün değil.
I'm afraid that's out of the question.
Ama... şey, benim uçak çok büyük bir şey değil ve korkarım, çok konforlu olmayacak.
But, well, my plane is not a large one... and, well, I'm afraid it would be most uncomfortable.
Korkarım ki pek iyi değil.
Not very good, I'm afraid.
- Korkarım şu anda müsait değil sabahlığın.
- It's occupied, I'm afraid.
Korkarım bu mümkün değil.
I'm afraid that isn't possible.
Üzgünüm Bayan Webster, korkarım ki değil.
I'm sorry, Miss Webster, but I'm afraid it's not.
Korkarım bu yeterli değil.
I'm afraid it isn't enough.
Olması gereken kadar sıcak değil korkarım ki.
I'm afraid it's not as hot as it could be.
Korkarım ki bu iyi bir fikir değil.
Well, I'm afraid that wouldn't be practical.
Ona doğru gittim, çok hızlı değil, korkarım.
I went toward it, not very fast, I'm afraid.
Korkarım şok etkisi pek kuvvetli değil.
I'm afraid the shock value isn't worth very much.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değil mi ya 25