English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Kurallar

Kurallar Çeviri İngilizce

19,492 parallel translation
Sadece kuralların değiştiğini bilmenizi istiyorum.
I just have to let you know that the rules have changed.
Kuralları çiğnemek için biraz tazesin izci.
I mean, you're a little green to be tearing up the rulebook, Scout.
İrlandalı biri bile oyunu kurallarına göre oynamayı bilir.
Well, even an Irishman understands fair play.
Kurallar onları güvende tutar.
The rules will keep them safe.
Kurallar bu şekilde.
Those are the rules.
... kurallar Sağlık Bakanlığı tarafından konuluyor.
... these rules laid out by the CDC.
- Kuralları çiğneyen sensin.
- You're the one who broke the law.
Sanırım, görgü kuralların için sana teşekkür etmeliyim.
I suppose I should thank you for your good manners.
- Hayır. - Birbirimize değil de onlara ait olduğumuzu hatırlatan kurallarıyla evlenmeyelim.
Won't let us marry under their laws... to remind us we belong to them, not each other.
Bu adi gelenek Tanrı'nın kurallarına ve doğaya apaçık baş kaldırmakta ve insanoğlunun vazgeçilmez haklarını ihlal etmektedir.
This base custom, so evidently contrary to the laws of God, violates the natural and unalienable rights of mankind.
- Biraz kuralları çiğnesen ölmezsin demek istiyorum.
Ay, I'm just saying it wouldn't kill you to break some rules.
Ben de kuralları çiğniyorum.
I break the rules.
Annemle babamın tek bir kuralı vardı, bizim için kuralların en büyüğüydü.
And our parents had one rule, it was the granddaddy rule of them all.
Kuralları takip etmeliyiz ve her şey yoluna...
Follow the rules, and everything will be f...
İzlemen gerek bütün kuralları açıklıyorlar.
They're broadcasting all the rules that you need to follow.
- Kuralları takip edip uyumaya gidiyorum.
I'm following the rules and going to bed.
Kuralları izler ve izole kalırsak iyi olacağımızı söylüyor.
He says if we follow the rules and stay isolated, we'll be fine.
Kurallar böyle.
Those are the rules.
Eğer kuralları çiğnersem her şey tepetaklak gider.
I break the rules as much as once and this all goes to hell.
Bak, kuralları biliyorsunuz.
Look, you know what the rules are.
Bir şey, umuda benzeyen herhangi bir şey, o insanların, bizi buraya tıkan doktorların, güvenmemiz gereken kişilerin, kurallarına uyduğumuz insanların bize yalan söylememesi.
Something, anything, resembling hope that the people, the doctors who trapped us here, who we're supposed to trust, whose rules we're following, aren't liars.
Kurallarımızı biliyorsun.
You know our rules.
Kurallarımız mı?
Our rules?
Normalde, yemeğe çıkmak için ısrar ederdim, içki falan içelim derdim, ama sen benim kurallarımı hep alt üst ediyorsun, öğlen yemeğine ne dersin?
Normally, I'd push for, uh, you know, dinner, large amounts of alcohol, but you seem to be breaking all my rules, so how about lunch?
Mary'i o şekilde tutmam falan, bütün kuralları çiğnedim.
Holding Mary like that, I broke every single rule.
Benim kaçış planım, benim kurallarım.
It's my escape plan, my rules.
Konuyu bu sabah Başsavcı ile konuştum ve Kraliyet Evlilikleri Yasası'nın kurallarının aşılmasının oldukça güç olduğunu söyledi.
I discussed the matter this morning with the Attorney General and he advised that there was no easy way around the governing rules of the Royal Marriages Act.
Philip'le evlenirken dinî kuralları çiğneyip Kilise'yi karşıma almıyordum.
In marrying Philip, I wasn't violating the scriptures or offending the Church.
Grimaud ile ahlâk kurallarımızla, kendi kurallarımızla savaştık.
We've fought Grimaud by our code of honour, our rules.
Ama fotografik kimlik belirlemenin sıkı kuralları vardır.
I'm sorry, Joe, but there are strict rules on photographic identification.
Kuralları çiğnemeniz gereken bir zaman varsa, o da budur.
If there was ever a time to break the rules, this is it.
Kum güreşinin kurallarını biliyor musun?
Do you know the rules of mud-wrestling?
Benim evim, benim kurallarım.
My house, my rules.
Özgür sevginin kuralları bu Frankie.
Well, them's the rules of free love, Frankie.
Şartlı tahliye kurallarını ihlal ettiği için şu an gözaltında tutulduğunu biliyorsun, değil mi?
You know we have him in custody for parole violation right now, don't you?
Burada kurallar var Damian.
We have rules, Damian.
Kurallar böyle.
It's department policy.
25 yıl önce, bir adam Abuddin'i Allah'ın kurallarından uzaklaştırdı.
25 years ago, Abuddin turned away from God's law towards man's.
Kuralları biliyorum.
I know the rules.
Kuralları çiğneyemem.
I can't play fast and loose with the rules.
Bende kuralları çiğneyen bir tip izlenimi bırakmıyorsun.
You don't strike me as the sort to break the rules.
Endişelendiğin, bir arkadaşının sağlık durumuysa OPR kuralları bu konuda kesindir.
Look, if it's a friend you're worried about medically, OPR's guidelines are very clear.
♪ Ve birdaha onların kurallarına ihtiyacımız olmayacak ♪
♪ And we'll never need their rules ♪
Kuralları ben koymadım.
I didn't make up the rules.
Yardımımıza ihtiyacınız olduğunda Aşağı Dünyalı'lar için olan kuralların birden geçersiz olması çok tuhaf.
Funny how those rules for Downworlders stop being such a big deal when you need our help.
Kuralları anladın.
You're getting this.
" Entropinin sürekli artmasının evrenin temel kurallarından biri olması gibi...
Reid : "Just as the constant increase of entropy " is the basic law of the universe,
"... entropiye karşı mücadele etmek de yaşamın temel kurallarından biridir. "
"so it is the basic law of life to struggle against entropy."
Kilise olarak, sır tutmayla ilgili katı kurallarımız vardır.
In the clergy we have very strict rules about keeping secrets.
Kuralların ne olduğuna pek emin olamadım.
I wasn't quite sure what the rules were.
Bu kurallar sizi korumak için konuldu.
... for your protection.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]