Ne satıyorsun Çeviri İngilizce
188 parallel translation
Dükkanında ne satıyorsun? Kitap.
- What do you sell in your shop?
# Ne satıyorsun böyle #
~ What have you to sell ~
Ne satıyorsun?
What are you trying to sell?
Pekala dostum, ne satıyorsun ve adı ne?
Okay, buster, what are you selling, and what's her name?
Ne satıyorsun, fırça mı, dergi mi?
What's your racket, buddy, brushes or magazines?
- Ne satıyorsun?
- Selling what?
- Ne satıyorsun o zaman?
- Well, then what are you selling?
Sen ne satıyorsun?
What are you selling?
Ve gerçekten ne satıyorsun?
And what do you really sell?
Bugün ne satıyorsun, Lew, oyuncak mı?
What are you Selling today, lou? Toys, lou?
" Bugün ne satıyorsun?
" What are you sellin'today?
Sen ne satıyorsun, Bay Sacco?
And what do you sell, Mr. Sacco?
Ne satıyorsun?
What you peddling?
Başka ne satıyorsun?
What else do you got to sell?
Ne satıyorsun, Katie?
Katie, what are you selling?
Kendisi 18 aydır benim müşterim. - Ne satıyorsun?
He's been a client of mine for 18 months now.
Ne satıyorsun?
What are you selling here?
- Ne satıyorsun?
- What do you sell?
- Başka ne satıyorsun?
What else are you selling?
Bu arada sen ne satıyorsun?
What do you sell, anyway?
Hey, ne satıyorsun yani sen?
Say... what you selling?
Ne satıyorsun?
/ Yeah. Selling what?
- Ne satıyorsun?
- What are you selling?
Ne satıyorsun?
What do you sell?
Şu an ne satıyorsun?
You're selling what now?
- Ne satıyorsun dostum?
- You like my sales pitch? - Not bad, man.
Şimdi ne satıyorsun?
What are you selling now?
- Bu sokakta ne satıyorsun?
- What do you got on the street?
- Ne satıyorsun? Çorba mı, eşek sidiği mi?
- Are you selling soup or donkey piss?
Ne satıyorsun?
What are you selling?
Ne satıyorsun?
What?
Ne satıyorsun, babalık?
WHAT DO YOU GOT, POP?
Ne tür mücevher satıyorsun sen?
What kind of jewellery are you sellin'?
- Evet, ne satıyorsun Brisbane?
- What's the pitch, Brisbane?
Ne yapıyorsun sen? Böyle bakışa bakışa saçma sapan şeyler satıyorsun.
You don't know what you're selling and he doesn't know what he's buying.
- Hemen şimdi. Onları ne için satıyorsun?
All right, what are you selling them for?
Ne o, caka mı satıyorsun?
You third rate show-off.
Satışlarından ne kadar kazanıyorsun?
How much do you make off your sales?
Ne zamandır yerlilere silah satıyorsun?
How long have you been selling guns to the natives?
Ne satıyorsun?
You are American.
Ne zaman pis bir kulüpten içeri girsen kendini ucuza satıyorsun.
Every time you walk in those places, you're selling yourself cheap.
Ne zamandır araba satıyorsun?
How long have you been selling cars?
Ne sandın, pazardan sebze falan mı satın alıyorsun?
What you think it's like buying meat?
- Kendin için ne yapıyorsun Kızıl? - Trende satıcılık yapıyorum.
- So, what do you do for yourself?
Senin derdin ne? Gelmiş burada silah satıyorsun.
What's the matter with you, selling guns around here?
Daha elinde ne olduğunu bilmeden patentini alıp paketlemişsin. Şimdi de plastik çantalarda satıyorsun.
Before you even knew what you had, you patented it, and packaged it and slapped it on a plastic lunch box, now you're selling it.
Ne halt ettiğini sanıyorsun, ha? Herif uyuşturucu satıcısı!
What's the fucking score then, eh?
Ne demeye çalışıyorsun, sat 5'i geçti.
- What do you mean, it's five past.
- Ne zamandır satıyorsun?
- How long you been clocking?
Efrum, karının hiç bir şeyini satmayacaksan ne diye bir boşanma satışı yapıyorsun?
Efrum, if you're not selling anything of your wife's what the hell are you having a divorce sale for?
Ne cins satıyorsun?
What kind of shit are you peddling?