English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ N ] / Ne yazık ki

Ne yazık ki Çeviri İngilizce

10,184 parallel translation
Büyük çoğunluğumuz için hesap günü bugün gelseydi ne yazık ki kendimizi aksiyon dışında buluruz. Bütün iyi niyetimize karşın dünya bizsiz daha iyi bir yer değil.
For the vast majority of us, if reckoning were to come today, we'd find ourselves woefully short of action, that, despite our best intentions, the world is no better off with us in it.
Ne yazık ki senin için başka planlarım var.
It's a shame I have other plans for you. Ha-ha-ha! Huh?
Ne yazık ki hepimiz insanız.
And unfortunately, we're all human.
Ne yazık ki bu itiraf kanıtı yeterli olmaktan çıkardı.
Unfortunately, this admission will render the evidence inadmissible and Colby free of charges.
Ne yazık ki tek yemek kaynağı beni yemek olarak görüyor.
Unfortunately, the only source of food also thinks I'm food.
Ne yazık ki, haklı olup olmadıklarını öğrenecek kadar yaşamayacaklar.
That's a shame, they won't live to find out if they're right.
Ne yazık ki doktorlar, onun mizah anlayışını kurtaramadılar.
Unfortunately, doctors couldn't save her sense of humor.
Ne yazık ki, sadistlere hayır politikam var.
Unfortunately, I've got a "no sadist" policy.
Ne yazık ki seni herhangi bir şeyle suçlamak için burada değilim 20 sene önce dört Escarra askeri bir grup Honduraslı göçmeni katletmişti
Unfortunately, we're not here to accuse you of anything. 20 years ago, four Escarra soldiers massacred a group of Honduran immigrants.
Bu benim kontrolümde değil ne yazık ki.
I'm afraid that is out of my control.
Ne yazık ki bütçe kesintileri yüzünden sekreteri atmam gerekiyordu.
Unfortunately, due to budget cuts, I had to fire my secretary.
Ne yazık ki, gidiş biraz gecikti.
Unfortunately, my departure has been slightly delayed.
Ne yazık ki sonuçlar hiç mantıklı değil.
However, the results do not make sense.
Ne yazık ki bilgi akışı benim kadar hızlı değil.
Too bad the flow of information isn't as fast as I am.
Ne yazık ki sadece bizi ışınlamadı.
Unfortunately, it didn't teleport just us.
Ne yazık ki hayır.
No, unfortunately.
- Ne yazık ki hayır.
- Unfortunately.
- Ne yazık ki tiyatroya gitmeliyim.
I have to go the theatre, unfortunately.
- Ne yazık ki maaşımı ödemiyorsunuz.
But don't pay.
Ne yazık ki hayır.
Unfortunately not.
- Ne yazık ki zamanım yok.
Sadly, I do not have time.
Yok, biz bütün sabah boyunca evdeydik ne yazık ki.
No, we've been in all morning, I'm afraid.
Şef Nagata ile bir iletişim yokluğundayız ve diğerleriyle, Ne yazık ki onları ölü olarak farzetmeliyim.
In the absence of any further communication with Chief Nagata and the others, I must regrettably assume them to be deceased.
Ne yazık ki hamburger yapmıyoruz.
Oh, we don't... we don't make that. Pretzel.
Evet, ne yazık ki canımızın istediği her şeyi yapamıyoruz.
Well... Unfortunately, we can't just do whatever we want.
Ne yazık ki o sohbetimizi hatırlıyorum.
Unfortunately, I remember that conversation.
Ne yazık ki bilmem gerek, Elliot.
Unfortunately, I need to know, Elliot.
Excalibur'u bulamadım ne yazık ki. Ama sana daha acil bir konu için geldim.
No luck finding Excalibur, I'm afraid, but I'm coming to you with something far more urgent.
Ne yazık ki istediğinizi veremem ancak onun kadar iyi bir şeyden vazgeçmeye gönlüm razı olabilir tabi o eldiven için bir anlaşma yapmak istediğinizi farz edersek.
Sadly, I can't give you what you want, though I might be willing to part with the next best thing, assuming, of course, you're willing to make a deal for that gauntlet.
Kötü günler için kenara biraz mürekkepbalığı mürekkebi saklamıştım ama ne yazık ki Emma buldu.
I did have some squid ink set aside for a rainy day, but, uh, unfortunately... she found it.
Ne yazık ki Kral Fergus bana olan borcunu ödeyemeden önce öldü.
Unfortunately, King Fergus died before he could pay me what he owed.
Ne yazık ki aradığın şey bende değil.
Unfortunately, I don't have what you're looking for.
- Ne yazık ki elimizde çok az var ve geç kaldık.
Sadly, it was too little, too late.
Ne yazık ki çok huysuz.
Unfortunately, he's as ornery as one, too.
Ne yazık ki bu küçük dostumuz vahşi ayılar ya da ejderhaların dengi olamaz.
Unfortunately this little guy won't be a match for wild boars or dragons.
- Hem de karınla. Ne yazık ki hayaların olmadan olacak.
But you will be without your balls.
Ne yazık ki senin kehanetinde ne tür görüler bulunduğunu gösterdim.
Sadly, I've already shown you what visions of yours I've managed to divine.
Ne yazık ki, bu meta-insanların çoğu bu güçlerle yanlış yolu, karanlık yolu seçtiler.
Unfortunately, most of these meta-humans have chosen the wrong path with these powers, a dark path.
Ne yazık ki artık onu unutmalısın.
Yes, unfortunately, you must forget about her.
Ne yazık ki ailemizden birisi öldü.
We've had an unfortunate death in our family.
Ne yazık ki hepimizin canı tehlikede ama metin ol.
Well, sadly, we're all on the chopping block, but chin up.
Çoğu ne yazık ki öyle.
Most of them, tragically, yes.
Ne yazık ki, asistanın beni ağırlamayı reddetti.
Unfortunately, your assistant refused to accommodate me.
Ne yazık ki, bunu düzeltebilecek bir ameliyat prosedürü yok.
Unfortunately, there's no surgical procedure that can fix that.
Ne yazık ki evet.
Sadly, yes.
- Ne yazık ki gittiler efendim.
They've gone, I'm afraid, sir.
Ne yazık ki Makasçı giriş ve çıkışlarımızı kapatıyor.
I'm afraid the Cutter's blocking our way in and out of here.
Hayır, ne yazık ki bu işe yaramaz.
Huh. No, unfortunately, um, that won't work.
Ne yazık ki bunu şimdi konuşmaya zamanımız yok.
Unfortunately, we don't have time to discuss it now.
Ne yazık ki kuşkucu biriyim.
Unfortunately, I am cynical.
Ne yazık ki kaderde yokmuş.
Aw. Sadly, it was not meant to be.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]