Ona güven Çeviri İngilizce
306 parallel translation
Sana bu sadık rahibi gönderiyorum. Ona güven.
We send you this priest, who is devoted to us - have confidence in him.
Haydi, ona güven bakalım şimdi.
Well, all right. Depend on her now.
Ona güven duymaya çalıştık.
We've tried trusting him.
Ama lütfen ona güven.
But please trust her.
Ona güven, bu gibi durumlardan yararlanmasını bil.
Trust him to take advantage of a situation like this.
Onu filona alırsan, Cleve Saville'in filosuna, bu ona güven verip, olmak istediği kişi olmasına yardım edebilir.
If you'd pick him for your flight... Cleve Saville's flight, it might give him confidence... bring him closer to what he thinks he should be.
Bunun için ona güven.
Trust him to do it.
Ona güven verip ve onu onurlandırıyor.
Try to give him confidence and cheer him up.
- Ona güven, söyle bana bana sinsice yaklaşıp arkadaşlarımı ispiyonlatmaya çalışıyor.
- Trust him, you tell me, and he sneaks up on me and tries to get me to rat on my friends.
Sana bir sonrakini göstermesi için ona güven.
TRUST HIM TO SHOW YOU WHAT TO DO NEXT.
Ona güven olmaz.
- He can't be trusted
- Ona güven olmaz.
Much worse for him.
Bu ona güven verir.
It'll give her confidence.
Ona güven ; neyin doğru, neyin yanlış olduğunu en iyi o bilir.
Trust him ; he knows better than we what's right and what's wrong.
O zaman nasıl oluyor da ona güven gösterebiliyorsun?
So how come you figure you can trust him?
Ona güven ve sabır gösterdiler, bir o kadar da sevgi.
They showed trust and patience for him and love as well.
- Ona güven, Alex.
- Trust him, Alex.
Sam, kadının ondan hoşlandığını söylüyorsa, ona güven.
If Sam says she's hot for him, bank on it.
Ben ona güven verdim.
I give that guy my confidence.
Öne eğil. Ona güven.
Lean into it, trust it.
Ona güvenmiyorsan, bana güven.
You must trust me even if you don`t trust him!
- Eğer ona güven verebilirseniz...
- If you are able to reassure him...
Tam tersine, ona güven vermeye çalıştım.
On the contrary, I was careful to reassure her.
Biz ona güven oyu verdik.
We gave him a vote of confidence.
Ona güven olmaz.
You can never trust him.
Taktiklere başvuruyor ama, ona güven.
Trust him, although he's putting on moves.
Ona güven.
Trust him.
Ancak, bu size daha da fazla güven verir... çünkü kendinden eminse o zaman ona güvenebilirsiniz.
But, you know, this make you even more confidence... because if he's sure of hisself, then you know you can bank on it.
Dikkatli ol, ona güven me.
Be careful, don't trust him.
Eğer ona güven vermezsek kendimize nasıl güveneceğiz?
If we don't have confidence in her, how can we have confidence in ourselves?
- Ona güven!
- And behold!
Gel. Ona güven.
Come on, trust him.
Ona güven, birtanem, güven ona.
Trust him, sweetheart. Trust him.
Onu yanında taşı ve ona güven.
Keep it with you always.
Eksik olduğu mevzular ne olursa olsun, her zaman ona sonsuz güven duymuşumdur.
No matter what he lacks, I've always been able to trust him.
Her şeye kadir olana biraz daha güven duymalısın ya da işleri rayına oturtan neyse ona.
You've got to have more confidence in the Almighty... or whatever it is that makes the wheels go round.
Bu yüzden de o iki resmini sana getirdim ona biraz güven aşılamak için.
That's why I took those two to you... to give her confidence...
Olur, ona bir kutu güven yolla.
OK, send her a box of confidence.
- Ona güven.
- He knows what he's talking about.
En çok ihtiyacı olan motivasyonu ona Linda Fletcher vermiş, siz değil. Kendine güven.
It was Linda Fletcher, not you, who gave him what he needed most confidence in himself.
Ona ev, ilgi, güven verdim.
I gave her a home, affection, security.
Onunla oynuyor, ona sahte bir güven veriyorum.
I'm toying with him. I'm giving him a false sense of security.
Bana kalırsa ona çok gerçek bir güven veriyorsun Harry.
You're giving him a genuine sense of security.
Buda ona fazla güven verdi... ve en zor yerde buluşma ayarladı
That makes it possible for her... to get away from a well-nigh inescapable place
Güven ona.
[ BAND PLAYING "MOON RIVER" ]
Ona, onlara güven olmaz.
He, them, they're not to be trusted.
Güven ona, ve gece boyunca sarayı adımlamayı kes.
Trust him, and stop pacing through the palace all night long.
Ona telefon edeceğiz ve bir buluşma ayarlayacağız. Bu tanışma ve güven sağlama mevzularını halledeceğiz, tamam mı?
We'll get him on the phone and arrange a meeting so we can get through all this getting-to-know-you stuff, all right?
Patron ona tam bir güven duyar.
The Boss trusts him implicitly.
Aslında bu konuda ona çok güven verdim.
And I made him feel like he still can.
Konuşun onunla, güven verin ona.
Maybe you could both speak to him, make it more comfortable for him.
ona güvenmiyorum 75
ona güveniyorum 40
ona güvenebilirsin 26
ona güvenebiliriz 16
ona güveniyor musun 25
ona güvenme 21
güven 68
güvenlik 301
güveniyorum 32
güvenli 94
ona güveniyorum 40
ona güvenebilirsin 26
ona güvenebiliriz 16
ona güveniyor musun 25
ona güvenme 21
güven 68
güvenlik 301
güveniyorum 32
güvenli 94
güvende 82
güven bana 558
güvenli değil 43
güvenebilirsin 19
güvenilir 40
güvendesin 88
güvenin bana 41
güvenlik mi 20
güvenli bir yerde 23
güvenli mi 42
güven bana 558
güvenli değil 43
güvenebilirsin 19
güvenilir 40
güvendesin 88
güvenin bana 41
güvenlik mi 20
güvenli bir yerde 23
güvenli mi 42