Sayın bakan Çeviri İngilizce
798 parallel translation
Maliye ve Park etmekten sorumlu sayın Bakan!
The Honorable Secretary of Finance and Parking!
Sayın Bakan, Lütfen açıklamama izin verin.
Minister, please if I may explain.
- Günaydın Sayın Bakan!
- Morning, Minister.
Bunlar bize verildi, sayın bakan.
They are given to us, Monsieur Chancellor.
" Basitçe söylenirse, Sayın Bakan, taş bir duvara karşı duruyorum.
" In simple language, Mr. Secretary, I am up against a stone wall.
Affedersiniz, Sayın Bakanım diyecektim.
Sorry. I mean Mr. Minister.
Tebrikler Sayın Bakan.
Congratulations, Mr. Minister.
Sayın Bakan, New York'ta acil bir durumu bildirmem gerekiyor.
Mr. Secretary, I have to report an emergency situation in New York.
- Sayın Bakan, efendim.
- Mr. Secretary?
- Sayın bakan, bunu kabul edemem.
- Mr. Home Secretary, I can't agree to this.
Sayın bakan, bir soru sorabilir miyim efendim?
Mr. Secretary. I have a question, sir.
Kaçamazsınız sayın bakan!
No evasions, Mr. Secretary!
Sayın bakan, ben bu işte henüz yeniyim, Ancak bir senatörle bu şekilde konuşmak doğru değil - adam aptal olsa bile.
I'm new at this job, but it's not good to talk that way to a US senator, even if he is an idiot.
- Bir cevap istiyorum sayın bakan!
- I demand an answer, Mr. Secretary!
Sayın bakan yapmayı düşündüğüm birşey var.
Mr. Secretary, I have a decision to make.
- Sayın bakan.
- Mr. Secretary.
Profesör de kim sayın bakan?
Who is the professor, Mr. Secretary?
Sayın bakan, birşeye eminim... Ruslar bombaların Moskova'ya yağdığını öğrenince teslim olacaklardır.
Mr. Secretary, I am convinced... when the Russians know bombs will fall on Moscow, they will surrender.
Şimdi sayın bakan.
Now, Mr. Secretary.
- Vakit geldi, Sayın Bakan. - Teşekkür ederim.
It's time, Excellency.
Sayın Bakan, ağzımda hissettiğim tadı tanımlamak için gerekli kelime ağza alınmaz...
The taste I've got in my mouth, Mr. Secretary, is unmentionable.
Sayın Bakan ve eşi rahatsız olduysa çok üzülürüm.
I regret very much if the Minister and the Madam Minister have been disturbed.
Sayın Bakan ben Cumhuriyet için buradayım.
Monsieur Le ministre, I've always been for the Republic.
Personel Sayın Bakan'a hoş geldiniz diyor.
The staff welcomes you, Monsieur Le ministre.
Sayın Bakan beni takip ederse.
If Monsieur Le ministre will follow me.
Sanırım Sayın Bakan kişisel kullanım için Yeşil Odayı isteyeceğini farz ediyorum?
I assume Monsieur Le ministre will the want the Green Room for his personal use? The Green Room?
Sayın Bakanım.
Mr Minister.
Sayın bakan, baylar, Başkan Novales elimizde.
Mr Minister, Gentlemen, President Novales is in our hands.
Sayın Bakan, Herşey yolunda ilerliyor.
Mr Minister, everything's proceeding smoothly.
Hoşgeldiniz, Bayan Baron, Sayın Bakan.
Welcome, mrs Baron. Welcome, mr. Minister
Sayın Bakan, başlayabilir miyiz?
- Look... Excellency... can we start?
İzninizle, Sayın Bakan.
Would you hold this, minister?
Sayın Bakan, sevgili Banka Müdürleri.
Mr. Minister, honored bank presidents.
Büyük şeref duydum, Sayın Bakan.
Very honoured, Mr Minister.
Evet, eğer siz de isterseniz Sayın Bakan, arkeolojik plana son derece sadık kalarak yenilediğimiz roma temellerinden başlayalım.
We start with the Roman foundations, which are of archaeological importance.
Çok teşekkürler, sayın bakan.
THANK YOU VERY MUCH, MINISTER.
- Zevkle, Sayın Bakan.
- With pleasure, Excellency.
Sayın Bakan.
Mr. Secretary.
Sayın Bakan, şunu bilmelisiniz ki bir el ilanını yalanlamak bombayı yalanlamaktan daha kolaydır.
Minister, you must know that it's easier to falsify a flyer than to place a bomb.
Ve her zaman söylemişimdir batıya bakan pencerem Chaucer'ın tüm coşkusuna sahiptir hem de yaşadığı çağın kabalıklarının hiçbirisini yansıtmadan.
And I always say that my west window has all the exuberance of Chaucer without, happily, any of the concomitant crudities of his period.
Büyük üzüm bağları, yıllanan fıçılar, tadına bakan rahipler, Oklahoma'daki bir kadın kafayı bulmak için!
Grape vineyards, huge barrels aging forever... poor little old monks running around testing it... just so some woman in Oklahoma can say it tickles her nose.
Şu kadarını söyleyeyim, Maliye Bakanından zengin olmalı.
All I can say is he must be richer than the Finance Minister.
Bir bakmışsın, Bakanın arkadaşı olmadığını söyleyecek.
Next thing, he'll say he wasn ´ t the Minister ´ s friend.
- Savaş bakanı olarak atın diyorum!
- As war minister, I say shoot!
Sayın bakan!
Mr. Secretary!
Sayın Başkan, Devlet Bakanı Vietnam'da ve Savunma Bakanı da Laos'da.
Mr. President, the Secretary of State is in Vietnam and the Secretary of Defense is in Laos.
Bakan olacakmışsın diyorlar?
They say you're going to be a cabinet minister?
Bay Fennan, saçma olduğunu biliyoruz ama... Dışişleri Bakanına böyle bir mektup gelmesi... kimliğini açıklamayan bir şahsın Londra Havaalanı'nı arayıp... Başbakanın uçağında bomba olduğunu ihbar etmesine benzer.
Mr Fennan, we know it's idiotic, but when the Foreign Secretary finds that sort of letter in his in-tray, it's like London airport getting an anonymous phone call to say that there's a bomb on the Prime Minister's plane,
Sayın Bakan, size Bay Castagnier'yi tanıtmama izin verin.
Can I introduce to you :
Sayın bakan, ilk soruyu size sorabilir miyim?
MINISTER, MAY I PUT THE FIRST QUESTION TO YOU?
Size yakın bir arkadaşımı takdim etmek istiyorum... Sayın İçişleri Bakanı'nı.
I want you to meet my good friend the Home Secretary.
bakan 73
bakanım 106
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20
bakanım 106
sayın 41
sayın hakim 274
sayın hâkim 72
sayın yargıç 1202
sayın savcı 26
sayın müdürüm 19
sayın başkan 665
sayın bayan 20