Sen kal Çeviri İngilizce
6,180 parallel translation
- Hayır, sen kal, ben hallederim.
No, you stay here.
Sen kal ve iyileş.
You stay and get better.
Mozzie, sen kal...
Mozzie, you stay...
Sen kalıcı değilsin.
You're not permanent.
- Sen kal amına koyayım!
- You fucking wait out, pal.
Evet ama umalım ki sen kal.
Aye, but let's hope you do.
Sen gidebilirsin, sen kal.
You can go, you stay.
Neal'ı korumak için ya da kahraman olmak için ya da ikisi için birden tüm her şeyi sen ayarladın ki Neal resimden çıksın ve elinde sorumluluk çantasıyla sen kal.
See, what I think is that either to protect Neal or be a hero or both, you engineered this whole thing so that Neal was cleared out and you were left holding the bag.
Sen kal o zaman, ben giderim.
Then you stay. I'll go.
Kalın Kafa, sen var ya...
Are you really...
Sen burada bunlarla kal, James.
You stay here with them, James.
Sen benim arkadaşımdın ve her zaman öyle kalıcam
You were my friend. And I always will be.
Birbirimize aslında söylemek istemediğimiz şeyleri sölüyoruz. Ve sen bunları dinlemek zorunda kalıyorusun Bu hiç adil değil.
We say things to each other that we don't really mean, and you have to listen to it, and it's not fair.
Hugo, sen laktoza karşı hassassın, horluyorsun, ve kalp taramasından korkuyorsun çünkü kalp hastalığı ailende kalıtsal.
Hugo, you're lactose intolerant, you snore, you're afraid to have a heart scan'cause heart disease runs in your family.
- Olduğun yerde kal sen!
- You stay put!
Dinle, sen burada kal.
Look, you stay,
- Umuyoruz ki sen daha uzun süre kalırsın.
So we hope that... you will last a longer time.
Sen masum kal evlat, olur mu?
You stay gold, ponyboy. Okay?
Sen masum kal.
You stay gold.
- April, sen ve Casey burda kalın ve ona göz kulak olun.
- April, you and casey stay put
Sen konuştukça baştan saymak zorunda kalıyorum.
You keep talking, and I have to start counting again.
Ama ben evde kalıp ailemizi yetiştirirken ve onca yıl kariyerini desteklerken sıra bana geldiğinde sen bana aynı şeyi yapmadın.
But I stayed home raising our family and supporting your career for all those years, and when it was your turn, you couldn't do that for me.
- Sen burada kal ve düğün hazırlıklarıyla ilgilen.
You'll stay here and keep the wedding on track.
- Hayır, sen burada kal.
- No, you're staying here.
Ya Nolan Ross'un yanında kalırsın ya da bir dahaki Nolan Ross sen olabilirsin.
You can either be next to Nolan Ross, or you can be the next Nolan Ross.
- Şimdi sen olduğun yerde kal.
Just stay right there.
Sen burada kal.
You stay here.
Sen Peter amcanla kal.
You stay with your uncle Peter.
Bu sadece adına "Sen kimsin?" dedikleri seksi bir oyun. Üst katta kalıyor ama Lester'ı tanımıyor mu?
She lives upstairs, and she doesn't know Lester?
- Sen burada kal.
You stay here.
Sen burada kal ve bizi destekle.
Feed us what we need.
Sen bomba ile kal.
You stay with the bomb!
Sen burada kalıp Emma'ya yardım et.
Stay here and help Emma.
Sen burada kalıp etrafı kolaçan et.
You, little one, stay here on lookout.
Bana bir şey olursa en azından sen hayatta kalırsın.
If something happens to me, you at least should stay alive.
Sen burada kal.
You, stay here.
Amy Dyer, sen burada kalıyorsun.
Amy Dyer, you're to stay here.
Sen de kızla kal.
Stay with t'lass.
Sen bizimle gel sen de arkada kal.
I want you to stay back! Let's go!
Ben Fuller'i bulacağım Sen Johnson'la kal.
I'll find Fuller. You stay with Johnson.
Sen burada kal.
You remain.
Ölüm kalım durumu olsa sen beni bırakırdın öylece.
If it was life or death you would have left me chilling.
- Belki de ben teğmen olurum sen de seni benim kadar tanımayan... yeni biriyle çalışmak zorunda kalırsın.
- Maybe I'll make lieutenant and you'll get to work with someone new... who doesn't know you as well as I do.
Olduğun yerde kal sen, kıpırdama.
Stay right there. on't try to move.
- Nerede kalıyorsun sen?
Where have you been stopping?
Bekle ama sen gidersen burada kalıp görevlerimizi yapacağımızı nereden bileceksin?
Wait... But if you leave, how will you know we'll stay and do the work?
İşim bu. Dinle, her kim olursan ol, sen dokuz yaşında bir kızsın... -... ve burada kalıyorsun.
Listen, whoever you are, you are a nine-year-old girl, and you are staying right here.
Ben geri dönüyorum, sen ise burada kalıyorsun.
I'm going back, and you're staying here.
Eğer öyle bir durumda kalırsak sen ne yaparsın?
If something like that did happen, what would you do?
Catherine, sen o kadar saat ameliyatta kalınca gerçekten çok üzülmüştü.
Catherine, when you were in that operating theatre all them hours, - he was really, really upset.
Hayır, olmaz. Sen burada kalıp Doktor'a bak.
No, no, no, you stay, look after the Doctor.
kaldı 28
kalacağım 66
kalp 64
kalbin 16
kaldır 299
kalktı 17
kalıyorum 109
kalmadı 44
kalıyor 28
kaldırın 181
kalacağım 66
kalp 64
kalbin 16
kaldır 299
kalktı 17
kalıyorum 109
kalmadı 44
kalıyor 28
kaldırın 181
kalk 1843
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kalmak istiyorum 46
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kalmak istiyorum 46