English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ U ] / Uygun değil

Uygun değil Çeviri İngilizce

4,634 parallel translation
Burası senin için uygun değil.
This isn't the place.
Onun kişiliği Kore'ye uygun değil.
Her personality doesn't suit Korea.
Ama eğer o kişi uygun değilse çıkarmak için başka bir yolunuz daha var değil mi?
But if that individual is not available, you have another way to take it out?
Bu dava bunun için uygun değil.
This isn't the case for it.
Merhametli olmak pek benim karakterime uygun değil ama Stewart'ın başına gelenler-Hepimiz ekibimize güveniriz hemşirelere, anesteziyolojiste.
Not in my character, necessarily, to be compassionate, but what happened to Stewart... We all trust our teams... The nurses, the anesthesiologists.
Rol ona uygun değil.
This role won't suit him.
Hayır, o bunun için hiç uygun değil.
Oh, no, he's not appropriate at all.
Ama davranışların davete uygun değil.
THEY'RE ATROCIOUS! I CAN'T EXPOSE CHANG TO THAT!
Çünkü artık vahşi yaşamda yaşamaya uygun değil.
'Cause it ain't fit to live in the wild no more.
Uygun değil.
It's inappropriate.
Sağlığı uygun değil gibi görünmedi, sadece kafası karışmış.
He didn't present as unfit, just confused.
Aslını isterseniz, uygun değil.
As a matter of fact, we do.
Sence de doktor olması uygun değil mi?
He should be a doctor, don't you think?
Sola döndürmek "Uygun değil." Sağa döndürmek, "Bu çocuktan hoşlanıyorum."
Left means, "Not keen." Right means, "I really like this guy."
Uygun değil mi?
Is that convenient or what?
Burası bu türlere uygun değil, Yama.
That was the best we could do, Logan.
8'deki rezervasyonumuz uygun değil gibi.
It, uh, doesn't look good for our 8 : 00 reservation.
Uygun değil gibi.
It's not going to fit.
"Altı beden herkese uygun değil!"
"Six packs do not suit everyone!"
Birisi çocuğu da düşünmeli. O bu iş için uygun değil.
One has to put the child first.
Yapımıza uygun değil.
That's not our pattern.
Bu arabanın aerodinamiği dalgalara uygun değil.
The aerodynamics in this car cannot match the waves.
Yani, biliyorsun ki evim iki kişinin beraber yaşaması için pek uygun değil.
Well, you know I'm not really set up for a second person.
Çünkü o uygun değil, yani, sizi incitemez.
Because he is unavailable, and thus, unable to hurt you.
- Sana uygun değil, biliyorsun değil mi?
He's no good for you, you know that.
Disiplin bizim uygun gördüğümüz yerlerde olacaktır, senin uygun gördüğün yerlerde değil.
Discipline will be administered the way we see fit, not the way you see fit.
O haklı, Ziva. Burası sana uygun bir yer değil.
He's right, Ziva- - this is no place for you.
Rafe, Quentin, burası sağlıklı insanlara uygun bir yer değil.
Rafe, Quentin, this is no place for healthy humans.
Sicilya'daki buğdaylara el koymak için uygun bir zaman değil.
Time ill considered for assault towards wheat in Sicilia.
- Uygun tip var değil mi?
- I got the look, right?
Los Angeles evcilleştirmek için uygun bir yer değil.
The city of Los Angeles was not easy to tame.
Bayan Van Veen, cesaretinizi takdir etsem de şu an uygun bir zaman değil.
Uh, miss van veen, while I appreciate your pluck, Now isn't a good time.
Altıma uygun bir şeyler giymek de umurumda değil. Hayatını kısa şortlar giyerek geçirip, kimseye zararı olmayan insanlar var.
And I definitely, definitely don't care about putting on appropriate pants, because one can really go through their whole life wearing shorty shorts and offend almost nobody.
Hiçbirimize uygun bir kadın değil.
She is not a woman for any of us.
Önce sen onu zehirlersen, değil ki bu kurşundan çok daha uygun bir son, öyle değil mi?
Well, not if you poison her first, which is a far more fitting end than a bullet, don't you think?
Aya, konuşacak çok şeyimiz var, fakat şu an bunun için uygun bir zaman değil.
Aya, we have much to speak of, but now is not a good time.
Senin ülkende neyin uygun olduğuna bakarsan öyle değil.
Not according to what's OK in your country maybe.
Bence şimdi uygun zaman değil.
This mightn't be the right time now.
- Bu uygun bir insan davranışı değil.
That is not appropriate human behavior.
Bu uygun olur değil mi?
I bet that's appropriate, right?
Caza karteli için gayet uygun, değil mi?
That's one of ours. Nothing but the best for the caza cartel, huh?
Bölüm için uygun biriyim, değil mi?
I'd fit in at Division though, wouldn't I?
Herkese ben ve Shelby hakkında bahsetmek için Şu an uygun bir zaman değil. İnsanların ne düşündüğünü önemsemediğini sanıyordum?
Well, I-I didn't, until Zoe Hart saved everyone in bluebell, like Clara Barton in shorty shorts.
Halkın tanıdığı kişiler olduğumuzun farkındayım elbette. Birazdan sahneye çıkacağım. Şu an bunun için hiç de uygun bir zaman değil.
♪ lt's a long, long road to independence ♪
- Zamanlama uygun olmadı, öyle değil mi?
Time is irrelevant
Bebek için hiç de uygun bir yer değil burası.
This is not a good place for baby.
Dinle, şu an hiç de uygun bir zaman değil.
Listen, it's-it's not really a good time right now.
Ayrıca şehir içi de... Vitesse'nin 413 km'lik son hızı için uygun yer değil. Bugatti alırken çok büyük rakamlar ödüyorsunuz.
And besides, downtown isn't the place to reach the Vitesse's top speed of 258 miles per hour, one of the many big numbers you get when you buy a Bugatti.
Bunu söyleceğimi düşünmezdim, ama bu otobüs durağı için uygun bir davranış değil.
I never thought I'd say this, but that is conduct unbecoming of a bus station.
Bunun için uygun zaman değil ama dondurma yemeye gidelim mi?
You know, I'm like 0 for 100 with this one, but do you wanna go get some ice cream?
Belki birisi onu arar ve uygun mu değil mi diye sorabilir.
Maybe someone could call him and see - if he'd make himself available.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]