Yapamam Çeviri İngilizce
34,446 parallel translation
- Ne? Belki para konusunda bir şey yapamam ama ailenle birlikte olmanı sağlayabilirim.
- I might not be able to do anything about the money, but maybe what I can do is make it so that you can be with your family.
Her şeyi ben yapamam.
I can't do everything.
Hayır, yapamam.
No, I can't.
Yapamam.
I can't.
- Onu yapamam.
- I can't do that.
Çünkü ikisini aynı anda yapamam ve bunu siz de biliyorsunuz.
Because I can't do both of these things at the same time, and you know it.
Uygun yollardan yapamam çünkü kimsenin öğrenmemesi gerek.
I can't go through the proper channels, because nobody can know about it.
Ben... Yapamam... Gerçekten yapamam.
I... yeah, I can't.
Ben yapamam.
I can't.
Gerçekten yapamam.
I just can't.
Harvey, Sutter'ın ticaretine tersine mühendislik yapmamı istiyor. Ama borsa veri tabanına erişimim olmadan yapamam.
Harvey wants me to reverse engineer Sutter's trades, but I can't dot without access to a trading database.
- Hayır bunu yapamam. - Nedenmiş?
No, I can't do that.
- Yapamam çoktan son verdiler.
I can't do that. They pulled the plug.
- Dalga geçiyorsun değil mi? Bunu yapamam.
You're kidding me, right?
- Hayır yapamam.
No, I can't.
Burada kalamam, daha fazla yapamam.
I can't stay here.
Gerçekten bunu yapamam.
I can't really do this.
- Matt'e bunu yapamam. - Hiç sorun değil.
I will not do that to Matt.
Hâlâ aktif bu suç mahali olduğu için ne yazık ki yorum yapamam.
You know, it's still an active scene, so I'm afraid I can't comment.
Yapamam ben öyle şeyler.
I'm not good at things like this.
Sana sarılmak istiyorum ama onu da yapamam.
I want to hug you, but I can't even do that.
Gine domuzum ölmüştü benim. Yarım gün falan mastürbasyon yapamamıştım.
When my guinea pig died, I couldn't jack off
Bunu kendi evladıma yapamam.
I can't do that to my offspring.
Telefonda dediğim gibi artık yapamam.
It's like I said on the phone, I can't do this any more.
- Yapamam Meredith.
I can't do that, Meredith.
- Hayır dostum. Öyle bir şey yapamam.
- No, no man, I don't do that sort of thing.
Yapamam, yapamam, yapamam.
And I can't, I can't. I can't.
Yapamam, yapamam.
I can't. I can't...
Yapamam Meredith.
I can't, Meredith.
Özür dilerim ama yapamam.
I'm so sorry, I can't do it.
Bunu yapamam.
I-I can't.
- Yapamam maalesef.
I just can't.
- Bunu yapamam.
- I can't do this.
Yapamam, onu kaybettim.
I can't, I lost it.
Yapamam.
Can't...
Yapamam!
I can't do it!
Ben böyle şeyler yapamam.
I can't do stuff like that.
İstediğin kamerayı devre dışı bırakabilirim, Ama güvenlik görevlileri konusunda bir şey yapamam.
I can disable any camera you want, but there's nothing I can do about the guards.
Üzgünüm, yapamam.
Sorry, I can't.
Bunu yapamam.
No. No!
- Bunu sensiz yapamam.
- I can't do this without you.
Fakat Stan Moreno beni ölü istiyorken yapamam.
But I can't do this if Stan Moreno wants me dead.
Ben bunu yapamam.
I-I can't then.
Yapamam
Oh, I can't.
- Ben tükendim. - Yapamam.
- I've hit a wall.
Çünkü onları yaptım. Keşke geriye gidip yaptıklarımı değiştirebilsem ama yapamam.
If I could go back and change what I did,
Yapamam.
Oh, I can't!
- Bunu şu an yapamam.
- Why not?
Onu yapamam işte.
Uh, I can't do that.
Ben yapamam.
I don't.
Bunu yapamam.
I can't do that.
yapamam işte 17
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamayacağım 77
yapamazdım 44
yapamazlar 48
yapamıyorum 389
yapamaz 108
yapamadım 122
yapamazsın 482
yapamazsınız 119
yapamayız 200
yapamayacağım 77
yapamazdım 44
yapamazlar 48