Yapmaz Çeviri İngilizce
8,131 parallel translation
Normal insanlar bunu yapmaz.
Normal people, they don't do that.
O silah seni o kadar iyi yapmaz
That gun's not gonna do you much good.
Konfüçyüs, atasını seven kişi başkalarına kötülük yapmaz demiştir.
"He who loves his parents does no evil unto others."
Konfüçyüs, atasını seven kişi başkalarına kötülük yapmaz...
"He who loves his parents does no evil unto others..."
Kimse böyle bir şaka yapmaz.
No one would joke about that.
Sadece bu yapmaz.
Not by itself.
Sende aynı şeyleri yapmaz mıydın?
Don't you do the same thing?
O böyle şeyler yapmaz.
This isn't his kind of thing.
Şirket yapmaz.
They wouldn't.
Tanrı ayrım yapmaz.
God does not discriminate.
Çenen hareket ettiği sürece oynamam bu da beni lavuk yapmaz tamam mı?
You know, just'cause I don't play the way your mouth moves Doesn't make me an asshole, okay?
Kendine güzel elbiseler, muhteşem ayakkabılar almış olabilir, ama bunların hiçbiri onu sen yapmaz.
She hung a beautiful dress on herself, She added a fabulous pair of shoes, But none of it makes her you.
Başkası yapmaz mı bunu?
Can't somebody else do that?
Kahramanlar böyle yapmaz.
That's not what heroes do.
- Janet bunu yapmaz.
Janet wouldn't do that!
Yapmaz öyle þey.
No, he won't.
Benim adamlarım pezevenklik yapmaz.
My crew don't pimp.
Öyle bir şey yapmaz.
He wouldn't do it.
Seni korumak istedim. Bu bilgi ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yapmaz ama çok meraklıydın ve artık biliyorsun.
I wanted to protect you, and there's nothing that this knowledge can do except complicate things, but you're very curious, and now you understand.
Çoğu insan bunu yapmaz.
Most people wouldn't.
Eğer Cristobal'ı buraya getirerek konuşursak bize karşı iş yapmaz mı?
If we spook Cristobal by bringing him in, doesn't that work against us?
Kurtlar yapmaz.
No worm made this.
Alınmayın ama Tecavüzsavar böyle grup yapmaz.
No offense, but the Rape Walker doesn't do gang bangs.
- O bunu asla yapmaz!
- He would never do this!
- Sadece demek istedim. - O yapmaz.
- I mean, she just - she wouldn't.
Peki, bu kadar... çok değil bakmak, ama en azından çatı kaçak yapmaz.
Well, it's... not much to look at, but at least the roof doesn't leak.
Eğer bir çift tahta terlik giyseydim, bu beni Hollandalı yapmaz mıydı?
If I wore clogs would that make me Dutch?
Beni incitecek birşey yapmaz.
She won't do anything to hurt me.
Hayır, yapmaz o.
No. No, he's not.
Jessie yapmaz.
Jessie's not involved.
Bunu yapmaz o.
He wouldn't do this.
Hiç böyle yapmaz.
- he never does that.
Tecrübelerime göre insanlara yardım etmek iyileştirmek istemeyen biri o işi yapmaz.
Well, from my experience, no one goes into that line of work who doesn't have a deep desire to help people, heal people.
Yalan söyleyip duruyor olabilir ama biz de yapmadığımız bir şey yüzünden suçlu durumuna düşseydik aynısı yapmaz mıydık?
She keeps lying, yes, but isn't that what we would all do if we looked guilty of a crime we didn't commit?
Ama bunlar insanı katil yapmaz.
But that doesn't make you a murderer.
Pakistan, teröristlerle pazarlık yapmaz.
Pakistan does not negotiate with terrorists.
Kardeşler böyle yapmaz.
Nah. Brothers don't do that.
Bu onu hız treninden ziyade asansör yapmaz mı?
Wouldn't that make him more of an elevator?
Başka birinin kötü oluşu, seni iyi yapmaz.
Another man's evil does not make you good.
Maske takıp onun başına gelenleri engelleyebilseydin yapmaz mıydın bunları?
If you could have put on a mask and prevented what happened to her... - you telling me you wouldn't have?
- Sen olsaydın yapmaz mıydın?
What's a guy gonna do?
Ciddi olmasa televizyonda açıklama yapmaz.
He wouldn't put it out there unless he meant it.
Hayır, anlamıyorsun. Marcus böyle bir şey yapmaz.
No, you don't understand, Marcus doesn't do that.
Bana zarar verecek bir şey yapmaz.
He would never do anything to harm me.
Bu seni intihara meyilli yapmaz.
That doesn't make you icarus.
- Hayır, asla yapmaz.
- No, it ain't even like that.
Kötü bir şey yapmaz.
He ain't do anything bad.
Jasmine'nin fazla parasının olmaması onun zevkini berbat yapmaz.
Just because Jasmine doesn't have a lot of money doesn't mean she has shitty taste.
Maureen asla yapmaz.
Maureen would never.
Bu seni her zaman popüler yapmaz.
Doesn't always make you popular.
Tek sarsıntı onu bu kadar kötü yapmaz.
One concussion wouldn't do this to him.
yapmazsan 25
yapmazsın 20
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmazsın 20
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28