Yirmi yedi Çeviri İngilizce
297 parallel translation
Mesela, üç numaralı kulak altı numaralı burun ve yirmi yedi numaralı çene eşittir, General Yen.
For example, ear number three... and nose number six... and the chin number 27 equal General Yen.
Yirmi yedi bin.
Twenty-seven thousand.
Yirmi yedi yaşında, değil mi?
She's 27, right?
Yirmi yedi yirmi sekiz.
A 28-year-old.
Bin dokuz yüz... yirmi yedi.
Nineteen hundred and! ! twenty-eight!
- Yirmi yedi.
- Twenty seven.
Yirmi yedi yaşında, açık renk saçlı kurşuni gözlü...
Twenty-seven years old, light hair... gray eyes.
- Yirmi yedi.
- Twenty-seven.
Yirmi yedi.
Ninety.
Yirmi yedi kat indikten sonra eskiden beri arkadaşmışız gibi olur.
After 27 flights of stairs, we may wind up being old friends.
Yirmi yedi hektar.
Twenty-seven hectares.
Yirmi yedi yıldır ne diye yanında olduğumu sanıyor?
What's he think I've been hanging around for 27 years for?
Yirmi yedi, yirmi sekiz.
Twenty-seven and twenty-eight.
Yirmi yedi.
Twenty-seven.
İki yüz yirmi yedi Lear ve giriş cümlemi hatırlayamıyorum.
Two hundred and twenty-seven Lears and I can't remember the first line.
Söylüyorum, top yirmi yedi oyuncuya çarparsa müthiş bir maç olur.
You hit twenty-seven guys you got yourself a perfect game my friend.
Yirmi yedi erkek ve kadın Javelin ağındaki herkes senin yüzünden öldü.
Twenty-seven men and women, the entire Javelin network, all dead because of you.
Yirmi yedi erkek ve kadın.
STOCKWELL : Twenty-seven men and women...
Yirmi yedi yıldır bu mesleği yapıyorum.
I've been on the force for twenty-seven years.
Yirmi yedi!
Twenty seven!
- Yirmi yedi tane.
It was twenty-seven.
Saat dörde yirmi yedi var.
It's 27 minutes of four.
Yirmi yedi yaşında. Hala yaşlı kıçıyla bizim yaştakileri haklıyor.
Still fucking motherfuckers our age with his old ass.
Anne, yirmi yedi bedenim.
Mum, I'm 27
Yirmi beş sent ve bir peni. Yirmi Yedi.
TWENTY-FIVE CENTS AND A PENNY.
Yirmi yedi sent.
VERY NICE BID.
- Yirmi yedi sent.
- WELL- - - TWENTY-SEVEN CENTS.
Bence tüm ofis, mobilyalar da dahil, yirmi yedi bin dolar değerindedir.
I figure this whole office, furniture included, is worth $ 27,000.
Ben yirmi yedi numarayım.
Okay, I'm number 27.
Şu anda sadece yirmi yedi şişe kaldığına inanıyorum.
There are, I believe only 27 bottles in existence at this time.
Ben bu Ekim'de yedi bin üç yüz yirmi iki olacağım.
I am seven thousand three hundred and twenty-two years old this October.
... altı, yedi, sekiz, dokuz, on, on bir on üç, on dört, on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
... six, seven, eight, nine, ten, eleven thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen, twenty.
... on beş, on altı, on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi.
... 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20.
Bir, iki üç, dört beş, altı yedi, sekiz dokuz, on on bir, on iki on üç, on dört, on beş on altı, on yedi, on sekiz on dokuz ve yirmi.
Off you go. One - One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten, eleven, twelve, thirteen, fourteen, fifteen, sixteen, seventeen, eighteen, nineteen and twenty.
Ve saat 06 : 20'de. Defonte konuşmasının sabahında, gece yarısından sonra altı saat yirmi dakika, bu konuşmayı yazıyor olduğunu iddia ettiğin zamandan yedi saat 20 dakika sonra
And at 6 : 20 a.m. on the morning of the Defonte speech, six hours and 20 minutes past midnight, seven hours and 20 minutes past the time that you claim that you were writing this speech,
Yirmi, on dokuz, on sekiz, on yedi... on altı, on beş... on dört, on üç... on iki, on bir...
Twenty, 19... 18, 17 — 16, 15... 13, 13... 12, 11 —
Çocuklar, on yedi yaşında ormana girdim ve yirmi bir yaşında çıktım.
When I was 21, I walked out.
Günbegün. Yedi gün yirmi dört saat çalışmasına rağmen yapmıştı bunu.
And you could see that he did all this on top of working a seven-day week, for he was a man without vacations, without any day off.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı yedi, sekiz, dokuz, on, on bir on yedi, on sekiz, on dokuz, yirmi -
[Both] One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, 10, 11? 17, 18, 1 9, 20?
Seyahat süremizin yüz yirmi iki dakika kırk yedi saniye olduğunu göz önünde bulundurursak ve bir de rüzgarın saatte on dört nokta yedi mil şiddetinde estiğini diğer etkenleri ele alıp, sabit verileri bileşkelerine ayırırsak, ki bu iki derece çarpı iki kilometre demek yani iki artı iki eşittir...
Well, given our travel time of 122 minutes and 47 seconds, and a headwind of 14.7 knots, if we take the crossvariables, factor out the constants, that's two degrees times by two kilometres. That'd be two plus two. That would be...
Seksen yedi dolar yirmi beş sent borcunuz var.
You owe eighty-seven dollars and twenty-five cents.
... yirmi üç bin,... yedi yüz seksen beş oy.
.. twenty-three thousand, seven hundred and eighty-five.
Yirmi yedi sent.
TWENTY-SEVEN.
Güverte yedi, bölüm yirmi üç.
Deck seven, section 23.
Tamam, yedi çarpı bir nokta yirmi beş...
So seven times one twenty-five.
Yedi çarpı bir nokta yirmi beş...
Seven times one twenty-five is a dollar- - Carry the two- -
Bugünkü uçuş süremiz yaklaşık yedi saat, yirmi dakikadır.
Our flying time today is an estimated seven hours, twenty minutes.
Bugünkü uçuş süremiz yaklaşık yedi saat, yirmi dakikadır.
Our flying time is an estimated seven hours, twenty minutes.
Al bakalım... yirmi beş, altı, yedi. Bir saat için.
Here's... twenty-five, six, seven for an hour.
Evet. Yedi gün yirmi dört saat.
You were running surveillance on Kinkella, weren't you?
- Yedi dolar yirmi iki sent daha iyi.
- Seven dollars and 22 cents better.
yedi sekiz 16
yedi 965
yedim 38
yedi yıl önce 16
yedi mi 44
yedi buçuk 18
yedi numara 27
yedide 19
yedi yıl 28
yirmi 182
yedi 965
yedim 38
yedi yıl önce 16
yedi mi 44
yedi buçuk 18
yedi numara 27
yedide 19
yedi yıl 28
yirmi 182
yirmi altı 18
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi dakika 19
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22
yirmi beş 51
yirmi saniye 16
yirmi iki 34
yirmi bir 29
yirmi dokuz 20
yirmi dakika 19
yirmi sekiz 22
yirmi üç 29
yirmi dolar 22
yirmi beş 51
yirmi saniye 16