Üzgünsün Çeviri İngilizce
1,341 parallel translation
Karını kaybettiğin için üzgünsün.
You're not happy about losing your wife.
Ve onu gömemediğin için üzgünsün demek.
Well. And you're upset about not being able to bury him.
Elbette üzgünsün!
You certainly are!
Neden bu kadar üzgünsün?
What were you so sad about?
Neden üzgünsün?
What are you sorry for?
Sadece üzgünsün.
You're just in the dumps.
- Ne için üzgünsün?
- Sorry for what?
Çünkü sen üzgünsün.
Because you're sad.
Neden üzgünsün?
Why are you sad?
Görevini yaparken neden üzgünsün?
Why feel sorry when you're doing your duty?
- Neden bu kadar üzgünsün?
- Why are you so sad then?
Ne için üzgünsün?
Sorry for what?
Sudaydın, üşümüşsün ve üzgünsün.
You were in the water, you're cold, you're upset...
Niçin bu kadar üzgünsün?
What are you so sad?
B-benim gitmem lazım çocuklar - - evet, biliyorum üzgünsün.
I-I-I got to go. The kids are - - yeah, I know you're sorry.
Baban için üzgünsün ve kendini zayıf hissediyorsun... ... ve bence bu doğru olmaz.
You are upset about your father, and you're feeling vulnerable and I just don't feel it would be right.
Neden bu kadar üzgünsün, şamp?
Why so glum, chum?
Ne kadar üzgünsün?
How sorry you are?
Neden üzgünsün?
Why are you sorry?
Sen benim evime geldin, tamam mı. Beni ayarttın, benimle seviştin, umutlarımı yeşerttin, ve şimdi üzgünsün öyle mi?
You come over to my house you bang me, you get my hopes up, and now you're sorry?
Geç oldu. Bu gece için mi üzgünsün yoksa bunu geç söylediğin için mi?
Do you mean sorry about tonight or sorry for saying it too late?
Çok üzgünsün çünkü kötü haber vermek hiç kolay değildir.
You're just upset because it's never easy to give someone bad news.
Adamın öldü diye üzgünsün.
You're pissed off about losing your boy.
Şimdi üzgünsün ama, muhteşem ailen seni neşelendirecektir eminim.
oh, I know you're sad now, but surely your incredible family will cheer you up.
evet, kahretsin, tabiki üzgünsün hayır, bu gerçekten zor olmalı, ve bu bekarlık işi benim fikrimdi senin yaptığın garip ve tiksindirici şeylerden sorumlu olduğumu kabul etmem gerek bu doğru, etmelisin!
No, this has been really hard, and this celibacy thing was my idea, so I need to accept some responsibility for the odd and disgusting things you do. That's right, you do.
Tamam, annen öldü ve sen üzgünsün.
- Okay, your mom's dead and you're sad.
Genç adam, üzgünsün.
Young one, you are melancholy.
Sen üzgünsün.
So sad.
Ne var lan, anladık üzgünsün.
What's up, man, I know you're sorry, bitch.
Bu doğruysa, neden bu kadar üzgünsün?
If that's true, why are you so upset?
O zaman niye üzgünsün?
Then why are you sad?
Niçin bu kadar üzgünsün?
Why are you so sad?
Demek üzgünsün?
You're sorry?
Sen üzgünsün.
You are sorry.
Neden bu kadar üzgünsün?
Why are you so sad?
Evet biliyorum üzgünsün.
Yeah I know you're sad.
Hala üzgünsün, değil mi?
You're still sad, aren't you?
Bilmek istiyorum, Beni öptüğün için mi üzgünsün... Yoksa sarhoş olduğun için mi?
Just so I know, are you sorry because you kissed me or are you sorry because you were drunk?
- Bunu gördüğün için üzgünsün.
Sad to see it go.
Neden üzgünsün?
Why sorry?
Tamam, peki, üzgünsün.
Okay, yeah, you're sorry.
Niye bu kadar üzgünsün kızım?
Why are you so sad girl?
Karar verdin mi? Sadece çok üzgünsün.
Have you thought carefully about that?
Parmağımı kestikleri için mi üzgünsün?
Honestly... I felt no pain at all
- Niçin bu kadar üzgünsün?
- Why are you so sad?
Niçin bu kadar üzgünsün?
Why do you look so sad?
Neden üzgünsün?
Why do you get upset?
Yoksa Londra'ya geri gideceğin için mi üzgünsün?
You feel sad for going away from me, to London, right?
Ama neden üzgünsün Nick?
- Because people change Ron.
- Ne için üzgünsün?
- Sorry for what, man?
Evet, üzgünsün.
Yeah, sorry.
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgün değilim 42
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm tatlım 60
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgün değilim 42
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm tatlım 60