English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Ü ] / Üzgünüm canım

Üzgünüm canım Çeviri İngilizce

1,414 parallel translation
Üzgünüm canımın içi üzgünüm
Lo siento, baby. Lo siento.
Söyleyemem, üzgünüm.
Can't tell you. I'm sorry.
Monica Wells hakkında bir şey bulamadığım için üzgünüm.
I'm sorry I can't find anything on Monica Wells.
Şu an hem canım sıkıldı, hem de üzgünüm, sağol Stevie!
Now I'm bored and sad. Thanks a lot, Stevie!
- Bir düğün, hayır. üzgünüm, Natalie.Yapamam.
- A wedding, no. I'm sorry, Natalie. I can't.
Arkadaşın olmadığım için üzgünüm ama elimden geleni yapıyorum.
Sorry I'm not one of the fellas, but I'm doing the best I can.
Teğmen Brandt, bunu yaparken üzgünüm. Ama size iki seçenek sunacağım? Kendinizi tip akademisine, söyle savunabilirsiniz?
corporal brandt, i'm sorry to do this, but i'll give you two choices... you can tell the reviewing medical board dr.Costa sexually abused you without your consent... which will result in dr.Costa losing his job and his license to practice,
Bay Hughes, üzgünüm, şu an soruşturmayla ilgili bilgi veremem.
Mr. Hughes, I'm sorry, we are not at the point in the investigation where I can share any details ; no.
- üzgünüm ben yapamamm.
- I'm sorry. I can't.
Oh, böyle düşünüyor olmanızı anlıyorum, ama ben... üzgünüm.
Oh, I can see how you might, but I'm... I'm so sorry.
Dur, üzgünüm ama ben bunu yapamayacağım.
Wait, stop. I'm sorry, but I can't do this.
Uzunca düşündüm, ve ben bu ilişkiye devam edemeyeceğim, üzgünüm.
I've been thinking, and I can't do this anymore, I'm sorry.
Sen bunu anlayamıyorsan üzgünüm.
I'm sorry you can't see that.
- Bu canınızı sıktığı için üzgünüm.
- I'm sorry it bothers you.
Ve çok üzgünüm,.. ... ama bu gerçekten canını yakacak.
And I'm sorry... but this is really gonna hurt.
Senin adını Kıkırdak koydum böylece sen evdeki hasta annenden ya da kediciğinden bahsetmeye başlayınca insafa gelip, göz yaşı dökerek " Üzgünüm, üzgünüm.
I'm de-personalising you to Giggler so that when you start telling me about your sick mother or your pussy cat at home, I don't break down in tears and say, "Sorry, sorry you can go."
- Hayır, üzgünüm yapamıyorum.
- Well, I'm sorry I can't!
Hayır, üzgünüm, ben hala...
No, I'm sorry, I still can't quite....
Meg'in canının yanmasına üzgünüm - - gerçekten üzgün.
I'm sorry Meg is hurting - - truly sorry.
Çok üzgünüm, sizi olabildiğince rahat ettirmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
I'm truly sorry, we'll do all we can to make you as comfortable as possible.
Sana hoşçakal demeden ayrıldığım için çok üzgünüm ama beni göremiyor olman, yanında olmadığım anlamına gelmez. "
I'm sorry I left you without saying good-bye, " but just because you can't see me doesn't mean I'm not here.
Yapamam, üzgünüm Joey...
I can't, I'm sorry, Joey...
Canım, bunu söylemek zorunda olduğum için çok üzgünüm, ama benimle hiç alakası olmayan talihsiz ve beklenmeyen gelişmeler neticesinde zavallı Will, Davy Jones'un mürettebatına katılmaya zorlandı.
Darling, I am truly unhappy to have to tell you this, but through an unfortunate and entirely unforeseeable series of circumstances that have nothing whatsoever to do with me, poor Will has been press-ganged into Davy Jones'crew.
Yardımcı olamam, üzgünüm.
I can't help you, I'm sorry.
Henry, üzgünüm, yapamam.
Henry, I'm sorry, I can't.
Bak üzgünüm ama ben gidiyorum.
Look, um, , I'm sorry, but I can't stay,
Hayır yapamam, üzgünüm...
No, I can't. I'm sorry. Twenty apiece.
Daha fazla kalamadığım için üzgünüm, hemen gitmeliyim.
I'm sorry I can't, like, stay any longer. I kinda gotta go.
Çok üzgünüm, canım.
I'm so sorry, darling.
Gecikmenize üzgünüm ama size yardım edemem.
I'm sorry that you're late, but I can't help you.
- Hayır, üzgünüm, bunu alamam.
- No, I'm sorry, I can't take this.
- Benim. Karınıza olanlar için çok üzgünüm ama suçluların cezalandırılacağından emin olabilirsiniz.
I'm very sorry about what happened to your wife, but you can be sure that the culprits will be punished.
Lucas, üzgünüm bunu yapamam.
Lucas, I'm sorry I can't. I can't do this.
Francisco, senden bunu istediğim için çok üzgünüm. Ama bir şeyler ayarlaman mümkün mü?
Francisco, I'm very sorry to have to ask you this, but is there any way you can arrange it?
Ben üzgünüm, Efendim, ama sizi için yapılabilecek birşey yok.
I'm sorry, sir, but there's nothing we can do.
Ünlü şarkıcılara benzeyemediğim için üzgünüm.
Yeah, well, I'm sorry I can't be one of your boy-band flavor of the weeks.
Hayır, üzgünüm, fakat izin veremem.
No, I'm sorry, but I can't.
Gecikme için üzgünüm.
I'm sorry for the delay. We'll be out of here as soon as we can.
Çok üzgünüm, yapamam.
I can't, I'm sorry.
Şuan senin için daha fazlasını yapamadığım için üzgünüm.
I'm sorry I can't do more for you right now.
Olmaz, üzgünüm Francine, yapamam.
No. I-I'm sorry, Francine I can't.
üzgünüm yapamam.
Look, I'm sorry, but I can't.
Bir hastanede, "üzgünüm" kelimesi birçok farklı anlama gelebilir.
In a hospital, the words "I'm sorry" can mean a lot of different things.
Bazen, "üzgünüm" kelimesi "artık hizmetinize ihtiyacımız yok" anlamına da gelebilir.
And, sometimes, "I'm sorry" can mean your services are no longer needed.
Kafana mermi sıkamadığım için üzgünüm.
Just sorry I can't put a bullet in your head.
Nicole, o gece olanları anlatmadığım için gerçekten çok üzgünüm.
This was the moment that Kern betrayed Baylin all those years ago. You can't do this. It's already done.
Yapmak zorundaydım. Yalan söylediğim için üzgünüm.
No one can hear you for miles.
Evet, üzgünüm, ama ne yazık ki, ben size yardımcı olamaz.
Well, I'm sorry, but unfortunately, I can't help you.
Dedektif, bu bayanın öldüğüne üzüldüm ama üzgünüm ki size yardım edemem.
Detectives, I'm very sorry this woman is dead, but I can't help you.
Bunu yapamıyacağım, üzgünüm.
I can't do this, I'm sorry.
- Onun için üzgünüm. ... ama tek bir hatayı unutup potansiyel bir müttefiği yabancılaştırmasak olmaz mı?
- and for that I am sorry, but can we please move on past that one mistake and not further alienate a potential ally?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]