Üzgünüm evlat Çeviri İngilizce
104 parallel translation
Çok üzgünüm evlat.
Oh, I'm sorry, kid.
Çok üzgünüm evlat.
Sorry, son.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm evlat ama, küçük hanım galoşlarını unutmuş.
Sorry to bother you, Buddy-boy, but the little lady forgot her galoshes.
Bak dinle sana patladığım için üzgünüm evlat.
Yeah, listen, I'm sorry I had to blast off on you, kid.
Hey, üzgünüm evlat.
Hey, sorry, boy.
Seni babana ulaştıramadığım için üzgünüm evlat.
I'm sorry I couldn't get you back to your father, kid.
O kadar acıdığı için üzgünüm evlat.
Sorry it hurts you so much, son.
Seni çalışma kampına yolladığımız için üzgünüm evlat.
Sorrywe sent you to work camp, Son.
Çok üzgünüm evlat.
I'm sorry, son.
Bunun için üzgünüm evlat
I'm sorry about that, son.
Bak, üzgünüm evlat.
Look, I'm sorry, son.
Seni mirasını kanıtlaman için zorladığıma üzgünüm evlat.
I am sorry that I have so called that your legacy would comply.
Bu iş yürümediği için üzgünüm evlat.
Way to mix it up. But what about me?
Kaybın için üzgünüm evlat.
Well, I'm sorry for your loss, son.
Dinle, evlat, gerçekten üzgünüm.
Listen, kid, i'm real sorry.
Kötü bir evlat olduğum için üzgünüm Baba.
Mother, I'm sorry for being a bad son.
- Merhaba, evlat. Geciktiğim için üzgünüm. Sorun değil.
It's O.K. Overdressed as usual.
- sana maymun dediğim için üzgünüm - bu konuyu düşünme başkan prens, başkan prenses, başkan pres... hey, sorun nedir evlat?
- I'm sorry I called you a baboon. - Think nothing of it. President Prince, President Princess, President Priss....
- üzgünüm evlat, herkes için yeterli miktarda kazanmalıyım - ama her şeyini kaybedeceksin!
- But you could lose everything!
üzgünüm evlat
Sorry, kid.
Teşekkürler. Rahatsızlık için üzgünüm, evlat.
I'm sorry for the inconvenience, boys.
Köpeğin için üzgünüm, evlat.
I'm sorry about your dog, son.
- Ben de üzgünüm, evlat.
I'm sorry too, kid.
Senin için üzgünüm, evlat.
I feel sorry for you, kid.
Bu şekilde düşünürseniz, ben kötü bir evlat oldum ama ben çok gerçekten çok üzgünüm.
If you look at it that way, I haven't been a good son, but I'm really really, really sorry.
Ben de üzgünüm, evlat.
I'm sorry too, son.
Ah, evlat üzgünüm. Şu anda sana pek anlaşılır gelmiyorum. Ama yapamam.
Oh, son, sorry I'm not clear to you now but now I can not,
Evlat, riyakarlık etmek istemem, ama üzgünüm.
Son, I don't mean to be disingenuous, but I'm sorry.
üzgünüm, evlat.
I'm sorry, son.
- Evlat, üzgünüm.
- Kid, I'm sorry.
Bu şekilde olduğu için üzgünüm, evlat. Fakat kendini fazla zorlama.
I'm sorry it happened, son, but don't be too hard on yourself.
Dinle, evlat, senden şüphe ettiğim için üzgünüm.
Listen, son, I'm sorry I doubted you.
Sünger Bob, evlat. Senden kuşku ettiğim için üzgünüm.
SpongeBob, me boy, I'm sorry I ever doubted you.
Ben üzgünüm, evlat.
I'm sorry, son
Bunları duyduğun için üzgünüm, evlat.
Sorry you had to hear that, son.
Bak, evlat, üzgünüm.
Look, kid, I'm sorry.
Gerçekten üzgünüm, evlat.
I'm really sorry, buddy.
Bunun için üzgünüm, evlat.
Sorry about that, son.
Hey, üzgünüm, evlat.
Hey, I'm sorry, kid.
üzgünüm.evlat ama doğru
I'm sorry, son. It's true.
Evlat, üzgünüm ama iyi not istiyorsan hak ederek alman gerek.
Son, I'm sorry, but if you want good grades you're going to have to earn them.
Ve bunun için çok üzgünüm, evlat çünkü gerçekten anlayacağını umuyorum.
I'm so sorry about this, kid, because I hope you understand.
Bunu söyleyeceğim için üzgünüm, evlat ama seçmeler tamamlandı. O zaman sanırım birileri bana bir özür borçlu.
Hate to break it toyou, son, but Selection is over.
üzgünüm, evlat.
Sorry, kid.
Kardeşini iblis evlat olarak gördüğün için üzgünüm ama, ama benim 1300 dolar 27 sente ihtiyacım var.
Sorry that you think your brother is the demon seed but I need 13 hundred dollars and 27 cents.
Evlat, eğer seni uzaklaştırdıysam, eğer kendini değersiz hissettirdiysem, üzgünüm.
Son, if I ever drove you away, if I ever made you feel unworthy, I'm sorry.
Evlat, dinle üzgünüm.
Son, listen, I'm sorry.
Bunun için üzgünüm, evlat.
Sorry about that one, son.
Keşke işler buraya kadar gelmeseydi evlat. Gerçekten üzgünüm.
Wish it hadn't come to this, son.
- Evet, ben de üzgünüm Robert ama şu orkestraya geri dönmek gerek evlat. - Döneceğim.
- Yeah, I'm sorry, too, Rob, but you gotta get back to that orchestra, Son.
Çok üzgünüm, evlat.
I'm sorry, kid.
evlat 4218
evlât 105
evlatlarım 48
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
evlât 105
evlatlarım 48
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42
üzgünüm tatlım 60
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgünüm çocuklar 38
üzgün görünüyorsun 32
üzgünüm hanımefendi 23
üzgünüm dostum 74
üzgünüm geciktim 94
üzgün değilim 42
üzgünüm tatlım 60
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgünüm çocuklar 38
üzgün görünüyorsun 32
üzgünüm hanımefendi 23