Bakın bayım Çeviri İspanyolca
446 parallel translation
Bakın Bayım, yerinizde olsam, bununla pek övünmezdim.
Si yo fuera Vd, no presumiría de ello.
Bakın bayım, artık bu böyle gitmez.
Mire, señor, ya no lo aguantamos más.
Bakın bayım, ben buraya altı çocukla geldim...
Mire, señor, yo vine aquí con seis niños...
Bakın bayım, ben fakir bir adamcağızım. Bir hata yapmış olabilirim.
Mire, señor, quizá me haya equivocado.
Bakın bayım, yarışlarda kaybettiğiniz için üzgünüm.
Mira, lamento que hayas perdido en las carreras.
Bakın bayım, Cleveland'a daha çok var.
Escuche, señor, el camino a Cleveland es muy largo.
- Bakın bayım! - Size dostça bir tavsiyede bulunacağım.
Sr. Bowie, permitame darle un consejo amistoso.
Bakın bayım, burada yeterince derdim var.
Mire, aquí tengo suficientes problemas.
- Bakın bayım...
- Le diré...
Bakın bayım, soğuk savaşın kazananı hiç olmamıştır.
Nadie gana una guerra fría.
Bakın bayım, zeki biri değilim ama siz -
No soy muy inteligente...
Bakın Bayım, Kimsenin kafasının içindekileri okuyamam.
Mire, señor, no soy adivino.
Bakın bayım, işim gücüm var.
Señor, debo acabar de limpiar.
Bakın bayım, burası özgür bir ülke, istediğim yere giderim.
Estamos en un país libre. Cada uno puede ir donde quiera.
Bakın bayım, kim olduğunu bilmiyorum, ama onu nadiren kullanırım.
Escuche usted, como se llame, no acostumbro a usar ningún bocado.
Bakın bayım. Ben ispiyoncu değilim ve kimseyi ispiyonlamam.
Mire Caballero, yo no soy ningún soplón, ni un chivato.
Bakın bayım, burada sadece soda satıyorum.
Mire, señor, yo sólo vendo gaseosas.
Bakın bayım... burada büyük karışıklığa yol açtınız. Bırakmayın!
Escuche, señor, ha causado muchas molestias en el hospital. ¡ Quieto!
Bakın bayım.
Mire esto, señor.
Bakın bayım, biz de yerlerimiz için para ödedik.
Oiga, que hemos pagado billete.
Bakın bayım! Bayım!
¡ Eh, señor!
Bakın bayım.
Eso es todo, señor.
Şimdi bakın Bayım!
Mire, mister.
Bakın bayım. Neden bu istihbarat işini biz profesyonellere bırakmıyorsunuz?
¿ Por qué no deja esto en manos de profesionales?
Bak sen! Fazla samimi olmaya başlamadınız mı, Bay Bulaşkan?
¡ Sr. Smearkase, se está tomando demasiadas confianzas!
- Bakın Bay Lester ben Augusta'daki bankadanım.
- Verá, señor Lester trabajo para el banco, en Augusta.
Buraya bakın, bayım.
Mire aquí, señor.
Bakın Bay Peters, sizin gibi bir beyefendiye kabalık etmek istemem ama benim sabrımın bile bir sınırı vardır.
Mire, Sr. Peters. Odiaría ser descortés con un caballero tan profesional como usted pero hay un límite incluso para mi paciencia.
Sen şiire bayılırsın. Şuna bir bak bakalım.
A ti te encanta la poesía.
Bak Bay Pip, ilk olarak... talimatlarımı aldığım kişinin ricasının... daima Pip adını taşıman olduğunu anlamalısın.
Ahora, Sr. Pip, ha de entender que es deseo de la persona de la que recibo instrucciones que sea siempre conocido como Pip.
Bakın bayım, bir sakıncası yoksa ben de kendimi kötü hissediyorum.
Mire, señor, si no le importa...
İnsan Boston Hükümet Binası'nın tepesinden uzaklara bakıp, dünyanın her yerindeki piramit, kule ve çan kulelerinden daha fazla görülmeye değer şeyler görebilir, bayım.
Se ve más desde la punta de la Casa del Gobierno de Boston,..... que desde todas las pirámides, torres y campanarios..... del mundo entero.
Bakın, bayım, orduda beş yıl geçirdim.
Mire, señor. Pasé cinco años en el ejército.
Bak, ya sen Alfred'i analiz etmeyi bırakırsın... ya da ben dosdoğru Bay Macy'e gider... ne kadar adi bir düzenbaz olduğunu anlatırım.
- O deja de analizar a Alfred... o le diré al Sr. Macy que es un fraude despreciable.
"Bayım, bana bir bakın." der gibi, dikkatleri üstüne çekiyor.
Es la clase de chica que dice, "Señor, míreme."
Bakın, bayım, burada kalmayı düşünüyorsanız otel kapalı.
Oiga, amigo, si piensa alojarse aquí el hotel está cerrado.
Bana bakım bayım, bu adamınız beni hiç anlamıyor.
- Este hombre no me entiende.
Size Bay Barnhardt'a anlattıklarımdan fazlasını anlattım, çünkü, bir bakıma, hayatım sizin elinizde.
Ya le he contado más que a Barnhardt porque mi vida está en sus manos.
Aşkım şu havayı bir içine çek, bak o zaman bayılacaksın.
Respira profundo de este aire. Querida, te va a encantar.
Bakın, Bayım, her kimseniz işte, müsaade edin de kendi sonuçlarımı ben düşüneyim.
oiga, Sr. Como-se-llame, ya sacaré yo mis propias conclusiones.
Bakın Bay Quatermass, ben eski kafalı bir adamım. Roketleri veya uzayda yolculuğu pek bilmem.
Soy un tipo chapado a la antigua, no sé mucho de cohetes.
Bakın, size minnettarım Bay Horgan, ama...
Se lo agradezco mucho, Sr. Horgan, pero...
Bakın, bayım, bakın!
¡ Mira, señor!
Hey, bayım, bakın!
¡ Mira, señor!
Bak, şu Bay King'in sana avans verdiği iki dolar var ya... bırakalım da cebimizde paslansın mı?
Digo, y los dos dólares que el Sr. King te ha dado por adelantado... ¿ vamos a dejar que se enmohezcan?
- Ama, bakın, bayım -
- Pero, señor...
Bakın, Bay Hempstead, nankörlük etmek istemem ama... Sevdiğim şeyler, inandığım şeyler... Biliyorum tuhaf geliyor ama benim için, haftada 10 dolardan çok daha değerliler.
Mire, Sr. Hempstead, no quiero parecer descortés, pero,... las cosas que me agradan, las cosas en que creo,... sé que son extrañas, pero... valen mucho más que 10 dólares a la semana.
Siz kendi işinize bakın, bayım.
- No, ¡ se lo aseguro...!
Rahatınıza bakın Bay Barrett.
Instálese, M. Barret.
Bakın, bayım, benim yapmam gereken bir iş var ve siz de bana engel oluyorsunuz.
Mira, tengo un trabajo que hacer y me estás estorbando.
- Bakın bayım.
- Escuche, señor.
bayım 4005
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın ona 18
bakın bayan 50
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41
bayim 32
bakın 5588
bakin 38
bakın kim gelmiş 88
bakın şimdi 40
bakın ona 18
bakın bayan 50
bakın ne diyeceğim 82
bakın ne buldum 41